• 06 May 2016, Friday 19:22
HamdiTopçuoğlu

Hamdi Topçuoğlu

Dünya Basın Özgürlüğü Günü 2016

Hamdi TOPÇUOĞLU

3 Mayıs, bu yıl üç özelliğiyle tarihte yerini aldı:

1. Dünya Basın Özgürlüğü Günü

2. Türkçülük Günü

3. Miraç Kandili

O gün akşam sosyal medyada dostlarıma, “Sizi bu günün daha çok hangi yönü ilgilendirdi?” diye bir soru sordum.

Bu soruyu sormamın nedeni, gazetecilik yapan arkadaşlarımın bile basın özgürlüğü ile ilgili bir mesajına rastlamamamdı. Oysa bir gün öncesinden siyasetçisinden bilim adamına neredeyse herkes birbirinin Miraç Kandili’ni kutlamıştı. Bir kısım arkadaşımdan da Türkçülük günü mesajı almıştım.

Bu durum aslında toplumumuzun önceliğinin ne olduğunu açıkça göstermesine karşın böyle bir soru sormamın bir gerekçesi de o sabah yazdığım bir yazıya bir kez daha dikkati çekmekti.

3 Mayıs 1991’de Namibia’nın Windhoek kentinde UNESCO tarafından düzenlenen “Bağımsız ve Çoğulcu Afrika Basınının Geliştirilmesi” konulu konferansta Windhoek Deklarasyonu yayımlanır. 20 Aralık 1993’te, Birleşmiş Milletler, her yıl 3 Mayıs’ı, “Dünya Basın Özgürlüğü Günü” olarak kutlamayı kararlaştırır.

Windhoek Deklarasyonu, bir ülkede demokrasinin yerleşmesi ve ekonomik gelişmenin sağlanması için basının bağımsız, çoğulcu ve özgür olması gerekliliğine vurgu yapar. Buna göre basının, üretimden dağıtıma her aşamada siyasal ve ekonomik baskıdan bağımsız olması zorunludur.

Bu yıl Freedom House, “Dünyada Basın Özgürlüğü” 2016 yılı raporunda, Türkiye 199 ülke içinde 156. sırada “özgür olmayan ülkeler” kategorisinde yer aldı.

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütü’nün yayımladığı 2016 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde ise Türkiye, 180 ülke içerisinde 149. sıradan 151. sıraya geriledi.

Oysa Türkiye, verilere göre 2005 yılında 98. sıradaydı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası son dönemde gazeteciler üzerindeki baskıları ise şöyle sıraladı:

“Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında 151. sıraya gerilerken cezaevindeki gazeteci sayısı da 33 oldu. Daha dün iki gazeteci iki yıl hapis cezası aldı. Charlie Hebdo’nun kapağını köşelerine koydukları için ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik’le suçlanan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan iki yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Basın özgürlüğünü savunan Paris merkezli uluslararası örgüt, bugün yayınladığı indeksinde Türkiye’yi, 2013 sonunda 60 civarında medya çalışanını cezaevinde tutan, Gezi eylemleriyle 153 habercinin polis şiddetine uğradığı ve editoryal bağımsızlığın ağır saldırı altında olduğu bir ülke olarak tanıttı.”

Basın özgürlüğü durumu en iyi ülkeler sıralamasının ilk üç ülkesinin Finlandiya (1), Hollanda (2) ve Norveç (3) olmasının elbette bir anlamı var.

Bir ülke iyi nutuk çekmekle gelişmiş bir ülke olmuyor.

Başbakan istediği kadar, “Basın özgürlüğü konusunda herhangi bir engelleme, sınırlama söz konusu değil. Tutuklamalarla ilgili gelişmeleri yakından izliyoruz. 17 kişinin hiçbiri gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu değil. Demokratikleşme ve reformlardan vazgeçmeyeceğiz. Türkiye, bölgesinde istikrar adası olmaya devam edecek” desin.

Demokrasinin en önemli göstergelerinden biri basın özgürlüğüdür.

Gerçek şu ki, rakamlar yalan söyleyemiyor.

Bu tür günler, toplumumuzun ve bizi yönetenlerin neleri hayatında öncelik olarak gördüğünün bir göstergesi.

Her özel güne bir SMS yağdıran politikacılarımızın, “Her cuma bir bakara makara, yolluyorum!” diyenlerden bir farkını görememek gerçekten üzücüdür.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık