- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 16 January 2022, Sunday 11:33
- 2249 kez okundu
Enes'in intiharı ile ilgili olarak gerek Medya ve gerekse rantçı-çıkarcı siyasetçiler de, aynı yanlışı yaptı.
Vatandaş da maalesef, arkasından gitti.
Enes’i masum gösteren, O’na acıyan ve duygusal nutuklar çeken bir çok sorumsuz/omurgasız hamasetçi oldu.
Alayını elbette, şiddetle kınıyor ve ayıplıyorum.
Hayret!
Hem suçlu olmak ve hem de arsız olmak, ne kadar da moda oldu.
Evet, Enes’i affetmiyorum.
Çok üzgünüm.
Enes, çok ağır bir insanlık suçu işledi.
Yaptığı eylemin masum görülecek/gösterilecek hiçbir yanı yoktur.
Asla tasvip edilemez. Göz yumulamaz. Affedilemez.
Şartlar ne kadar kötü olursa olsun, canlılar içinde düşünen ve bilinciyle en güçlü dirence sahip olan insandır.
İnsan; yaşamak için, hayatta kalabilmek için her türlü mücadeleyi verirse, zorluklara ve haksızlıklara karşı geliyor ve teslim olmuyorsa, o zaman insandır..!
Yaşam, hayatta kalmak için sürdürülen bir kavgadır, bir mücadeledir.
İntihar eylemleri, bireyin kendi kararıyla aldığı; dünyanın en onursuz, en aşağılık ve en pislik bir eylemidir.
Şartlar ne kadar kötü olursa olsun, intiharın bir çözüm yolu olmadığı ve yerilmesi gerektiği çok çok önemlidir.
Bunu, olayı flaş haber olarak veren ve programlarını sadece Enes’in intihar olayına ayıran siyasetörlerde, ben maalesef göremedim.
Bu nedenle de onları kınadım ve bir defa daha buradan, altını çizerek kınıyor ve ayıplıyorum.
Enes'in bu eylemine sebep olan koşulları konuşmak, tartışmak ve halkın yaşam kalitesini artırmak elbette olacaktır.
Bunlar sorumlu siyasetçilerin vahim bir olay olduktan sonra değil, her zaman yapacakları/yapmak zorunda oldukları görevleri.
Bu tartışmaları yapmak, yasaları revize etmek ve SİSTEM’i sorgulayıp görülür hale getirmek başka şey, siyasetçilerin olaydan rant sağlamak amacıyla yaptıkları hamaset ise, başka bir şeydir. Yaptıkları, en azından intihar kadar affedilemeyecek bir icraat, yol ve yöntemdir.
Bu iki farklı şeyi, lütfen birbirine karıştırmayalım..!
Gerçekleri bilmemiz için şöyle yakın tarihimize bir göz atarsak, yapılan uygulamalar bizlere gerçekleri yansıtmaya yetiyor.
12 eylül faşist CUNTASI'nın faşist lideri Evren, Anayasa’daki Laiklik ilkesine rağmen, inanç ayrımcılığı yaparak devlet kurumlarını dinselleştirmiş ve TÜRK-İSLAM Sentezi üzerinden, okullara zorunlu din derslerini de koyarak, sayısız imam hatip okullarının açılmasını sağlamıştır.
Bu aşamadan sonra iktidara gelenler, Laiklik uygulanmasını rafa kaldırmışlar ve daha sonra iktidara gelen AKP hükümetleri ise, bu ‘Türk – İslam Sentezi”ni revize edip güçlendirerek “İslam – Türk Sentezi”ne dönüştürmüşlerdir..
Bugün adeta bir devlet kimliği ve uygulaması haline gelen İslam dini, tarikatlara ve cemaatlara kapısını haliyle kapayamamakta ve
eğitim kurumlarından tutun, orduya kadar bütün kurumlarda etkinliğini sürdürmektedir.
Ayrıca mevcut tüm tarikat ve cemaatler, siyasi partilerin birer arka bahçesidir ve siyaset kurumlarından da açık veya örtülü destek almaktadır.
Dolayısıyla sorun, bir sistem sorunudur.
Havanda su dövmeyelim.
Hamaset yapmayalım.
Gerçekleri görelim.
Kontrolsüz, Kriminal Sermaye'nin de işine gelen ve kullanılan İNANÇLAR DÜNYASI ve etnik kimlikler üzerinden sürdürülen siyasetler, demek ki halkın ve ülkenin yararına olmayan emperyalist destekli projelerdir ve bu siyaset ve uygulamaların ülkenin menfaatine olmadığı açık ve nettir.
O halde bu iki veba hastalığından bir an önce kurtulmak için, ne yapmalı?
Köklü reformların yapılması ve sistem’in sorgulanması çok mu zor?
Bunu istemeyenler kimler?
Sonuç olarak; olayın genel değerlendirmeleri gösteriyor ki, ‘tarikatları ve cemaatları kapatın‘ diyen istek sahipleri de, ne istediklerini bilmemektedirler..!
İsteğin, içi boş bir istek olduğu ve bunun, hamasetçilere malzeme olmaktan öteye gitmediği de ortadadır.
Tüm hamaset ve hamasetçileri gerçeklerle yüzleştirecek bilinçli, sorgulayıcı, mücadeleci bireylerin çoğalması ümidiyle tüm okuyucularıma kucak dolusu selam ve sevgiler.
-
05.02.2024 SİYASET ve SİYASETÇİLERİMİZİN AYNASI.
-
20.01.2024 HRANT DİNK'İ ANARKEN..
-
02.01.2024 Krizde olan Burjuva Hukuk'u değil, CHP ve Emekçiler..!
-
22.12.2023 MECLİS'TEKİ DİL HOKKABAZLIĞI..!
-
09.12.2023 KRİMİNAL SERMAYE ve GAZZE.
-
06.11.2023 CHP KURULTAYI'NDAN, NE ÇIKAR..?
-
25.10.2023 SÖMÜRÜ SAVAŞLARINA KARŞI, SINIFSAL MÜCADELE..!
-
26.09.2023 CUMHURİYET'İN 100. YILI, NASIL KUTLANACAK ?
-
11.07.2023 CHP MÜZE'de, DAHA İTİBARLI OLMAZ MI ?
-
21.11.2022 İRAN’DAKİ MÜCADELENİN AMACI, “SARIK DEVRİMİ” ????OLMASIN..!
-
30.09.2022 SİYASİ DURUŞUN ve BELİRSİZLİĞİN ORTADAN KALDIRILMASININ ÖNEMİ ÜZERİNE.
-
01.09.2022 SİYASET İŞPORTACILARINI İFŞA ETMEK, TOPLUMSAL YAŞAMA KATKI SAĞLAYAN, SOSYALİST BİR DAVRANIŞTIR..!
-
22.02.2022 6 'LI GANYAN'ın, demokrasi OYUNU..!
-
21.12.2021 MARAŞ KATLİAMI ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ.
-
27.11.2021 TÜRKİYE'deki KEMALİST DEVLET ANLAYIŞI, YIKILMALI MI..?
-
26.10.2021 DOSTLAR, 83 SENE ÖNCEKİ ATATÜRK’Ü ANLATTILAR…!
-
04.10.2021 Hetero-siyasallar..! SİSTEMLER-KURUMLAR, PARTİLER-LİDERLER, SEÇİMLER-SEÇMENLER ve YÖNETİMLER.
-
20.08.2020 IRKÇILIK, YABANCI DÜŞMANLIĞI ve AYRIMCILIK, bir İNSANLIK SUÇUDUR..!
-
08.08.2020 Medeni Kanuna rağmen : KÜÇÜK KIZ ÇOCUĞUNU EVLENDİREN ZİHNİYETİN, TÜRKİYE’DE NEDEN ve NASIL ZEMİN BULDUĞUNU, DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ.?
-
31.03.2020 Seçtiler, yerdiler, üzdüler beni
-
14.03.2020 ÖĞÜNEN ERKEKLERİN, DÖĞÜNEN KADINLARI..!
-
19.02.2020 ŞEYTANA KARŞIYIM. ŞATO'YA, SARAY'A DEĞİL.
-
20.01.2020 TAKTİR ETME, TAKTİR EDİLME NASIL BİR DUYGU ..?
-
15.10.2019 RUHBAN VEKİLLER..!
-
26.02.2019 MÜLTECİ DEĞİL, BİLİNÇSİZ UCUZ İŞ GÜCÜ
-
30.01.2019 VENEZUELA'DA, ABD KIŞKIRTMASI ve PLANIYLA, KALKIŞMA VAR..!
-
23.01.2019 Hrant'ı anıyoruz
-
21.01.2019 DÜŞÜNCE ve İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
-
17.02.2018 Kıvranıyoruz
-
04.01.2018 Kelimelerin gücü …
-
30.08.2017 Unutulmasın
-
30.06.2017 ‘Adalet Yürüyüşü’nü eleştirmek ve yorumlamak
-
09.03.2017 Alamanya, gardaşımı niye geri vermiyor?..
-
13.01.2017 Hamaset istemiyor, Çözüm istiyoruz!..
-
13.12.2016 Bilinçsiz yaşamak, kullanmak ve kullanılmak..!
-
21.09.2016 Taze Kan
-
07.09.2016 3 Erk, Abdest ve Siyaset
-
05.09.2016 Dünya Barış Günü
-
26.08.2016 Kan kültürü ile yönetilmek istemiyoruz!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.