Mustafa KÜPÇÜ

Fatih Sultan Mehmet, 1451-1481 yılları arasında Osmanlı Padişahıdır. En büyük zaferi İstanbul’un fethidir.

O’nun dönemi Osmanlı’nın en parlak dönemidir.

Fatih, çok iyi bir eğitim-öğretim görmüş. Akşemsettin’den din ve fen eğitimi almış. Avrupa tarihi ve Yunan filozoflarının hayatını incelemiş. Arapça, Farsça, Latince, Yunanca, İtalyanca öğrenmiş. Kısaca; Kültür ve ahlak düzeyi yüksek bir insan.

Padişahlık döneminde Ali Kuşçu ile ilk Türk Yüksek Öğrenim Kurumu’nu kurmuş. Burada, İslam bilimlerinin yanı sıra fizik, kimya, matematik ve astronomi bilimleri öğretilmiş.

Ortaçağ’a son vermiş, Yeniçağ’ın kapısını açmış.

Fatih, bir gün, bir Rum’a ait arsa üzerinde cami yaptırmaya karar vermiş. Ancak Rum, arazisini vermiyor!

Koca padişah dinler mi?

Cami’yi inşa ettirmeye başlamış. Rum, şaşkın ve çaresiz. Biri demiş ki; “Git Kadı’ya başvur. Adalet iste.”

Olur mu? O koskoca bir padişah. Kadı benim hakkımı verir mi?

Sen hele bir git, demiş adam.

Rum, Kadı’ya başvurmuş, yargı günü Rum içeri girdiğinde bakmış ki, padişah ayakta! Kadı, olayı dinlemiş ve hükmünü vermiş; “Bu işin cezası padişahın elinin kesilmesi ya da 200 altın ödenmesi!

Rum şaşkın. Altını almayı kabul etmiş.

Fatih; “200 değil, 2 bin altın ödeyeceğim. Üstelik her gün için de bir altın ödenecek!”

Kadı, ayağa kalkmış, Fatih’in önünde eğilmiş ve; “Adaletiniz önünde eğiliyorum” demiş.

Fatih Sultan Mehmet’in şu sözleri tarihe kazınmış;

“Aklı öldürürsen, ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün ADALET ölür! Adaleti öldürdüğün gün, DEVLET de ölür!”

Şimdi, akıl, ahlak ve adalet değerleriyle bir düşünelim; 21. Yüzyılda, bu ülkede yaşadığımız ADALET gerçekten ADALET mi?

Birkaç örnek verelim;

Adnan Kaçıkçı davasının Suudi Arabistan’a devredilmesi kararına karşı çıkan12. Ağır Ceza Hakimi Nimet Demir’in Kahramanmaraş’a tayini adil midir?

“Berberoğlu davasında” Anayasa Mahkemesi Kararını tanımayan bir hakimin, “AYM kararlarına uymayan terfi edemez” kuralına rağmen, Hakimler ve Savcılar Kurulu kararı ile “birinci sınıf hakim” yapılması, daha sonra Adalet Bakan Yardımcısı yapılması adil midir?

Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan hakkında “sosyal medya paylaşımı” nedeniyle açılan davada, iddianamenin aksine beraat yönünde mütalaa veren savcının görevine son vermek adil midir?

Bodrum-Cennetkoyu’nda gayrımenkul projesi yapacak olan Cengiz İnşaat’ın DANIŞTAY’ın “özelleştirme ihalesini iptal” kararına rağmen inşaat yapımına devam etmesi ve hiçbir engelle karşılaşmaması adil midir?

AKP’den milletvekili adayı olmuş pek çok kişinin, Yargıç ve Savcı yapılması, Adalet inancını sarsmaz mı?

SAYIŞTAY müfettişi Ümran Pınar, AKP’li Gaziantep Islahiye Belediyesi’nin işlettiği taşocağının “kaçak yolla işletildiği, limit aşımı yapılarak ormanı katlettiğini” tespit ediyor. Ve, ışık hızıyla görevden alınıyor!? Sayıştay “bağımsız bir denetim kurumu” değil mi?

Daha pek çok örnek verilebilir.

Peki ya ORMANLARIMIZ?

Yanan ya da yakılan orman alanlarında lüks otellerin yapılması, Orman yasasının delik deşik edilmesi, “Orman içinde lüks villalar” için alenen reklamlar yapılması, Orman yangınlarını önleme palavrasıyla ormanlarda ağaçlar kesilmesi, orman varlığımızın hızla yok olması doğru mu, adil mi?

Fatih Sultan Mehmet diyor ki;

“Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim!”

“İstanbul’da edindiğim yerleri ecnebilere satanlar Allah’ın gazabına uğrasınlar!”

“AMİN” diyenler?