- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 05 February 2024, Monday 21:07
- 893 kez okundu
Yazımın konusu elbette ki, yine gündemdekiler.
Ve ağızlarında çiğnedikleri kalıplaşmış ezberler ve kamuflaj ettikleri ya da, yüzleşmeye cesaret etmeyip vatandaşın gözlerinden kaçırmaya çalıştıkları gerçekler.
Vatandaş;
-Belediye Seçimleri dolayısıyla Aday adayları belirleme telaşında olan siyasetçileri,
- Aday olamayıp küsenleri,
-feveran edip saçmalayanları,
ve Parti değiştirenleri görüp seyretmekten, kendi geçim sıkıntısını neredeyse unuttu.
Ustaca yaratılan heyecan, gerilim ve merak, vatandaşa ağrı kesici gibi geldi.
Kimlerin Aday olacağı, adeta, her şeyden önemiydi…
Gündemde öne çıkan haberlere, ilgi duyulmayacak gibi değildi.
Zira, Yurdum siyasetçilerinden biri, tam 5 siyasi parti değiştirmişti!
Kronikleşen geçim sıkıntısından çok, bu olay bayağı bir merak konusuydu:
-Kimdi acaba, bu siyaset Cengaveri?
Van ilimizden olan ve isminden çok söz ettiren bu kişi, sayın İskender Ertuş idi.
3 dönem Başkale Belediye Başkanlığı yapmıştı.
Uzun yıllar Türkiye siyasetine, siyasetçilerine renk katmış ve bir o kadar da Cumhuriyet Dönemi siyasetine katkıda bulunmuş ve işleyişine ayna tutmuştu.
AŞİRETÇİ bir siyasetçiydi…
Yazılı kaynaklara göre, Ertuşi ya da Ertoşi Aşireti'nin lideriydi ve bu Aşiret; Mendikan ve Hacîmendan adında 2 kol altında birleşen 12 aşiretten oluşmuş bir Kürt Aşiretler Birliğiydi.
Aşiret'in bir bölümünün Van, Hakkari, Batman ve Şırnak'ta, daha büyük bir kısmının ise, Kuzey Irak'ta yaşadığı belirtilmekteydi…
Görünen o ki, siyaseti ve siyasetçileri tuşa getiren bu güzel insan Ertuş, şimdiye kadar 5 farklı partide siyaset yapmış. Partiler değiştirmiş olmasına rağmen, popülaritesini hiç kaybetmemişti. Müstesna imkanları ve ilginç aidiyetiyle, siyaset yatırımcılığını ve girişimciliğini yıllarca sürdürmüş ve halen de sürdürmekteydi.
Aşiret liderine partilerinin rozetlerini takan liderler, devlet yöneten ya da yönetmeye aday önemli şahsiyetlerdi. Elbette bi şeyler biliyorlardı ki, Rozet takıyorlardı değil mi?
Aşiretlerden alacakları 2 milyondan fazla OY, kim bilir partilerinin muzaffer olması için ne kadar önemliydi.
Cumhuriyet'in demokratı ve siyasetimizin aynası olan İskender Ertuş :
*2015'te HDP'ye giriyor ve rozetini, Selahattin Demirtaş, Van'da takıyor.
*2022'de CHP'ye geçen Ertuş'un rozetini takma şerefi, Kılıçdaroğlu'na nasip oluyor.
*2024'de 3. kez AKP'ye geçen Ertuş, 1840 aşiretlisiyle birlikte, AKP'yi yeniden ihya ediyor.
Bu durum elbette, İskender Reis'in de bir şeyler bildiğini ortaya koyuyordu.
İyi de, herkes bir şeyler biliyor da, vatandaş bir şey bilmiyor muydu?
Elbette vatandaş da çok şeyler biliyordu, ama susuyordu.
Zira, daha dün;
Cumhuriyet diyen, Atatürk diyen, Demokrasi diyen, izindeyiz diyen ve Cumhuriyet'in 100. yıllını taçlandırıyoruz diyenler, siyasi yolu belirleyip egemen olmuşlar ve kimselere söz hakkı tanımıyorlardı.
Nereye gittiklerini, neyin izinde olduklarını yüzüne söyleyenleri suçluyorlar ve susturuluyorlardı.
Cesaret edip de bunlara ve gelmiş- geçmiş tüm muktedirlere sorsak:
- yahu siz, feodalist misiniz?
- gittiğiniz bu yol 'Feodalizm'in yolu' değil mi?
-hani siz devrimler yapmış, Cumhuriyet'in kurucularıydınız?
-nerede sizin laiklik, kadın hakları ve hukuk anlayışınız?
-'izindeyiz' diyorsunuz ama, başka çağdasınız ve başka iz izliyorsunuz...
..desek, ve:
AŞİRETÇİLİK, MEZHEPÇİLİK, ATATÜRKÇÜLÜK ve İNSANIN İNSANA KULLUĞU NASIL BİRBİRLERİYLE BAĞDAŞIR?
.. diye sorsak, acaba yanlış mı yapmış oluruz?
Bunları sormak ve muktedirlerin kendilerini görmeleri için onlara ayna tutmak elbette çok önemli. Zira; kimi siyasi Parti ve siyasetçilerin, Atatürk'ü ve ününü istismar ederek dillerinden düşürmemeleri, Atatürk ilkelerini ve devrimlerini savunur gibi görünmeleri gittikçe yaygınlaşmakta ve yüzsüzler çoğalmaktadır. Bu gidişat üzücü, can sıkıcı ve kabul edilmeyecek bir davranış ve durumdur.
Görüldüğü gibi bunlara sadece 'karşıyım' demek yetmiyor.
Atatürk'ü ağızlarından düşürmeyenlerin ve durmadan kendilerini O'nun yerine koyanların ve izindeymiş gibi kendini gösterenlerin, istismarcı ve riyakar olduklarını elbette hepimiz biliyor.
Bu bakımdan duruşumuz ve tavrımızla, bu istismarcıları ifşa etmek, elbette çok önemlidir.
Tanık olduğumuz ve yaşadığımız tüm bu siyasi olaylar, sanki Merih'te, Venüs'te oluyormuş gibi, sadece vatandaş değil; sağcıyız.. solcuyuz.. Atatürkçüyüz.. cumhuriyetçiyiz.. devrimciyiz.. sosyalistiz.. demokratız.. Kadın Hakları Savunucusuyuz.. şuyuz-buyuz.. vs. vs. diyenlerin de, olup-bitenleri sadece seyrediyor olmaları, gerçekten çok daha vahim, üzücü ve düşündürücüdür.
Kültür, sanat, roman, resim, film ve tiyatrolarla ''68 kuşağı'' dediğimiz Cumhuriyet'in ilk nesli yıllarca ağalığa, beyliğe, marabalığa, feodalizme karşı amansız mücadeleler vermediler mi?
Yeşilçam'ın o bıkmadan, usanmadan işlediği konuları ve verdikleri mesaj ve emekleri düşünürsek, bu günü sanırım, daha iyi değerlendirebiliriz.
Filmleri hatırlayalım…
O eserler ve verilen mesajlar..
Türkiye olarak hepimiz O çağdaş, laik ve özgür düşüncelerle yoğrulduk.
Ezilenler olarak hep bir bütün olduk.
Aşiretlerin-ağaların-beylerin zulmünden ve feodal kültürlerinden kurtulmak için hep birlikte bilinçlendik ve feodalizme karşı beraber direndik.
Günlük yaşamımızın temel konusu yaptık, yapıtlarımızda işledik.
Barbarca cinayetler gördük, yaşadık.
Kanlı gözyaşlarımızı akıttık.
Acıları bal eyledik.
Türküler söyledik. Öyküler, şiirler yazdık.
Ağıtlar yaktık. Birlikte ağladık.
Şimdi ise;
O barbarlıkları yaşatanları, sistemlerini ve O feodalizmin bir başka versiyonunu hortlatıp diriltenleri izliyor, görüyor, susuyor ve seyrediyoruz…
Ne acıklı değil mi?
Ve bunları sadece seyretmekle de kalmıyoruz.
Cumhuriyet kavramının ve demokrasinin ne olduğunu yeterince bilmeden, öğrenmeden, kavramadan ve bildiklerimizi sorgulamadan ezberlettiklerini tekrar ediyor, izindeyizi yaşıyor ve durmadan övünüyoruz.
Ve..
Övündükçe, hindiler gibi gubarıyoruz.
Gubardıkça, böbür-böbür böbürleniyoruz.
Sanki kendimizi, kandırmaktan zevk alıyoruz.
Bu ne ya?
…
Evet sevgili okuyucularım, bu konuya, önümüzdeki yazılarımda kaldığım yerden yine devam edeceğim.
Kalın sağlıcakla, aynalara bakmaya devam ederek, sevgi ve dostlukla.
-
20.01.2024 HRANT DİNK'İ ANARKEN..
-
02.01.2024 Krizde olan Burjuva Hukuk'u değil, CHP ve Emekçiler..!
-
22.12.2023 MECLİS'TEKİ DİL HOKKABAZLIĞI..!
-
09.12.2023 KRİMİNAL SERMAYE ve GAZZE.
-
06.11.2023 CHP KURULTAYI'NDAN, NE ÇIKAR..?
-
25.10.2023 SÖMÜRÜ SAVAŞLARINA KARŞI, SINIFSAL MÜCADELE..!
-
26.09.2023 CUMHURİYET'İN 100. YILI, NASIL KUTLANACAK ?
-
11.07.2023 CHP MÜZE'de, DAHA İTİBARLI OLMAZ MI ?
-
21.11.2022 İRAN’DAKİ MÜCADELENİN AMACI, “SARIK DEVRİMİ” ????OLMASIN..!
-
30.09.2022 SİYASİ DURUŞUN ve BELİRSİZLİĞİN ORTADAN KALDIRILMASININ ÖNEMİ ÜZERİNE.
-
01.09.2022 SİYASET İŞPORTACILARINI İFŞA ETMEK, TOPLUMSAL YAŞAMA KATKI SAĞLAYAN, SOSYALİST BİR DAVRANIŞTIR..!
-
22.02.2022 6 'LI GANYAN'ın, demokrasi OYUNU..!
-
16.01.2022 ENES, İNTİHAR ETMEKLE ÇOK YANLIŞ YAPTI.
-
21.12.2021 MARAŞ KATLİAMI ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ.
-
27.11.2021 TÜRKİYE'deki KEMALİST DEVLET ANLAYIŞI, YIKILMALI MI..?
-
26.10.2021 DOSTLAR, 83 SENE ÖNCEKİ ATATÜRK’Ü ANLATTILAR…!
-
04.10.2021 Hetero-siyasallar..! SİSTEMLER-KURUMLAR, PARTİLER-LİDERLER, SEÇİMLER-SEÇMENLER ve YÖNETİMLER.
-
20.08.2020 IRKÇILIK, YABANCI DÜŞMANLIĞI ve AYRIMCILIK, bir İNSANLIK SUÇUDUR..!
-
08.08.2020 Medeni Kanuna rağmen : KÜÇÜK KIZ ÇOCUĞUNU EVLENDİREN ZİHNİYETİN, TÜRKİYE’DE NEDEN ve NASIL ZEMİN BULDUĞUNU, DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ.?
-
31.03.2020 Seçtiler, yerdiler, üzdüler beni
-
14.03.2020 ÖĞÜNEN ERKEKLERİN, DÖĞÜNEN KADINLARI..!
-
19.02.2020 ŞEYTANA KARŞIYIM. ŞATO'YA, SARAY'A DEĞİL.
-
20.01.2020 TAKTİR ETME, TAKTİR EDİLME NASIL BİR DUYGU ..?
-
15.10.2019 RUHBAN VEKİLLER..!
-
26.02.2019 MÜLTECİ DEĞİL, BİLİNÇSİZ UCUZ İŞ GÜCÜ
-
30.01.2019 VENEZUELA'DA, ABD KIŞKIRTMASI ve PLANIYLA, KALKIŞMA VAR..!
-
23.01.2019 Hrant'ı anıyoruz
-
21.01.2019 DÜŞÜNCE ve İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
-
17.02.2018 Kıvranıyoruz
-
04.01.2018 Kelimelerin gücü …
-
30.08.2017 Unutulmasın
-
30.06.2017 ‘Adalet Yürüyüşü’nü eleştirmek ve yorumlamak
-
09.03.2017 Alamanya, gardaşımı niye geri vermiyor?..
-
13.01.2017 Hamaset istemiyor, Çözüm istiyoruz!..
-
13.12.2016 Bilinçsiz yaşamak, kullanmak ve kullanılmak..!
-
21.09.2016 Taze Kan
-
07.09.2016 3 Erk, Abdest ve Siyaset
-
05.09.2016 Dünya Barış Günü
-
26.08.2016 Kan kültürü ile yönetilmek istemiyoruz!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.