• 10 December 2019, Tuesday 8:09
CanPulak

Can Pulak

BİR ÇAKARLI ARACINIZ EKSİKTİ

İtibarına devamlı zarar veren bir Parlamento’ya sahibiz.
Haksız imtiyazlara ses çıkarmayan, millet sıkıntı içindeyken  ödenek ve yolluklarına yapılan zamları, özlük haklarındaki şaşırtıcı değişiklikleri sevinçle kabullenen 600 vekilimiz var. Değişik siyasi görüşlerdeki bu vekillerimiz, çıkarlarına ilişkin her teklifte inanılmaz bir koalisyon yaratırlar, bir anda birleşiverir hepsi. Mecliste yumruk yumruğa gelenler bile hemen kardeş oluverirler, ortak menfaatleri lehinde birlikte oy kullanırlar. Bu oylamada tek bir fire verilmez, aleyhte bir reyi görebilmek imkansızdır. Bu değişmez ve sorumsuz tabloya devamlı tanık olmanın üzüntü ve hüznünü yaşamayan yurttaşımız neredeyse yok gibidir ama, yine de değişmez tablo..
Bugün vekillerimizin çoğunun eline (Allah arttırsın) ayda 32 bin liradan fazla geçer. Emekli maaşı ile birleşince 32 bin liraya çıkar rakam. Emekli olmayanlar ise ayda 22.200 lira alırlar. Bunun yanında inanılmaz imkanlara sahiptirler. Örneğin 2 yıl mebusluk yapan emekliliğe hak kazanır, hepsinin çalışma odası, sekreteri, şöförü vardır. Kamu kurum ve kuruluşlarının tüm sosyal imkanlarından yararlanırlar. Havaalanlarında VİP salonlarından uçağa biner-inerler. Ömür boyu silah ruhsatına, hem de bizim verdiğimiz binlerce liralık harcı ödemeden sahip olurlar. Ülkenin tüm özel ve resmi sağlık kurumlarından ücretsiz yararlanırlar. Hatta inplant diş bile yaptırır, en iyi kulaklığı alır, en güzel ve marka gözlüğü takarlar. Meclis’in yedi  lokantasında tost fiyatına mükellef yemeklerini yerler. Kırmızı renkli diplomatik pasaport kullanırlar. Hepsinin dokunulmazlığı vardır. İmtiyazları saymakla bitecek gibi değildir ama, böyle giderse akla gelmeyecek yepyeni haklar bile ortaya çıkabilir. Milletvekillerinin imtiyazlarından eş ve çocukları, bakmakla yükümlü oldukları kimseler ve hayata veda ettiklerinde varisleri bile yararlanırlar.
Öncelikle şunu bilmemiz lazım ki, böyle bir imtiyaz fazlalığı dünyanın hiçbir Parlamento’sunda yoktur ve kimseye tanınmaz. Bizim Meclisimiz genel bütçemize ve milletimize büyük ve gereksiz bir yük olmaktadır. 600 milletvekili ve onlara tanınan geniş haklar çok fazladır. Buna rağmen milletvekillerimiz maaşlarını ve imkanlarını beğenmez, az bulur ve geçim sıkıntılarından sürekli şikayet ederler. Madem bu kadar şikayetçiler, ayrılsınlar mebusluktan ve daha fazla kazanç sağlayacakları işlere geçsinler. Böyle yapmak varken, devamlı şikayetçi olmak, geçinememekten yakınmak millete ayıp oluyor.
Ben TBMM’de 25 yıl gazeteci olarak bulundum. Ayrıca 38 ülkenin Parlamento’sunu gezdim, çalışmalarını ve içtüzüklerini inceledim, imkanlarını araştırdım. Bizim kadar zenginini, gösterişe meraklısını, imkan genişliğine ve özlük haklarına sahip olanına rastlamadım. Hele eş ve çocuklarının da aynı imkanlardan yararlanmaları gibi bir duruma, Parlamento’ların çoğu izin vermemiş. Bizde ise tam aksi, sınırsız imkanlarda tüm partiler ve partililer birleşmiş, içlerinde itiraz eden kimse çıkmamış. Eskiden öyle değildi. Bizde de imtiyazlara karşı çıkan, maaş artışlarını reddeden, hatta bu yüzden milletvekilliğinden bile istifa edenler olurdu. Örneğin rahmetli Erzurum Milletvekili Cevat Önder, maaş artışını reddetmekle kalmamış, bu maaşı hak edecek bir çalışma yapılmadığı gerekçesiyle mebusluktan da ayrılmıştı. Aynı Cevat Önder bir sonraki seçimde, bağımsız olarak büyük bir oy çokluğuyla tekrar seçilmişti.
Şimdi daha üzücü öneri ve kararlarla karşı karşıyayız. Bunca imkan ve imtiyaz yetmemiş gibi, bir de araçlarına geçiş üstünlüğü tanıyacakmışız mebuslarımızın. İşte buna evet diyebilmek, hoş görmek, anlayışla karşılamak mümkün değildir. Hepsinin arabalarında çakarları olacak, sirenleri çalacak ve bu şekilde geçecekler yollardan. Millet kenarda beklerken, onlar geçiş üstünlüğünden yararlanıp, geçip gidecekler yanımızdan. Böyle bir tabloyu içlerine sindirebilecekler mi, kendilerine öfkeyle bakanları görmezden gelip, kullanabilecekler mi böyle bir hakkı? Millete karşı ayıp olmayacak mı, hiç mahcubiyet duymayacak mı mebuslarımız?
Nedir bu gösteriş merakı? Mütevazilik kelimesi yok mu bunların lügatında? Milletin aslı sıkıntılarla boğuşurken, vekilinin bu fiyakasının sebebi ne? Büyüklük, büyük ve değerli adam olma, çakarlı arabalarla ve geçiş üstünlükleriyle olmuyor. Mütevazilikle, ağırbaşlılıkla, efendilikle büyür insanlar. Öyle etiketlerin arkasına sığınıp, (ben büyüdüm-büyük adam oldum) demekle olmuyor bu işler. Bunca imtiyazlardan yararlanarak büyüyenler, haliyle milletten gerekli saygıyı görmüyorlar. Buna bir çare bulmak lazım. Demokrasiler böyle hormonlu büyümeler yaratıyorsa eğer, gerçek büyümenin yollarını mutlaka öğrenmeli ve aramalıyız.
Gönül istiyor ki, mebuslarımıza tanıdığımız tüm imtiyazları kaldıralım. Yapamazsak normalleştirelim bari. Vatandaş gibi yaşamak varken, onlara tepeden bakan bir irtifada gezinmek doğru değildir. Seçmenin açken, sen tok yaşamayacaksın. Onun sıkıntılarını yaşamadan, vekilliğini doğru dürüst nasıl yaparsın? Eline fileyi alıp çarşı pazara çıkmadıkça, hayat pahalılığını nasıl fark edebilirsin ki? Hastanelere torpilsiz gitmeden, bedava yararlanmadan, randevu almadan, sade vatandaş gibi gideceksin ki, yaşanan sıkıntıları görebilesin. Milleti gibi yaşayan vekillere ihtiyacımız var. Mebuslarımız öyle yaşarlarsa hem görevlerini daha iyi yaparlar, hem de kendilerine ve Parlamento’ya olan saygınlığı arttırırlar.
Gelin imtiyazlarınızı iade edin diyeceğim ama,  bunun olmayacak duaya amin demek olacağını da biliyorum.

iktidarıyla muhalefetiyle temsil ettikleri milletin imkanlarını kendileri için sonuna kadar sorumsuzca kullanan vekillerimiz,ayrı bir dünyada yaşıyorlar sanki.
 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık