Abdullah GÜRGÜN

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İsveç’in NATO üyesi olmasına yeşil ışık yaktı. Protokolü imzalayıp meclise gönderdi. Türkiye’ye, İsveç’e ve dünya aleme hayırlı uğurlu olsun.

Bizim Başkan Recep Bey’in esip gürlediğini hep görürüz de yağdığını görmeyiz. Ben şakacılığına veriyorum. En kızgın göründüğü anda bile karşısındakine çaktırmadan göz kırpıyor gibi geliyor bana.

İsveç’e de özellikle Kuran yakmalar, kendi kuklasını ayağından asmalar nedeniyle pek kızıyordu. “Teröristlerin” teslim edilmesini, PKK’ye, FETÖ’ye göz açtırılmamasını istiyordu... Yoksa İsveç NATO’yu rüyasında bile göremezdi.

Ben şaka yaptığını düşünerek, “bırakın İsveç’i Güney Kıbrıs’ın NATO’ya girişine bile yeşil ışık yakar” diyordum.

 “Ben demedim mi?” deme hakkım yok mu şimdi?

İsveç hükümeti, Türkiye’ye ne bir PKK’li ne de bir FETÖ’cü verdi. Vermeyecek.

PKK’ye karşı önlem alacaktı. Almadı, almayacak.

PKK kurulduğundan beri İsveç’te, Stockholm’ün merkezinde bile dernekleri var. Kapatmadı, kapatmayacak.

İsveç polisi, büyükelçilikler ve camiler önünde Kuran yakılmasına izin verdi. Yine verecek.

İsveç’teki PKK’liler Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın (RTE) maketini ayağından astılar, yaktılar. Yine asacaklar, yakacaklar.

RTE resminin üzerinde tepindiler. Tepinecekler ve de hoplayıp oynayacaklar.

Basında, radyo ve televizyonlarda RTE aleyhine yapmadıkları hakareti bırakmadılar. Bırakmayacaklar.

Türkiye’yi aşağıladıkça aşağıladılar. Aşağılayacaklar.

İsveç halkında zaten var olan “gizli(!)” Türk düşmanlığını azdırdıkça azdırdılar. Azdırmaya devam edecekler.

İsveç 2015’ten bu yana Irak’ın kuzeyinde PKK/YPG militanlarını eğitiyor. Eğitecekler.

Kuzey Suriye’nin Ayn El Arap bölgesinde oluşturulan ve “Rojova” dedikleri uydu Kürt bölgesine yardımda bulunuyorlar. Bulunacaklar.

Daha durun bakalım neler, neler olacak...

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç’in NATO’ya girişiyle ilgili protokolü imzalayıp TBMM’ye gönderdiği haberi İsveç Başkenti Stockholm’de geçen pazartesi günü öğleden sonra duyuruldu.

Ertesi günü, (24 Ekim 2023 Salı) Stockholm’de NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg ile İsveç Başbakanı Ulf Kristersson bir basın toplantısı düzenleyerek durumu değerlendirdiler.

Her iki lider de durumdan memnundular. Bir an önce TBMM’nin de onayını vermesini diliyorlardı. Macaristan’ın da en geç 6 Kasım tarihinde onaylamasını umuyorlar.

 

 Aynı gün İsveç Radyosu Stockholm Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Enstitüsü Başkanı Paul Levin ile bir röportaj yaptı.

Stockholm Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Enstitüsü neyin nesidir? Sadece şunu belirtelim, Cengiz Çandar’ın hocalık yaptığı bir kuruluş... Cengiz Çandar kimdir? Ünlü gazetecimiz, Özal’ın danışmanı ve Filistin’de İsrail bombalarından kurtulan kişi. Burada azıcık durup bu konuda Aydınlık Gazetesi’nden bilgi alalım:

“Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) üyeleri, Bora Gözen(32), Cafer Topçu (24), Kerim Öztürk (24), Gürol İlban (25), Şükrü Öktü (23), Yücel Özbek (25), Ali Kiraz (24) ve Ahmet Özdemir (27), 21 Şubat 1973 günü, Lübnan'ın Trablus şehrindeki Nahr-el Bared Filistin kampına İsrail komandolarının baskını sonucu şehit oldular. Saatlerce süren çatışmada 32 yaşındaki Gözen kurşunu bitince süngülendi. İlk vurulan nöbetçi Ali Kiraz oldu. 6 kişi ise silahsızdı ve makineli tüfeği kurmaya çalışırken katledildiler. Olayda Ali Ergun ve Hüseyin Tüysüz ise yaralı olarak kurtuldu. Yanlarında gazeteci Cengiz Çandar da vardı. Olay öncesi kamptan kuşkulu bir şekilde ortadan kayboldu. Faik Bulut ise esir edilerek İsrail'e götürüldü. 7.5 yıl hapis yattı.” (1)

İşte Filistin’de arkadaşları ölmeden önce nereden ne bilgi aldıysa, oradan ayrılıveren Cengiz Çandar, Türkiye’de Türkiye konusunda hiç uzman akademisyen yokmuş gibi Stockholm Üniversitesi bünyesindeki bu enstitüye hoca yapılıyordu.

Sanırım “enstitü” hakkında bu bilgi yeterli fikir verir.

Enstitü Başkanı Paul Levin’in açıklaması ilginç. Levin’in kendi kaynaklarına dayanarak verdiği bilgiye göre, ABD Erdoğan’ın imzalayacağını daha cumartesi gününden biliyormuş. ABD Türkiye’yi havuç ve kırbaç göstererek razı etmiş. Hatta araya TBMM’nin yaz tatiline girmesi ve açılacağı gün PKK’nin Ankara’daki bomba eylemi girmese daha da önce imzalayacakmışmış. Levin’e göre İsveç en geç Kasım sonunda üye olabilirmiş.

İsveç’in NATO üyeliğine karşı olan İsveçliler, İsveç’in tarafsızlığını, bloksuzluğunu koruması gerektiğini, İsveç’te ABD/NATO üsleri istemediklerini ve İsveç Anayasasına göre bu konuda bir halk oylaması yapılması gerektiğini söylüyorlar.

VE NATO üyeliğinin İsveç’i de ABD İmparatorluğu’nun bir beyliği haline getireceğinden korkuyorlar.

Korkmakta haklı değiller mi?

1. https://www.aydinlik.com.tr/fotogaleri/dogu-perincekin-filistinde-sehit-olan-bora-gozen-ve-arkadaslari-icin-yazdigi-siir-bora-gozen-kimdir-302143