• 15 April 2025, Tuesday 11:11
MustafaKÜPÇÜ

Mustafa KÜPÇÜ

KAMUSAL ÇÖPÇATANLIK MI ? YOKSA ?

İzmir’in Torbalı İlçe Kaymakamlığı, Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü, çeşitli kamu yönetimlerine;

“Bekar kamu personelinin isimlerini iletin, Evlilik Öncesi “eş seçimi” eğitimine alacağız” diye resmi yazı göndermiş!

Yoğun tepki gösterilince, ikinci bir yazı ile iptal edildiği belirtilmiş!

Evlilik, “aile kurmak” yalnızca bireylerin değil, toplumun ve ülkenin geleceği açısından da çok önemli bir kurumsal çatıdır.

Evliliklerin kurulması ve uzun ömürlü olabilmesi için, “doğru eş seçimi” kuşkusuz çok önemli.

Kısa sürede yıkılan evlilikler, evlilik içi çatışmalar ve hatta cinayetler hepimizi düşündürmelidir.

Bu sorunun temelinde “aile içi eğitim ve kültür” başta olmak üzere, örgün eğitimde çocuklarımızın “uzman ellerde” eğitilmelerindeki eksiklik ve yanlışlar yatıyor.

Öncelikle, kadın ya da erkeğin “İNSAN” ve “eşit haklara sahip insanlar” olduğu, siyasal egemenlerce de bilinmelidir!  

Her erkeğin bir babası bir de annesi vardır ve özellikle “annelik” çok saygın bir kişiliktir.

Kadına “köle” gözüyle bakan, zulmeden, öncelikle kendi annesine ihanet ediyor!

Siyasal iktidar, 2025’i “Aile Yılı” ilan etti.

Asgari ücretle ya da asgari ücretin altında bir emekli geliriyle huzur içinde yaşayabilmek, sağlıklı ve dengeli beslenebilmek mümkün mü?

Ya, ülkedeki ekonomik koşullar nedeniyle İŞSİZ kalanlar?

Boşanmalar ve aile içi şiddet artıyor! NEDEN?

Sorunun “temel nedenleri” bir yana itiliyor, birileri cezalandırılıyor ama sorun büyüyerek sürüyor.

Bu ülkede, “din-iman” denince akam kesen kimilerinin, küçük yaşta kız çocukları ile evlilik ve tecavüz olaylarıyla sık sık anılmaları nedir?

4-6 yaş aralığında, henüz okula bile başlamamış bebelere “Kur’an Eğitimi” verilmesi doğru mu?

Bu eğitimlerde neler anlatılıyor?

Bir çocuğa din eğitimi vermek “AİLENİN GÖREVİ” değil mi?

Anayasa’nın “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddesi içinde “Laik Devlet” düzeni yok mu?

Yukarıdaki ilginç projeyi düşünenler, uygulama şansı bulsalar, tepkiler olmasa nasıl bir yöntem uygulayabilirlerdi?

En temel “insan haklarından” biri, her insanın “aile kuracağı kişiyi özgürce seçme hakkı” değil mi?

Aklıma, Hitler dönemi “üstün ırk” oluşturma uygulamaları geliyor!

Lebensborn (Hayatın Baharı) projesine göre, özellikle hemşirelerden seçilen kadınlar, boy, kilo, kafatası boyutları ölçülerek seçiliyor ve aynı ırksal özelliklere uygun SS subaylarıyla çiftleşmeye yönlendiriliyor!

Bu yöntemle yaklaşık 20 binin üzerinde “üstün ırk” çocuklar dünyaya geliyor!

Sonra?

Hitler yenilince bu çocuklar “piç” ve anneleri “fahişe” olarak toplum içinde “nefret ögeleri” olarak aşağılanıyor.

Evlilik, iki insanın yaşam boyunca “iki bedende yaşayan tek ruh” olabilmesi, “hayat arkadaşlığı” dır. 

Yukarıdaki ilginç projenin mucitlerinin, bir ülkede öncelikle;

 “geçim yoksa, vatandaşlar arasında eğitim, beslenme, iş olanakları ve yasalar önünde eşitlik yoksa, AİLE olabilmenin ve aileyi ayakta tutmanın mümkün olmadığını” görebilmeleri gerekmez mi?

Siz, öncelikle ADALETLİ BİR DÜZEN” kurun, insanlar özgür, huzurlu ve geleceğe umutla bakabilen mutlu insanlar olabilsinler.

O zaman kiminle aile kuracaklarına kendileri karar verebilirler!

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık