“Hak” kavramı ne zaman ortaya çıktı?

İnsan ne zaman “İnsanca hakları” olduğunun farkına vardı?

İnsan ve insan toplulukları, “hak” ve “HUKUK” bilincine çok zor ulaştı.

İnsanlık tarihinin çok uzun yılları “İnsanın insana zulmü” ile geçti.

İkinci Dünya Savaşı sonrası, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 10 Aralık 1948 yılında aldığı “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” ve bu bildirgenin üye ülkelerin yasama organlarınca onaylanması ile, “HAK” ve “HUKUK” kavramları ortaya çıktı.

En öncelikli hak “Yaşama hakkı” idi. Sonra; Kişi dokunulmazlığı, Din ve Vicdan Özgürlüğü, Toplantı hak ve özgürlüğü, Mülkiyet, Sosyal güvenlik, Sağlık ve çevre hakkı, gibi haklar onaylandı.

Peki, “dünya, insanlık için daha adil, daha özgür ve hakların yani “hukukun” egemen olduğu bir dünya olabildi mi?

Örneğin;

“Sendika üyesi olmak” ülkemizde de ANAYASAL bir hak!

Ancak, bu hakkı korumakla ödevli “siyasal erk” bu ödevini yapıyor mu? HAYIR!

Sendika üyesi olan işçiler işten atılıyor, sonra Anayasal hakları için eylem yapıyorlar, karşılarına polis, jandarma çıkıyor! Yetmiyor, Vali, Kaymakam, hatta Müftü çıkıyor karşılarına!

Peki, İslamiyet’te “insan hakları” yok mu? Olmaz mı? Elbette var.

Açın Kur’an’ı okuyun; Yaradan yarattığını nasıl koruyor, görürsünüz.

Bu gerçeği “gerçek iman sahipleri biliyor, dile getiriyor ama “Din üzerinden çıkar sağlayanlar” görmüyorlar! “KUL HAKKI” yiyorlar!

Hukuk’u yok sayıyorlar…

“Toplantı ve gösteri yürüyüşü” Anayasal bir hak. Her toplantı veya gösteride “gözaltına alınan” ya da “tutuklananlar” ne oluyor?

HUKUK TEMEL KAVRAMLARINDAN BİRİDİR; “Suçu kanıtlanıncaya kadar her insan masumdur.” Hukuk’ta buna “Masuniyet Karinesi” deniyor!

Aylarca “tutuklu” kalıp, sonra “suçsuz” olduğu belirlenen insanın hakkı ne olacak?

“Sosyal güvenlik hakkı” gerçek anlamıyla uygulanabiliyor mu? Devlet yönetimini üstlenen siyasal iktidarlar “Kayıt dışı çalışan” asgari ücretin bile altında ücretlerle, güvencesiz çalıştıklarının farkında değil mi?

Basın yayın özgürlüğü –ayrım gözetilmeden uygulanabiliyor mu?

Tarih 1 temmuz 2025, saat:16.00; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması tam 19 kanalda canlı yayımlanıyor! Aynı kanallar “muhalefet partilerine de aynı ilgiyi gösteriyor mu?

Siyasal iktidara yakın gazeteler, Televizyonlarda, muhalefet partisi belediye başkanlarıyla ilgili “karşı propaganda” yöntemiyle iddiaları yayımlanıyor! Peki, “Masumiyet Karinesi” nerede?

TEMEL SORULAR ŞUNLARDIR;

Hukuk kime hizmet ediyor? Demokrasi yoksa hukuk olur mu?

Anayasa Mahkemesi kararları tanınmıyorsa, Anayasa ve hukuk temel kavramları nerede? Mahkeme kararlarında çok sık gördüğümüz “iyi hal indirimleri” nedir?

Kamu işletmelerinde meydana gelen kazalarda o işletmelerde üst düzey yöneticiler neden “yargı dışı” tutulur? Örnek; Otel Faciası için hazırlanan iddianamede Turizm ve Çalışma Bakanlığı ile Bolu İtfaiyesi birinci derece sorumlu. Ancak, Turizm Bakanı Genel Müdürünün yargılanmasına onay vermiyor!? Aynı kayırma tren ve maden kazalarında da yaşanıyor!

Her şey bir yana, gerçekten “Demokratik bir hukuk devletinde” siyasal kimliği olan kişilerin YARGI sisteminde yer almaları doğru mudur?

Demokrasi ve HUKUK bir ülkede yaşayan insanların “en güvenceli” kurumlar olmalıdır.

Bakın, 26 şehirde, 12-21 Haziran tarihlerinde 2 bin 12 kişi ile yapılan “en güvenilir kurumlar” araştırmasında, 12 kurum içinde Yargı’ya güven, 9. Sırada ve 1.6 olarak görülüyor!

Bugün 10 Temmuz Dünya Hukuk Günü.

• Hukukun üstünlüğü ve yansızlığı” nın gerçekten yaşandığı ülkelerin yöneticilerine ve vatandaşlarına selam olsun.