• 28 February 2022, Monday 8:04
MustafaKÜPÇÜ

Mustafa KÜPÇÜ

ÜNİVERSİTEYE GİRSEK Mİ GİRMESEK Mİ?!

Üniversite öğrenimi, hemen her gencin dileğidir.

Üniversite eğitimi bilgidir, bilinçtir, “nitelikli işgücü” olmak ve daha refah içinde bir yaşam umududur.

Ancak, üniversite öğrenimine ulaşmak için, “sağlam bir altyapı” gereklidir.

İlköğretimden itibaren ciddi bir eğitim-öğretim ilk koşuldur.

Bunun için, ailenizin maddi olanakları yeterli olmalıdır.

Yani;

  • Sağlıklı ve dengeli bir beslenme,
  • Okul ihtiyaçlarınızın karşılanabilmesi,
  • Aile içi sevgi ve saygı ortamı,

Olabilmelidir.

Aksi halde, üniversal öğrenim için gerekli olan sağlam altyapıya sahip olamazsınız.

Peki, üniversiteye girmek kolay mı?

Öncelikle, SINAV HARÇLARI ödeyeceksiniz. Bu en az 230 TL’dir. Bu bedeli her aile ödeyebilir mi?

Üniversiteye giriş sınavında BARAJ kaldırıldı.

Neden?

YÖK; “Daha çok kişi üniversiteli olsun” diye açıklıyor!

Oysa, gerçek neden; “Devlet üniversitelerinde yüzde 71 oranında boş kontenjanı doldurmak!”

Barajın kalkması, VAKIF ÜNİVERSİTELERİ için de bir müjde olmalı!

Baraj kalkınca ne olacak?

Ön Lisans’ta yani 2 yıllık Meslek Yüksek Okulları’nda pek çok alanda doğrudan öğrenci olabilmek mümkün olacak!

Lisan öğreniminde de “işletme, İktisat, Siyaset, Kamu Yönetimi, Tarih, Sosyoloji, Felsefe, Beslenme, Fizyoterapi, Psikoloji, Maliye, Sağlık Yönetimi ve Uluslar arası İlişkiler bölümlerine girilebilecek!

2022’de 2.8 milyon öğrenci sınavlara girecek. Öğrencilerin ödemeleri gereken sınav ücretlerini siz hesaplayın!

Peki, baraj kaldırılmışsa, hemen herkes üniversitelere girebilecekse, SINAV HARCI neden?

Hem de bu yoksullukta!

Hem de üniversite mezunlarının kendi alanlarında iş bulamayıp asgari ücretli işler için takla attıkları, işsiz kaldıkları bir dönemde!

Peki, üniversitelerimiz ülkenin ihtiyaç duyduğu “nitelikli insan gücünü” yetiştirebiliyor mu?

Üniversite yönetimleri, siyasi iktidar mensupları ve yakınlarınca işgal edilirken, 71 Rektörden 68’nin ULUSLAR ARASI MAKALESİ bile yokken! “Ben cehaletin ferasetine güvenirim” diyen öğretim üyelerine tanık olurken!

YÖK raporlarına göre;

Üniversitelerde öğrenci başına düşen kitap ortalaması yüzde 8, öğretim elemanı başına düşen yayın ortalaması ise binde 20, AR-GE (Araştırma-Geliştirme) için bütçeden ayrılan pay sadece yüzde 3 iken, nitelikli bir öğretim ve nitelikli insan yetiştirilmesi mümkün mü?

Dünyadaki en başarılı ilk 500 üniversite içinde, yalnızca bir üniversitemiz yer alıyor! 500-600 arasında da 6 üniversitemiz bulunuyor!

Üniversitelerin başarılı olabilmeleri için, “siyaset ve torpil” düzeninden kurtarılması, üniversitelerin MALİ ve İDARİ ÖZERKLİĞE sahip olmaları gerekir! Yoksa, işin ehli olmayan, bilim özürlü ellerin oyuncağı olur!

Üniversite öğretimi için öncelikle, “ülkenin insan gücü ihtiyacı” belirlenmelidir.

Bunun için de ülkenin “Ekonomik, toplumsal ve kültürel KALKINMA PLANI” olmalıdır!

Kişilerin aklı ve siyasi iradesiyle bir ülke gelişemez.

Üniversiteleri, eğitim sistemi tutsak olan bir ülkenin geleceği karanlıktır!

Gençlerimiz neden başka ülkelerde gelecek arıyor? Çünkü bu ülkede nitelikli bir öğretim ve iş olanakları bulma şanslarının olmadığını görüyorlar!

Bilimsel ve teknolojik alanda başarılı olan vatandaşlarımız, bu olanakları başka ülkelerde bulabiliyorlar!

Bu ülkede, bilime, nitelikli insana saygı yok!

Gençlerimizin geleceği ile oynamak, ülkenin geleceğini tehlikeye atmaktır!

Yeter artık!


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık