Mustafa KÜPÇÜ

İnsanlığa getirilen ilk “Tek Tanrılı Din” Musevilik.

Yaradan, “İsa’ya Sina Dağı’nda gönderdiği “ON EMİR” içinde, en önemli emirde; “İnsan öldürmeyeceksin” diyor!

Hristiyanlıkta, böyle bir engel olmadığı açık! Ölüm cezalarına ENGİZİSYON Mahkemesi, yani “Ruhban sınıfı” karar veriyor ve bundan çok keyif alıyorlardı! Tanrı’nın emirleri değil, Feodal güçlerin emirleri önemliydi onlar için. Bugün de öyle!

İslamiyet; “Yaradan karar verir” hükmünü koydu. İnsan eliyle ölümü yasakladı ve Tanrı’nın iradesi ile “Ecel” dedi.

Her üç dinde de “TEK YARADAN” vardı.

Ama, “İNSAN” denilen varlığın İHTİRASI öyle bir hal aldı ki, “Yaradan’ın emirleri yok sayıldı!

Örneğin, “haçlı seferlerini” düşünün;

Sözde, savaşlar “DİN UĞRUNA” yapılıyordu!

Oysa, asıl gerçek “ticaret yollarını ve üretim kaynaklarını ele geçirmek” içindi.

Yoksul ve bilinçsiz kitleleri “güdülemek” kolay oldu!

Bu “insanlık ve adalet dışı” süreç böyle başladı.

“KEŞİFLER” adı verilen kıtalar arası sömürü ile Yaradan’ın yarattığı insanları “KÖLE” yaptılar, sömürdüler, kullandılar ve öldürdüler!

Ölenlerle öldürenler aynı kaderi paylaşan insanlardı.

Gücü bu ahlaksız yollarla ele geçirenler, özünde dindar olmasalar da, “dini kullanarak” çok büyük maddi zenginliklere ulaştılar.

O zenginlik, “yeni zincirsiz köleler” yarattı!

Kimi “siyasetçi, kimi Yargıç, kimi gazeteci, kimi asker” oldu!

Ama hepsinin “EFENDİSİ” o büyük maddi varlığı ele geçirenler oldu!

Bir diğer etkin silahları da “Dinler üzerine yalanlar” oldu!

Kendileri, “bilim ve teknik” olarak hızla gelişirken, “bilgisiz, bilinçsiz, yoksul” kitleleri sömürmenin yeni yollarını buldular!

“Sahte din adamları” yeni işbirlikçileri oldu!

İnsan beyinlerini köreltmeye, çocuk yaşta başladılar!

İnsan yaşamını “kin ve nefret” duyguları ile kirlettiler.

“Bilinçsizlik ve önyargı” ile DÜŞMAN oldu insan insana.

İnsanlık, “Yoksulluğun gerçek nedenini” öğrenemedi!

Gerçek düşmanını tanıyamadı.

Dostuna, din kardeşine düşman oldu!

Kur’an’da her üç dinin peygamberlerinden söz edildiğini bile anlayamadı!

Anlamasın diye; “Yakın Türkçe Kur’an’ları” dedi kimi sahtekarlar!

“AHİRET YALANLARI” ile uyutup uyuşturuldu insanlar!

“İşbirlikçi yobaz yalanlarına inandı!”

Dünyada “yasak” olduğu söylenenleri CENNETTE bulacağına inandırıldı!

Onu bu yalanlarla uyutup uyuşturan ve “insan kardeşlerine” düşman eden “sözde din adamlarının” bu dünyada nasıl lüks ve safahat içinde yaşadıklarını göremedi ve sorgulayamadı!

Daha pek çok örnekle anlatılabilir ama uzatmaya gerek yok!

EGEMEN GÜÇ, “haksız da olsa haklıdır” anlayışıyla, bugün yaşadığımız “İsrail-Hamas vahşeti” özetle anlatmaya çalıştığımız “acı gerçeğin” somut bir örneği ve sonucudur!

İsrail Devleti’nin Filistin topraklarında nasıl filizlendiği ve sonra AHTAPOT gibi toprağı ve insanları yuttuğunu anlamak için “Tarih Bilinci” gereklidir!

Bu bilinç, hamasetle, uyduruk masallarla öğrenilemez!

Hamas’ın içindeki “İsrail işbirlikçilerini” tanımadan, “bile bile lades” bir saldırganlığın sonuçlarını göremeyen ya da görse de görmezden gelen gözler için bu bilinç mümkün değildir!

Müslüman dünyası, öncelikle “Bilim ve teknolojide” neden ve nasıl geri kaldığını, nasıl egemen gücün altında ezildiğini düşünmeli ve doğruyu bulmalıdır!

Yoksa, “insanlık dışı katliamların kurbanı” olmaktan kurtulmak mümkün değildir!