Mustafa KÜPÇÜ

Milas ilçesinin her karış toprağı tarihsel anıtlarla doludur.

Örneğin, ilçenin kuzeyinde dağın tepesinde kurulmuş LABRANDA uygarlığının içinden kaynaklanan nefis kaynak suyu uzun yıllardır bu bölgenin içme suyu olarak insanlara yaşam kaynağı oluyor.

Tarihsel adı ile İASSOS ise, bugünkü adı ile KIYIKIŞLACIK, Milattan Önce 3 bin yılından bu yana birçok uygarlığın yaşam alanı olmuş bir tarih ve turizm cennetidir.

Halkın geçim kaynağı büyük ölçüde balıkçılıktır.

Güllük Körfezi’nin güneyinde, Güllük’ün karşısında yer alan Kıyıkışlacık’ta 1960’dan itibaren başlayan kazı çalışmaları sonucu adeta küçük boyutta bir EFES ortaya çıkarılmıştır.

Kıyıkışlacık sınırları içinde cennet gibi koylar yer alır. Denizi pırıl pırıldır.

Bu nedenle, özellikle son 30 yıldır, Kıyıkışlacık’ta onlarca yazlık site oluşmuştur. Temiz bir havayı solumak, temiz bir denizden yararlanmak isteyen binlerce insan Kıyıkışlacık’ta buluşmuştur.

Turizm, bu cennet beldenin en önemli geçim kaynağı olmuş ve halen de gelişmektedir.

Ben de ailemle, yaz aylarında, bu tarihi beldenin Zeytinlikuyu Köyü’nde kurulmuş bir sitede yaşıyorum. Son birkaç yıldır, yılda 6-7 ay buradayım. Küçük de olsa bir bahçemiz, bahçede kendi emeklerimizle yetiştirdiğimiz 16 meyve ağacı ve sebze bahçem var.

Burada, “sessizliğin ve kuş seslerinin” içinde, tertemiz bir havada, deniz ve güneşten yaşam kaynağımı alıyor, emeklilik dönemimin huzurunu yaşıyorum.

Ne var ki, son zamanda “maddi çıkarları uğruna, doğaya ve insana saygısız” birilerinin, bu cenneti cehenneme çevirme ihtiraslarına tanık oluyoruz.

“Çevre delisi” olduğunu söyleyen AKP iktidarı, Muğla ilinde 1449 maden ocağı için ruhsat vermiş!

Bu ruhsatı alan şirketler, maden çıkaracak, bunun için dağları delecek, ormanlara kıyacak, para kazanacak!

Ama bu madenleri özellikle dış ülkelere sevk için bir de LİMAN ihtiyaçları olmuş!

Bula bula da KIYIKIŞLACIK beldesini bulmuşlar!

Liman yeri olarak da deniz altında kalan tarihi alanı bulmuşlar! Bu alanda var olan “dalış yasağını” siyasal iktidara iptal ettirmişler!

Neden? Çünkü, limanın yapılacağı alanda deniz altında İASSOS’un tarihi yapıları var!

Liman için deniz dibindeki bu tarihe dinamitler patlatıp, yüksek tonajlı gemilerin yanaşmasına ortam hazırlamaları gerek! Çıkacak atıkları da bir başka doğa ve turizm cenneti TÜRKBÜKÜ karşısına dökecekler!

Deniz canlıları ve denizin temizliği sizlere ömür!

Sorun bu kadar mı?

Hayır.

ÇED Raporu’na göre, bu limandan yıllık 10 milyon ton maden sevk etmeyi planlıyorlar!

Bu miktarda maden limana nasıl gelecek? Yüksek tonajlı TIR araçlarıyla! O araçlar, bugün zaten yetersiz olan dar yollardan, etrafı TOZ ve EGZOZ GAZI salarak yol alacaklar!

O sessiz, havası tertemiz Kıyıkışlacık ve çevresi toz duman içinde kalacak!

Liman yapılırsa, BALIKÇILIK ölecek! Çünkü, denizi katledecekler!

Yüksek tonajlı gemilerin sintine-balast suları ile deniz ölecek!

Kıyıkışlacık’ın yerleşik insanları da, yıllardır bu beldede yaşayan yazlıkçılar da bu vahşete karşı bir oldular ve 29 Haziran Salı günü yapılan “ÇED Raporu” oyununu bozdular!

Limanı inşa edecek şirket yetkilileri,  “bilim adamı kılıklı-ÇED Tüccarları” nın yanı sıra, vatandaşın güvenliği ile görevli Jandarma ve Özel Tim görevlilerinden oluşan bir ordu ile gelmişlerdi.

Yaklaşık 2 bin kişilik VATANDAŞ grubu, köylüsü ve yazlıkçısı ile elele vererek; “LİMANA HAYIR” diye haykırdılar.

Hem de 38 derece sıcakta, güneş altında ter dökerek, tansiyon ve kalp sorunlarını hiçe sayarak, yaşam cennetleri için İNSANCA BİR DİRENÇ gösterdiler…ÇED görüşmesini reddettiler! Çevre düşmanı, paranın köleleri kaçıp gittiler!

Şimdi, “Halka Hizmet” için görevli siyasi iktidarın “KİMDEN YANASIN?” sorusuna vereceği yanıt bekleniyor!

Evet; Kimden yanasınız? Doğadan ve insanın insanca yaşamasından yana mı? Yoksa, maddi çıkarları için doğaya kıyacak zalimlerden yana mı?