- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 01 April 2016, Friday 19:17
- 4179 kez okundu
Hamdi TOPÇUOĞLU
Kent Konseyi Kültür ve Sanat Meclisi Eşbaşkanı Bodrum sevdalısı sevgili arkadaşım Nuran Yüksel’in Bodrum Gündem’deki yazısını derin bir acıyla okudum.
Bodrum yıllardır hoyratça talan edildi. Eyvallah!
Bodrum, bugüne kadar paradan başka hiçbir dini imanı olmayan sermayenin ballı böreğiydi. Şimdi, siyasal iktidar, dinci sermaye vasıtasıyla Bodrum’u kendi görüşleri doğrultusunda dizayn etmek istiyor.
Bir kısım Bodrum sevdalısı “ Yeter artık!” demeye çalışıyor.
Bu bile çılgına çeviriyor “Bodrum”u pazarlayanları.
Onları kınamıyorum. Onlara kızmıyorum. Onların işi bu.
Ancaak...
Kimileri, bu talanın suçlusu sanki son girişimlere karşı duranlarmış gibi “Şimdiye kadar neredeydiniz?” sorusuna bağlayıveriyor ya!
Kimileri daha yukarılardan bakıyor. Bu duruşu “Entel dantel” kategorisine itiyor ya!
Kimileri “Bana ne!” kaçamağında ya!
Kimileri mücadeleyi bir yerlere ihale ederek vicdanını rahatlatma peşinde ya!
Ve kimileri halâ arsa tarla satarak, bina yaparak köşe dönme sevdasında ya!
Bir kez daha anlıyorum ki Bodrum’un sanıldığı gibi sevdalıları değil, ehl-i keyfleri, konformistleri çok.
Bodrum değişiyor ama gelişmiyor.
Bodrum büyüyor ama kentlileşmiyor.
Bodrum sıradanlaşıyor, kimliksizleşiyor.
Ne gam! Laflar güzel. Birbirimizi ağlama duvarı yapıp vicdanımızı arıtıveriyoruz.
Her şeye rağmen Bodrum halâ alımlı, çekici; halâ para ediyor...
Bu açgözlüğümüz; bu duyarsız ve uzgörüsüz arzularımız yüzünden çok değil, beş on yıl içinde bu alımlılığı geçecek.
İşte o zaman onu ilk terk edenler, bugün yağmalayanlarla safâsını sürenler olacaktır.
Olan Bodrum’a oluyor. Gasp ettiğimiz, gelecek kuşakların Bodrum’udur.
Kimse suçluyu uzaklarda aramasın...
Bu fırtınalar da geçer... Önemli olan fırtına sonrasına neler kalacağı.
Bugünler, Bodrum sevdalılarının bir adım öne çıkması gereken günlerdir.
Dilerim “BODRUM” kazanır.
KİTAPLIĞINIZ VAR MI?
Ülkemizde 1964 yılından beri Mart ayının son Pazartesi günü ile başlayan hafta Kütüphaneler Haftası olarak kutlanır.
Okumayan bir ulus olduğumuzu, dahası ülkede yaşadığımız “akıl tutulması çağının” nedeninin de okuryazarlık çağından okuyan ve yazan bir topluma geçememiş olduğumuzu da bilmeyen yok.
Yıllarca öğrencilerime okuma alışkanlığı kazandırmak için ne çabaladım. Halâ sonucu bile bile, “Ben hayatta hiçbir kitap okumadım ki, sizin önerdiğiniz kitapları okuyayım” diyen üniversite öğrencilerine bir kitap olsun okutabilmeye çalışırım.
Acı; ama başarısız olduğum bir gerçek.
Birçok arkadaşımın bile Google’dan aldığım “Bağımsız Eğitimciler Sendikası (BES) Genel Başkanı Gürkan Avcı’nın verdiği bilgileri okumayacaklarını, sorgulamayacaklarını çok iyi bilsem de o inatçı öğretmen tavrımla paylaşacağım:
“2009 yılı itibariyle Almanya’da 10.531, İngiltere’de 4.620, İspanya’da 5.209 kütüphane var. Türkiye’de ise 52’si çeşitli nedenlerle kapalı olan1152 kütüphane bulunmaktadır.
Türkiye’deki kütüphanelerde 13 milyon kitap olmasına karşılık, Bulgaristan’da 46 milyon, Rusya’da 739 milyon, Almanya’daki kütüphanelerde 104 milyon kitap mevcut.
Türkiye’de kütüphanelere kayıtlı üye sayısı 493 bin 500 iken, İran’da 7 milyon, Fransa’da 16 milyon, İngiltere’de 35 milyon kütüphane üyesi bulunuyor.
Almanya’da 7 bin 500 kişiye 1 kütüphane düşerken, Türkiye’de 68 bin 500 kişiye 1 halk kütüphanesi düşmektedir.
Almanya’da halk kütüphanelerinde çalışan kütüphaneci sayısı 8 bin 337, Fransa’da 7 bin 88, İngiltere’de 6 bin 978, İspanya’da 3 bin 794, Türkiye’de sadece 333 kişidir.
Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, Amerika’da yüzde 12’si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken, Türkiye’de yalnızca binde 1 kişi kitap okuyor. Bir Japon yılda ortalama 25, bir İsviçreli yılda ortalama 10, bir Fransız yılda ortalama 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor.
Şimdi soralım:
Siz bu rakamların neresindesiniz?
Evinizde ders kitabı veya din kitapları dışında bir kitaplığınız var mı?
Şu an okuduğunuz bir kitap var mı?
Son bir yılda kaç kitap okudunuz?
Bu yazıyı sonuna kadar okuduysanız bile kendinizle gurur duyabilirsiniz:
Kütüphaneler haftanız kutlu olsun.
-
04.08.2020 EĞER YUNAN GALİP GELSEYDİ!
-
19.05.2020 İŞGAL GÜNLERİNDE DARBE SÖYLENTİLERİ
-
05.05.2020 HANGİ ÖZGÜRLÜK?
-
24.04.2020 TOPRAK KOKUSU
-
13.04.2020 ERGUVANLAR HEP ÇİÇEK AÇAR
-
07.04.2020 BÜLBÜLLERİ DİNLERKEN
-
30.03.2020 HAYAT DÜNYAYA SIĞAR
-
29.02.2020 UZLAŞI OLMADAN ASLA
-
08.02.2020 ŞAPA DÜŞMEK Mİ, ŞAPA OTURMAK MI?
-
09.08.2019 ÇEVİR KAZI YANMASIN
-
26.03.2019 İZMİR'DE BİR SABAH
-
21.03.2019 SORMADAN EDEMİYORUM
-
14.03.2019 AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN
-
13.02.2019 ÖYLE ÇEKİP GİTMEK YOK; AMA...
-
05.02.2019 SEFERİHİSAR’DAN İZMİR’E: TUNÇ SOYER
-
11.01.2019 HACIYATMAZLAR
-
08.01.2019 CEREN
-
03.01.2019 MÜSVEDDE
-
14.12.2018 GOMONİST KANAL NE DEYO?
-
13.12.2018 DOĞA HAKLARI
-
26.11.2018 YEREL BASIN VE DEMOKRASİ
-
20.11.2018 BİR YAĞDI, PİR YAĞDI
-
19.11.2018 DR. OSMAN GÜRÜN BAŞARISIZ MI?
-
07.11.2018 MİLAS, MİLAS
-
30.09.2016 Düğün ve ölüm
-
16.08.2016 Bodrum Karaova Bağbozumu Günleri
-
12.08.2016 İlkeli olmak
-
05.08.2016 Hangi darbe?
-
23.07.2016 Darbe Yazıları
-
15.07.2016 Yeni bir güne başlarken
-
01.07.2016 Türkiye Kent Konseyleri Platformu’nun 19. Genel Kurulu yapıldı
-
18.06.2016 ‘Zeytin Adam’ı anarken …
-
17.06.2016 Eskişehir İzlenimleri / 2 - Bir Kent ve Bir İnsan
-
16.06.2016 Eskişehir İzlenimleri / 1 - Eskişehir bir Turizm Kenti midir?
-
03.06.2016 Yargı: Saygınlık ve Güvenilirlik?
-
26.05.2016 Binbaşı Kıvanç
-
20.05.2016 İşgal günlerinden geçerken
-
06.05.2016 Dünya Basın Özgürlüğü Günü 2016
-
01.05.2016 İsmail Kahraman ne demek istiyor?
-
15.04.2016 Vandallık ve Barbarlık Çağı
-
08.04.2016 Asla umutsuz olmam
-
26.03.2016 Ayrık Out
-
18.03.2016 Taziye
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.