• 16 December 2025, Tuesday 7:58
Abdullah GÜRGÜN

Abdullah GÜRGÜN

DİL – TARİH SAHTECİLİĞİ KÖYLERE İNDİ

( gurguna@hotmail.com )

     "Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."

                                                                                                               Mustafa Kemal Atatürk

     DÜNYA TÜRK DİLİ AİLESİ GÜNÜ KUTLU OLSUN

     Danimarkalı Dilbilimci Vilhelm Ludwig Peter Thomsen, “Orhun Yazıtları”nı çözdüğünü tüm dünyaya 15 Aralık 1893 tarihinde duyurmuştu. UNESCO, 3 Kasım 2025 günü düzenlenen 43. Genel Konferansı’nda 15 Aralık’ın resmen “Dünya Türk Dili Ailesi Günü” olmasına karar verdi.

     Bu günü ilk kez kutladığımız 15 Aralık 2025’te duruma bakıyoruz.

     Ne yazık ki Türkçemize hiç de özen göstermiyoruz, korumuyoruz.

     Oysa Ulu Önder Atatürk daha 1929’da ne diyordu?

     “Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felâketler içinde ahlâkının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir.”

     Ve  daha 1277’de Karamanoğlu Beyi Mehmet Bey ne ferman buyurmuş?

     “Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergahda, bergahda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye”

     Ne yazık ki dilimiz büyük saldırı altında.

     TABELARDAKİ YABANCI İSİMLER

      Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi’nde bir “lokanta” görüp dalıyorum içeri.

     Birbirinden güzel Türk yemekleri... Kuru fasulye, pilav, cacık... Mis! Gayet güzel karnımı doyurmuşum, gözümün önü açılmış, gayet keyiflim. Çıkarken kasadaki görevliye, “Sizi kutlarım” diyorum.

     Yemeklerin güzelliğini öveceğimi sanıyor, gülümsüyor.

     “Her yer yabancı isimlerle dolmuş, siz ise ne güzel, ‘lokanta’ demişsiniz.”

     Bu kez kasadaki arkadaştaki mutlu gülümseme, utangaç bir tebessüme dönüşüyor.

     “Beyefendi dikkat etmemişsiniz, bizimki de masum bir ‘lokanta’ değil. ‘lookanta’...”

     Aaaaa gerçekten de lokantanın adı “LOOKANTA”...

     İngilizceye benzemiş ama ne İngilizce ne Türkçe...

      “Locanta” da İtalyanca.

     İtalyan yemekleri yok burada. İngiliz, Alman, Fransız yemekleri de yok.

     Oysa bizim “aşevi” sözcüğümüz var.

     Bu, örneklerden biriydi. Her yer restaurang, restaurant, café, patisseri, brasserie, bistro, fastfood, pub...

     Yalnız turistik yerler değil her yerde Türkçe dışında isim koyma yarışı var. Anlayana aşk olsun... İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Rusça, Arapça... Say sayabildiğin kadar.

     Coğrafya isimleri de öyle. Dağları taşları bile bugün bilindikleri isimleriyle değil tarihi isimlerinden birini kullanarak anmak moda oldu. 

     Bizim köy Bafa’da köy meydanında bir duvara ” I ❤️ Bafa”,  Malum “I” İngilizce “ay” okunur “ben” demektir. Kalp = Seviyorum ve Bafa... Yani “Ben Bafa’yı seviyorum”. İyi de bu köyde Türkçe konuşuluyor. Neden İngilizce yazıyorsun? Ne kazanıyorsun öyle yazarak?

      Ya da “BEN ❤️ BAFA” yazsan ne kaybedersin?

      Yolunu şaşırıp Bafa’ya gelen bir İngiliz bunu anlamaz mı? Anlamazsa cep telefonundaki sözlüğe bakmaz mı?

      DİL – TARİH YOZLAŞMASI KÖYLERE DEK İNDİ

      Köyün bazı duvarlarına da “LATMOS SENİ BEKLİYOR” gibi yazılar yazmışlar.

     “Latmos” ile de Beşparmak Dağlarını kastediyor. İyi de o dağlara biz Bafalılar kendimizi bildik bileli Beşparmak Dağları diyoruz. 800 – 900 yıldır Menteşe oğulları geldiğinde bu dağlara Menteşe Dağları ismini vermişler. Bizim köyün karşısındaki bölümüne de Beşparmak Dağlar diyoruz.

      Bu dağlarda on bin yıldır insanlar yaşıyor. Luviler, Hititler, Lelegler, Karlar, Romalılar... Helenistik dönem de yaşanmış MÖ 330 -30 arası 300 yıl. Dağlar daha önce Lada ya da Lat. Bereket Tanrıçası. Sonra -os eklenerek Helenleştiriliyor. Latmos kenti ve Latmos körfezi var. Sonra Latmos kenti yıkılıyor Hareklea kuruluyor. Deniz doluyor Latmos körfezine bugün Bafa Gölü diyoruz. Hititçe Sulak Yer anlamına geliyor Bilge Umar’a göre. Dağın en büyük tanrısı Tarhunna / Tarhund. Luvi Hitit Fırtına Tanrısı...  Tarkan’dan aklınızda kalsın.

     Hititler’e Atatürk zamanında Etiler dendiği ve Türk oldukları üzerine çalışmalar yapıldığını ve o nedenle Ata’nın Anadolu topraklarına 7000 yıllık Türk yurdu demesini anımsarsak bilimsel olarak bu konuyu araştırmamız gerekmez mi? Oysa Atatürk’ün Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisine boş verip ezbere Avrupa merkezci Panhelenist eğilimlerin ardında esip duruyoruz uzun zamandır.

     Entellerimize bakıyoruz,  “Beşparmak Dağları” demiyorlar; “Latmos Dağları” diyorlar. Ama dağdaki derenin, tepenin, yaylanın, köyün Latmos zamanındaki isimlerini söylemiyorlar. 

     Latmos dedikleri Beşparmak Dağları, Menteşe Dağları’nın bir bölümü. Ya Menteşe Dağları’nın adı neydi? Bilen var mı?

     Amaç nedir peki bu bilinçli “Latmos” ısrarında?

     Bir de bilmeden kapılmış giden bahtlarının rüzgarına insanlar var durmadan çoğalan. “Latmos” hakkında hiç bilgileri yok. Duyduklarını papağan gibi tekrarlıyorlar. Kimisi pek kibar, müzik notalarından la gibi inceltiyor, “LÂTMOS” diyor. Bazısı da ağzını doldurarak kalın bir “LATMOS” demeyi yeğliyor.

     Bakıyorum Milas ve Muğla Belediyeleri “Latmos konulu konferans yapacağız” diyelere salon ve destek veriyor. Bafa Kültür Yaşam Derneği, Milas kaymakamını ziyaret etmiş, “Latmos Tanıtım Merkezi kuracağız” demişler Kaymakam destek sözü vermiş.

     Derneğin FB sayfasında uyarmak istedim, sansürü aşamadım.

     Kasıtlı bir dil - tarih sahteciliği olduğunu düşünmeden edemedim.

     Kimse yüzyıllardır Beşparmak Dağları dediğimiz dağlara Latmos demenin amacını açıkla(ya)mıyor.

     Neden “Bafa Tanıtım Merkezi“ ya da “Beşparmaklar Tanıtım Merkezi” değil de “Latmos Tanıtım Merkezi”?

     800 – 900 yıllık TÜRKÇE Beşparmak Dağları demek neden rahatsız ediyor Latmosçuları?

     Burası kaç yıldır Türk yurdu. Burada  Kuvayı Milliyetçiler dolaştı, Efeler, devrimciler dolaştı. Türküler yakıldı, şiirler, romanlar yazıldı. Dergisi çıkarıldı. Soy ad olarak alındı...

     Atamızın bu konuda önemli bir uyarısı var:

     “Türk dili’nin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet teşkilâtımızın, dikkatli, ilgili olmasını isteriz.”
     Yetkili ve etkililerimizin Atanın sözüne kulak vermelerini dileriz.

     Türk tarihini, Türk dilini, Türklük anlayışını korumada hepimize görevler düşüyor.

    Dünya Türk Dili Ailesi Günümüz Kutlu olsun!


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık