• 22 August 2023, Tuesday 12:50
Abdullah GÜRGÜN

Abdullah GÜRGÜN

YAZ PEHLİVAN GAZETECİ YAZ

Gazeteci Yazar Barış Pehlivan’ın 5. Kez hapse atılması son günlerin en çok konuşulan, yazılan konusu oldu.

Aslında gazetecilerin tutuklanması, ülkemizde, NE YAZIK Kİ, haber değerini kaybetmiş, sıradan bir olay haline gelmiştir.

Basın özgürdür, halkı bilgilendirmek için bilgi alma, kaynağını saklama, haber yapma özgürlükleri vardır.

Elli küsur yıl yaşadığım İsveç’te pek çok yayın organının muhabirliğini yapmış olsam da esas olarak İsveç Radyo ve Televizyonunda çalıştım. Özgürce yazdım çizdim, program yaptım. İsveç Hükümetiyle başım hiç belaya girmedi. Hapse girmedim. Ama Türk Büyükelçiliğinin kara defterine girmekten hiç kurtulamadım. Hürriyet, Fetö, IHA gazetecileri büyükelçiliği babalarının çiftliği gibi kullanıp, girip çıkarlarken biz solcu “4. Kuvvet” gazeteciler kötü çocuklardık.

Bazen beni radyo.tv müdürüne şikayet ederlerdi. Müdür, “burası Türkiye değil”, deyip güler geçerdi.

Ama Türkiye’de dikkatli olmak zorundasınız. Hiç yoktan başınız derde girebilir.

Bir keresinde Ankara’da Sıhhiye’de Hitit Güneşi’ni çekiyoruz, bir asker geldi:

  • Sizi komutanım çağırıyor
  • Hayırdır, niye çağırıyor?
  • Bilmiyorum...

Emir demiri keser; takıldık Mehmetçik’in peşine. 100 – 150 metre ilerdeki subay gazinosuna götürdü bizi. Gençten bir subayın karşısındayız.

  • Neden çekiyorsunuz binayı?
  • Hangi binayı komutanım?
  • İşte bu binayı... Buranın askeriyeye ait olduğunu bilmiyor musunuz?

Şaşırdım.

  • Yok komutanım, biz burayı değil o ilerideki Hitit Güneşi’ni çekiyorduk. Burada askeri bir yer olduğunu bile bilmiyorduk. Kusura bakmayın.
  • Tamam, şimdi biliyorsunuz. Bir daha olur olmaz yerde çekim yapmayın.
  • Başüstüne komutanım.

Orası askeriye, burası tarihi yer, öteki gizli güvenli bölge, diğeri askeri sır, o polis, başkası MİT...
Bir keresinde metroda çekim yapıyoruz. Gene biri geldi,

  • Çekemezsiniz!
  •  Neden?
  • Yasak!
  • Öyle mi? Kusura bakmayın, bilmiyorduk...

Adam bir daha yapmamızı tembihleyip gidiyor.

Zaten çekeceğimi çekmişim...

Bazen öyle kolay kurtulamıyorsunuz.

Milas-Bafa’da okulun dibinde kaçak fabrika inşaatının resimlerini çektim, yasa dışı ve tehlikeli gördüğüm konular ile ilgili bir yazı yazdım. Resimleri dışardan çekmeme rağmen, hop adamlar beni işyeri ihlali yaptı diye mahkemeye verdi. İyi mi?!.

Aralıkta hakim karşısına çıkacağız. Biz de hapse atılan kötü gazeteciler sınıfına girermişiz; bak sen işe...

Arkadaşlara başıma gelen bu tür komik şeyleri anlattıkça kısa ve net ”BURASI TÜRKİYE!” diyorlar.

O kadar sık şaşırıyorum ki, adım “şaşkın”a çıktı.

Gazetecilerin bu tür olaylarla karşılaşmasını, hapse atılmasını, öldürülmesini yurtdışında açıklayamazsınız, anlatamazsınız. Zaman zaman İsveç’te, Türkiye’de basının çalışma koşullarını, hapse atılanları yazdığım programlar yaptığım olmuştur.

Hep şaşırırlar, tepkiyle karşılarlardı. Artık onlar da olağan karşılıyorlar.

1992 yılında Halit Güngen ve Musa Anter dahil on iki gazeteci öldürülmüştü. Daha sonra da Uğur Mumcu cinayeti geldi. Bu cinayetlerle ilgili bir de belgesel yapmıştım.

Gazetecilerin tutuklanmaları sürdü. Geçenlerde tutuklanan Barış Pehlivan, cinayete kurban giden gazetecilerle ilgili belgeselden yirmi yıl sonra, 15 Kasım 2012 tarihinde İsveç’e geldi. Yeni hapisten çıkmıştı. İsveçli gazetecilere Türk gazetecilerin çalışma koşullarını anlattı. İsveç’e gelen “kötü” gazeteci – yazarların birçoğu İsveç’e iltica etmeyi yeğlerler. Barış Pehlivan’a da Türkiye’ye dönüp dönmeyeceğini sormuştum. “Ülkemizde gazeteciler öldü, beni hapse atsalar ne yazar?” diyerek döneceğini söylemişti:

https://www.youtube.com/watch?v=92-S5e23xDY

Döndü. Aradan on bir yıl geçti, beşinci kez yine hapse girdi.

Barış Pehlivan, MİT ile ilgili gizli bilgi vermiş. MİT Kanunu 27. Maddesi gereği, Libya’da şehit düşen MİT görevlisinin kimliğini ifşa ettiği, ailesini ve diğer MİT personellerinin hayatını tehlikeye attığı için ceza almış. İyi de bu ülkede MİT konusunda yazılmadık şey mi kaldı. Mehmet Eymür’ün hazırladığı 1987 MİT Raporu Ocak 1988'de 2000'e Doğru dergisinde yayınlandı. Adnan Akfırat’ın MİT Raporu Olayı ve MİT’in yalanları, Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul’un Hiram Abbas hakkında Bay Pipo, Ferit İlsever’in Üç ciltlik Kontrgerilla, Doğu Perinçek’in Çiller Özel Örgütü, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun Metastaz ilk elde akla gelen kitaplar... İnternette kısa bir dolaşmayla bu konulara ilişkin geniş bilgi sahibi olmak mümkün. İlk bakışta bulduğum iki yazı bağlantısını sunuyorum:

https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/aytunc-erkin/birinci-mit-raporu-6060281/

https://eksiseyler.com/bir-donem-kamuoyu-gundemini-mesgul-eden-mit-raporu-olayi-nedir

Yazıya eklenen Dündar Kılıç söyleşi videosunda da 17.19’dan itibaren MİT Raporuna ilişkin bilgiler yer alıyor.

Bu tür suçlarla çok sayıda gazeteciyi hapse atmak mümkün. Ama sadece yasal çerçevede kalınsaydı bugün örneğin hala 141, 142, 146 gibi maddelerle uğraşır durur olurduk. Hak ve özgürlüklerin genişletilebilmesi, halkın bilgi ve haber alma özgürlüğü için düşünce ve anlatım özgürlüğünden yararlanmak zorunluluğu doğuyor. Diğer bir deyişle özgürlüklerle yasaklar karşı karşıya geliyor. Bu durumda görev yapan, düşünce ve anlatım özgürlüğünü kullanan gazetecinin başı derde girebiliyor.

Bugün durum nasıl?

15 Ağustos 2023 tarihinde Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) hapiste bulunan yirmi bir gazetecinin listesini yayınladı.

TGS, “Türkiye’de gazeteciler yazdıkları veya söyledikleri nedeniyle cezaevinde tutuluyor. Gazeteciler özgürlüğünü yitirirken toplumumuz haber alma hakkını, ülkemiz de demokrasisini kaybediyor. Tutuklu ve hükümlü tüm meslektaşlarımız serbest bırakılmalı. Çünkü gazetecilik suç değildir.” notu düştü. ( https://tgs.org.tr/cezaevindeki-gazeteciler/ )

Bir de hapse girme tehlikesi olmayan makbul gazeteciler var. Kalemini kendi çıkarları için kullananlar var. Ismarlama yazı yazanlar var. Program yapanlar var.

Fiyakalarından da geçilmiyor.

Bunlara reklamcı, enformatör, muhbir, halkla ilişkiler memuru vb denir ama kesinlikle gazeteci den(e)mez.

 

Barış Pehlivan gazetecidir, hapiste de olsa doğru bildiğini yazmaya devam edecek...

 

https://www.youtube.com/watch?v=8J44-yxobWg

 

Sözlerini Aşık Reyhani’nin yazdığı Yaz Gazeteci Yaz türküsünün günümüze uyarlanmış halini

Sanatçımız Selda seslendirmiş.


YAZ GAZETECİ YAZ

Yaz gazeteci bir haksızlık varsa
Yaz gazeteci birisi çalarsa
Yaz gazeteci birisi susarsa
Yaz gazeteci birisi yanarsa

 

Kaleminle zalimleri yen
Yaşatmak için ol bir neden
Masum gariban giymesin kefen
Sana güvenir bak bunca ezilen

 

Aman gazeteci gel bizim köye bizim halları da yaz
Şehirde ojeli parmakları yazma
Bir de bizim köyde nasırlanmış elleri de

Yaz, yaz gazeteci yaz
 

Bankada parası olan kulları yazma
Onlara aldanıp yolundan azma
Şehirden asfalt geçen yolları yazma
Bir de bizim köyden eşşek geçmeyen yolları da

Yaz, yaz gazeteci yaz
 

Şöhretten bunalmış dilleri yazma
Kendi bahçendeki gülleri yazma
Haksız yere genç öldüren elleri yazma
Doğuda doktorsuz ölen kulları da

Yaz, yaz gazeteci yaz
 

Yaz öldürülen tüm kadınları
Yaz tartamayan koca kantarı
Yaz görüp yine de susanları
Yaz kararıp giden yarınları
Yaz kara gecelere ışık ol
Yaz derdi olana bir umut ol
Yaz sesi çıkmayanın sesi ol

 

Gel hele, gel beri, ver eli, oynat şu kalemi
Mesele el ele, dil dile yürümek ileri
Gözünü karartıp, karanlıkta yak meşaleyi
Ona ne, buna ne, yaz yeter ki tüm gerçekleri

 

Yaz gazeteci bir haksızlık varsa
Yaz gazeteci birisi çalarsa
Yaz gazeteci birisi susarsa
Yaz gazeteci birisi yanarsa

 

YAZ GAZETECİ YAZ!

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık