- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 11 December 2017, Monday 18:53
- 4048 kez okundu
Gülten ÜNAL - Uzman Klinik Psikolog www.terapiadanismanlik.com
Çoğu insan, gün içerisinde stres yaratan bir takım durumlara maruz kalmakta ve kendini tehdit altında hissedebilmektedir. Bununla ilişkili olarak deneyimlenen kaygı ve korku duyguları çoğu kez karıştırılmakta ve birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Her ne kadar kaygı ve korku birbirleri ile yakın ilişkili görünseler de, aralarında bazı temel farklar mevcuttur. Korku kısaca insanoğlunun, görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdiği en doğal tepki olarak tanımlanmaktadır. Belirgin bir tehdit ve tehlike karşısında tetiklenen ve kişinin kendisini korumasını amaçlayan korku duygusu kızgınlık, öfke, sevinç gibi temel duygulardan bir tanesidir. Kaygı ise daha çok gelecek odaklı endişe, gerginlik ve aşırı tetikte olma hali süregiden bir duygu olarak tanımlanmaktadır. Korkuya kıyasla kaygı, gelecek yönelimlidir, kaygı duyulan şey belirgin değildir ve kaygı yaşayan kişi sürekli kötü bir şey olacakmış hissine sahiptir. Özellikle bir iş ya da sınav gibi performans gerektiren durumlardan önce bir miktar kaygının kişiyi o işle ilgili çalışmaya ve başarmaya motive etmesi, uyarılmışlık hali yaratması bakımından yararlı ve normal olduğu bilinmektedir. Ancak kaygının sağladığı uyarılmışlık halinin paniğe doğru gittiği durumlarda performans da giderek bozulmakta ve zarar verici bir hal almaktadır. Kişinin işlevselliğini ve diğer insanlarla olan ilişkilerini bozacak derecede yoğun kaygı hissettiği durumlar literatürde anksiyete (kaygı) bozuklukları olarak nitelendirilmektedir. Kişinin yaşamında ciddi aksaklıklara neden olan anksiyete bozuklukları, ruh sağlığı uzmanlarının iş birliği ile sağaltılması gereken durumlardır. Bir olayla ya da nesneyle orantılı olmayan tedirginliğin, kaygının ve korkunun neden olduğu anksiyete bozuklukları çeşitli alanlarda farklı belirtilerle görülebilmektedir. Anksiyete bozuklukları, sosyal fobi, özgül fobi (hayvan, doğa, kan vb.), panik bozukluk, agorafobi, yaygın kaygı bozukluğu gibi çeşitli alt alanlara ayrılmaktadır.
Panik Bozukluk ve Panik Atak nedir?
Klinik deneyimlerde sıkça karşılaşılan kaygı bozukluklarından bir tanesi, panik bozukluktur. Panik bozukluk yineleyici ve beklenmedik panik ataklarıyla giden bir anksiyete bozukluğudur. Panik ataklar sırasında kişi şiddetli bir tehlike hissi yaşar veya sonunun geldiğini düşünebilir.
Hissedilen duygu öylesine ürkütücüdür ve kişi tekrar panik nöbeti yaşamaktan öylesine korkar ki bundan kaçınmak için ciddi kaçınma mekanizmaları geliştirir. Örneğin, kişi alışveriş yaparken, arkadaşının evindeyken ya da otobüsteyken panik atak geçirmişse bu yerlerde belirtilerin tekrar yineleneceği endişesi ile buralara gitmekten çekinmeye başlayabilir. Spor yaparken panik atak geçirmişse spor yapmayı bırakabilir ve hatta kalp atışını biraz hızlandırabilecek aktivitelerden, örneğin yürüyüşten bile kaçınmaya başlayabilir. Yaklaşık her 10 kişiden birinde görülen panik atak, genellikle ilk kez 20 - 35 yaşları arasında başlar ve kadınlarda, erkeklere göre 2 - 3 kat daha fazla görülür. Birdenbire başlayan, dakikalar hatta bazen saniyeler içerisinde giderek şiddetlenen panik ataklar, yaklaşık 10 dakika içinde doruk noktasına ulaşır. Çoğu zaman 10 - 30 dakika (seyrek olarak 1 saate kadar) devam ettikten sonra kendiliğinden geçer.
Belirtiler
Panik atak sırasında aşağıdaki belirtilerin dördü ya da daha fazlası görülmektedir.
•Çarpıntı, kalp atımlarında hızlanma,
•Terleme, titreme, sarsıntı, ağız kuruması,
•Nefes almada güçlük, boğulma hissi, göğüste ağrı ya da baskı, bulantı veya karın ağrısı,
•Sersemlik, baş dönmesi, bayılma hissi, dengesizlik, gerçek dışılık duyguları ve benliğinden ayrılmış olma duyumu, kontrolü yitirme, çıldırma, kendinden geçme korkusu, ölüm korkusu,
•Sıcak ya da soğuk basması, uyuşma, karıncalanma.
Panik atak sırasında yaşanan bedensel ya da zihinsel deneyimler, panik atak yaşayan kişiler tarafından yanlış yorumlanmaktadır. Örneğin kişi kalp atışlarındaki hızlanmayı ve çarpıntıyı kalp krizi geçiriyorum, ölüyorum olarak yorumlarken, kollarda ve bacaklarda yaşanan hissizlik ve titremeyi ‘felç olacağım’ olarak yorumlayabilmektedir.
Panik atak tek başına bir ruhsal bozukluk olarak kabul edilmemektedir. Genel olarak panik bozukluğa eşlik eden panik ataklar depresyon, madde kullanım bozuklukları gibi ruhsal bozukluklar sırasında ortaya çıkabilmekte ya da bir takım sağlık durumlarında da görülebilmektedir.
Korku ve kaygıların yaşamınızı ele geçirmemesi dileğiyle iyi haftalar dilerim.
-
25.06.2018 Öğrenme Güçlüğü
-
04.06.2018 Enürezis (İdrar Kaçırma)
-
28.05.2018 Şizofreni nasıl bir bozukluktur?
-
21.05.2018 FOBİLER
-
14.05.2018 Alkol Bağımlılığı
-
07.05.2018 Uyku ve uyku ile ilişkili bozukluklar
-
05.05.2018 Uyku ve uyku ile ilişkili bozukluklar
-
16.04.2018 Ne zaman Otizmden şüphelenmeliyiz?
-
09.04.2018 Dizilerin çocuklar üzerindeki etkisi
-
02.04.2018 Sınav Kaygısı
-
26.03.2018 Panik Atak belirtileri ne anlama gelir?
-
19.03.2018 Oyun Terapisi
-
12.03.2018 Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)
-
05.03.2018 Okul Öncesi Dönemde Gelişim Takibi
-
19.02.2018 ‘Geleneksel Zekâ’ anlayışından ‘Çoklu Zekâ’ anlayışına …
-
12.02.2018 Zeka nedir?
-
05.02.2018 Bilgisayar Oyunu Bağımlılığı
-
29.01.2018 “Çocuğum tuvalet eğitimine hazır mı?”
-
22.01.2018 ‘Tuvalet Eğitimi’ sürecinin kişilik gelişimine etkisi
-
15.01.2018 Anoreksiya Nervoza
-
08.01.2018 Yetişkinlerde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
-
02.01.2018 Yeni yıl, Yeni başlangıçlar …
-
25.12.2017 Yaşamın acı gerçeği Ölüm ve Yas
-
18.12.2017 Çocuklarda akran ilişkilerinin önemi
-
04.12.2017 Çocuğun yaşamında oyunun önemi
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.