• 25 October 2023, Wednesday 14:13
Abdullah GÜRGÜN

Abdullah GÜRGÜN

CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN

Cumhuriyet’in ilanının 100. yıldönümünde Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için ayağa kalktık. Yarı yarıya...

Ankara’dayım. 29 Ekim’e birkaç gün kaldı. Caddeler, meydanlar, sokaklar, resmi ve resmi olmayan binalar, parklar, bahçeler sade, sessiz. Dev apartmanlara bakıyorum, tek tük bayrak var.

Ya insanlarımız, umutsuzluk, mutsuzluk yaygın. İş, ev, sağlık, hak, hukuk, özgürlük sorunları cığ gibi büyüyor. Çağcıl yaşam koşullarına sahip olmak günden güne daha da zorlaşıyor. Çürüme, yozlaşma yaşamın her alanına yayılmış. Ve bence ülkenin en büyük sorunlarının başında ilkellik, erdemsizlik ve hadsizlik geliyor.

Büyük özverilerle en güçlü emperyalizmi yenip yeni bir devlet kuran milletimiz yeni devletin cumhuriyetle yönetilmesine karar verdi. TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’ni kurdu. Bu devleti kuranlara, bu devlete yurttaşlık bağıyla bağlı olanlara, etnik kökeni, din ve mezhebi ne olursa olsun TÜRK dendi. Ve bu yeni devlete yurttaşlık bağıyla bağlı olmaktan onur duyanlar “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!” dediler.

Cumhuriyet halkın kendi kendisini vekilleri aracılığıyla yönettiği bir yönetim sistemidir. Biz bunu “egemenlik kayıtsız koşulsuz milletindir” sözüyle açıklıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst devletler seviyesine yükselmek için izleyeceği ilkeler: Cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, ulusalcılık, devrimcilik, ulusal egemenlik, ulusal bağımsızlık, milli birlik ve beraberlik, ülke bütünlüğü, yurtta barış – cihanda barış, akılcılık ve bilimsellik, çağdaşlaşma ve uygarlaşma, insan ve insanlık Sevgisi...

Tüm bu ilkeler, çağdaşlık ve uygarlıkta en ileri atılımları yapabilmemiz için benimsenmiştir. Bu yolda pek çok devrim ve atılımlar yaptık.

Bu ilkeler doğrultusunda, padişahlık ve halifelik kaldırıldı, anayasa yapıldı, Osmanlı hukuku yerine cumhuriyet hukuku getirildi. Medeni kanunla kadın erkek eşitliği, kadınlara seçme seçilme özgürlüğü, istedikleri mesleklerde çalışma hakkı getirildi. Kıyafet devrimi yapıldı, tekkeler tarikatlar kapatıldı, soyadı kanunu çıktı, harf devrimi, miladi takvim ve daha pek çok devrim ve reformlar gerçekleştirildi. Harabe halindeki ülke yeniden inşa edildi, sanayi gelişti, yollar, demiryolları yapıldı, uçak ve lokomotif üretir hale geldik, tarım gelişti, kendi kendimize yeter hale geldik.

Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin 10. Yıl kutlamalarında bu başarıları özetledi. En gençlerimizin de anlayabilmesi için söylevi sadeleştirerek, günümüz Türkçesiyle sunuyorum:

“Türk Milleti!

Kurtuluş savaşına başladığımızın 15'inci yılındayız. Bugün cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.

Kutlu olsun!

Bu anda büyük Türk milletinin bir ferdi olarak bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.

Yurttaşlarım!

Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir.

Bundaki başarıyı Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak kararlılıkla yürümesine borçluyuz.

Fakat yaptıklarımızı asla yeterli göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak zorunda ve kararındayız. Yurdumuzu dünyanın en bakımlı ve en uygar ülkeleri düzeyine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah araç ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.

Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın hız ve hareket kavramına göre düşünülmelidir. Geçen zamana oranla, daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da başarılı olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü, Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu kalkınma ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da önemle belirtmeliyim ki, yüksek bir insan toplumu olan Türk milletinin tarihsel bir özelliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan var olan zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu her zaman ve her türlü araç ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek ulusal ülkümüzdür.

Türk milletine çok yaraşan bu ülkü, onu, bütün insanlığa gerçek huzurun temini yolunda, kendine düşen uygar görevi yapmakta, başarılı kılacaktır.

Büyük Türk Milleti,

On beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde başarı vadeden çok sözlerimi işittin. Mutluyum ki, bu sözlerimin hiçbirinde, milletimin hakkımdaki güvenini sarsacak bir yanılgıya düşmedim.

Bugün, aynı inanç ve kesinlikle söylüyorum ki, ulusal ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün uygar dünya, az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygarlık niteliği ve büyük uygar becerisi, bundan sonraki gelişimi ile, geleceğinin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.

Türk Milleti!

Sonsuzluğa akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, mutlulukla, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.

Ne mutlu Türk'üm diyene!”

29 Ekim 1933 ANKARA

( https://www.youtube.com/watch?v=nFJFCu6R55A )

Bugün bu söylevin üzerinden doksan (90) yıl geçmişken bu büyük millet bayramını 100. Yıla yaraşır bir biçimde daha büyük şereflerle, mutlulukla, huzur ve refah içinde kutlayabiliyor muyuz? Bugün o ilkeleri koruyabildik mi, o devrimleri, başarıları sürdürebiliyor muyuz? Yöneticilerimizi bu ilke ve devrimleri sürdürecek kişiler arasından seçebiliyor muyuz?

Ülke ne yazık ki, yeniden emperyalizm güdümüne girdi. Millet emperyalizmin sömürüsü altında yeniden yoksullaştı, kültür emperyalizminin yozlaştırması her alana yayıldı. Bunun etkisiyle ülkesinden, kendisinden, yurttaşlığından utanır olanlar var. Ülkeyi emperyalizm ve işbirlikçilerinden kurtarmak yerine ülkeden kaçmak isteyenler çoğaldıkça çoğalıyor. Cumhuriyetimizin kurucusu bu tehlikeyi görmüş ve gençliğe seslenişinde, “ilk görevimiz Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet korumak ve savunmaktır” demiş ve devam etmişti:

“Bir gün bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunluluğuna düşersen, göreve atılmak için, bulunduğun durumun olanak ve şartlarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve şartlar, çok elverişsiz bir özellikte ortaya çıkabilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetini yok etmek isteyecek düşmanlar, bütün dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler. Zorla ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri ele geçirilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi eylemli olarak ele geçirilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acı ve daha tehlikeli olmak üzere, ülkenin içinde iktidara sahip olanlar duyarsızlık, sapkınlık ve hatta ihanet içinde bulunabilirler. Üstelik bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını işgalcilerin siyasi istekleriyle birleştirebilirler. Ulus fakirlik ve çaresizlik içinde yorgun ve bitkin düşmüş olabilir.

Ey Türk geleceğinin evladı! İşte, bu durum ve şartlar içinde bile görevin Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır.”

Karamsar değiliz. Milletimiz gerilmiş yaydan fırlamak üzere olan ok gibi. Gençliğimiz güçlü,

Artık yeter, deme zamanı geliyor.

Atalarımıza layık olacağız. Koşullar ne olursa olsun bu ülke, bu millet, bu devlet bizim. Başka yok... Aynı ilke ve devrimlerin ışığında yürüyeceğiz, ülkemize, milletimize, devletimize sahip çıkacağız.

CUMHURİYETİMİZİN 100. YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık