Vedia Maral

Binrota.com yazarları

(siyah ve parlak)

-

Neredeysen

Nereye gider

Sen

Kendinsen

Hep-

Oruç ARIOBA (Hep)

Edebiyatta tür olan gezi yazıları, gezilen görülen ve de okumaların esiniyle estetik kaygılarla yazılır. ‘Gezgin bilgi taşıyıcısıdır’, sahip olduğu bilgiyle, gezdikleri yerleri görür anlatır.

Gezgin ‘yaratmaz’ ‘sadece’ kendi gözüyle gördüklerini, kendi farklılığını katarak aktarır.

Gezginlik mevcut halin, getirdiği monotonluğa bir karşı çıkıştır. Biraz daha ileri gidelim. Gezginlik, kurulu olana, aynılığa, tek düzeliğe karşı başkaldırı, alıp başını gitmek, ‘radikal’ bir çıkıştır ve gezgine yol tükenmez.

‘Dünya Kadar Bilgi’ adlı kitap, 37 kişinin kalem oynattığı, yurtiçi ve yurt dışı (31 ülke) ‘gezi yazılarının’ bir araya toplanması ile oluşan bir ‘gezi’ kitabıdır.

Asya, Avrupa, Amerika, Afrika ana karalarından 30 yabancı ülkenin anlatıldığı kitapta, Türkiye içini de anlatan yazıları bulabiliriz. Basımı iyi, resimleriyle, nitelik olarak kullanılan kağıtla, kapağı ile, ismi ile itinalı ve güzel bir çalışmadır. Emeği geçenler sağolsun.

Kitapta, ‘Aydın-Bafa-Latmos ve Selena’ yazısı kitaba zenginlik katmıştır. Adı geçen yazıyı yazan Milaslı olan Hüseyin Avni Kunduracıoğlu’dur. (Karyal) İyi bir anlatımla, duru bir dil içeren metin keyifle okunabilir.

Aydın-Bafa-Letmos ve Selena’ yazısına geçiyoruz:

“İzmir’den Bodrum’a yola çıktığınızda, Söke Ovası’nı geçince, sol tarafta bir süre sonra size Bafa Gölü eşlik etmeye başlar. Sol taraftaki göl manzarası bittiğinde bu kez üzerinde ‘Kapıkırı’ yazan sarı tabela sol tarafa doğru yönlendirecektir. ‘Kapıkırı’ Bafa Gölü’nün kenarında Beşparmak Dağları’nın eteğinde, Karya uygarlığının şehri olan ‘Heraklia’ üzerine kurulmuş bir köydür. Antik ismi Latmos olan Beşparmak Dağları’nın görüntüsü büyüleyicidir. Halikarnas Balıkçısı, Mavi Sürgün isimli kitabında bu noktadan, ‘adeta başka bir gezegende kraterlerin arasında gidiyormuşum gibi hissettim kendimi’ diye söz eder.

Beşparmak Dağları bünyesinde yüzlerce mağara bulundurur ve bu mağaralar çeşitli dönemlerde, çeşitli amaçlarla insanoğluna ev sahipliği yapmıştır.

Karya uygarlığının kenti olan Heraklia, Latmos’un eteğinde kurulmuş. Şimdi üzerinde Kapıkırı köyü olan kentin kalıntılarını her adımda görmek mümkün.

Bafa Gölü’nün 1974 yılına kadar topraklarının içinde kaldığı için bir ağanın malı olduğunu, 1974 yılında, Bülent Ecevit döneminde kamulaştırıldığını da belirtelim.

Mitolojiye göre, Latmos dağında çoban Endiymun, kayadan kayaya koşarak çobanlık yapar, kavalını çalarmış. Gölü ayna olarak kullanan ay tanrıçası Selena, çoban Endiymun’a aşık olmuş. Her dolunayda Selena, Endiymun’un üzerine eğilir, gümüş ışığıyla onu sarıp sarmalarmış.

Ay tanrıçası Selena ile çoban Endiymun’un aşkı diğer tanrıları rahatsız etmiş. Öyle ya, bir tanrıça ile insanoğlunun aşk yaşaması olacak şey mi? Tanrılar tanrısı Zeus’a Selena ve Endiymun’u şikayet etmişler. Aslında Zeus, Selena ile çoban Endiymun’un yaşadığı aşktan rahatsızlık duymamış ama, tanrıları da kırmak istememiş.

Bunun üzerine Selena, aşığı çoban Endiymun’u ölümsüzlük uykusuna yatırmasını istemiş Zeus’tan. Zeus, bu düşünceye olumlu yaklaşmış ve çobanı Latmos dağının mağaralarının birinde ölümsüzlük uykusuna yatırmış.

İşte ay tanrıçası Selena ile çoban Endiymun, o günden bugüne her dolunayda Latmos’ta buluşur, oynaşırmış. Gerçekten de Beşparmak dorukları, ay ışığında fark edilir şekilde ağarmaktadır.

Halikarnas Balıkçısı, o müthiş kitabı “Anadolu Tanrıları”nda der ki: “Dolunaylı bir gecede, ay tanrıçası Selena ile çoban Endiymun’un seviştiğini görmeyen kişi, gönül gözünden de, dünya gözünden de yoksundur”.