• 21 July 2016, Thursday 19:13
Av. Ezgi EFENDİOĞLU

Av. Ezgi EFENDİOĞLU

Defterlerin tasdiksiz olması nedeniyle vergi idaresinin yaptığı uygulamalar ve yargının yaklaşımı

HUKUK KÖŞESİ

Av. Ezgi EFENDİOĞLU ÇİÇEK / [email protected]

Türk Vergi Hukukunda aslolan beyandır. Bu beyanlar defter tutma ve belgelendirme şeklinde gerçekleştirilir. Defter tutma ve tasdikine ilişkin hükümler 10.01.1961 tarihinde yürürlüğe giren Vergi Usul Kanununda yer almaktadır. Vergi Usul Kanununa göre defterlerin tasdik ettirilmemesi re’sen takdir sebebi sayılmış olmakla birlikte mükelleflerin gerçek belgelere dayanan giderleri kabul edilmektedir. Ancak 01.01.1985 tarihinde yürürlüğe giren KDV Kanununa göre belgeler gerçek mahiyetini yansıtmış olsa bile tasdik ettirilmemiş defterlere kayıtlı KDV indirimleri sırf tasdik ettirilmeyen defterlere kayıtlı olması gerekçesiyle reddedilmektedir. KDV indirimi, KDV’nin temeli olduğundan bu indirim kabul edilmezse, mükellefler alışları sırasında ödedikleri KDV’yi mahsup edemeyeceklerinden, tahsil edilen KDV’nin tamamını vergi idaresine ödemek zorunda kalacaklar ve bu durum, mükelleflerin çok büyük miktarlarda vergi ziyaı cezası ile karşılaşmalarına neden olabilecektir.

Her ne kadar Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan özelgeler, salt defterlerin tasdik ettirilmemesinin mükelleflerin KDV indirim mekanizmasından yararlanmasının önüne geçemeyeceğini düzenlemekte ise de gerek vergi idaresinin, gerekse yargının uygulaması çoğu zaman aksi yönde olmaktadır.

KDV Kanununun “İndirimin Belgelendirilmesi” başlıklı 34. maddesinin birinci fıkrası; “Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir.” hükmünü haizdir. Maddede defterlerin tasdik ettirilmesinden bahsedilmemekle birlikte, defterlerin “yasal” olması gerektiğinin altı çizilmektedir. Defterlerin tasdiksiz olması nedeniyle indirim mekanizmasından yararlanamayacağı şeklinde açık bir hüküm bulunmamaktadır. Defterlerin tasdiksiz olduğu durumlarda alış faturası ve benzeri belgeler eksiksiz olsa dahi tasdiksiz defterler “yasal olma” şartını taşımadığı için defterlere kayıtlı KDV’ nin indirimi kabul edilmemektedir. Bu gerekçelere dayanarak vergi idaresi tarafından re’sen yapılan tarhiyatlar, yasal boşluklar doldurulmak suretiyle gerçekleştirilmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, KDV Kanunu 34. maddesinin sistematiği ve yazılı gerekçesi bu tür bir yoruma kapalıdır. Yani, “kanuni defter” kavramını, “tasdik ettirilmiş defter” olarak yorumlamak ve bu yorumu yalnızca KDV indirim konusunda yapmak kanımızca vergi hukukuna aykırıdır. Zira, gelir verisi, kurumlar vergisi ve özel tüketim vergisi yönünden, tutulması zorunlu olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa, olay takdir komisyonlarına veya vergi denetmenlerine gönderilmekte ve bu kişi veya merciler olayın gerçek mahiyetini incelemek suretiyle bir sonuca ulaşmaktadır. Defterler hiç tutulmamış ya da tasdik ettirilmemiş olsa bile mükellefin bu defterlerde tutmuş olduğu kayıtlar doğru ise bunlar kabul edilmektedir.

Tasdiksiz defter olayında gelir ve kurumlar vergisi yönünden ne yapılıyor ise KDV açısından da yapılması gereken bu olmalıdır. Ancak vergi idaresi KDV Kanunu madde 34’ü gerekçe göstererek tasdiksiz defterleri kabul etmeyerek mükelleflerin indirim mekanizmasından yararlanmalarının önüne geçmektedir. Savunduğumuz husus; tasdik ettirilmemiş defterlerin, içerdiği kayıtlar ve dayandığı belgelerin gerçek olması şartı ile, yok sayılamayacağı yönündedir.

Tasdiksiz defterlere yazılı KDV’ nin indirimi konusunda Vergi Mahkemeleri ve Danıştay’da kendi içinde farklı görüşlere sahiptir. Yargının şekli esas alan ve tasdik ettirilmemiş defterlerin yasal olamayacağı yönünde kararları mevcut olmakla birlikte, maddi olayın özünün araştırarak KDV’nin doğruluğunu ortaya çıkarmaya yönelik kararları da mevcuttur. Örneğin Danıştay 7. Dairenin 07.11.2001 tarihli kararında; “Her ne kadar defter tasdik ettirilmemesi re’sen takdir sebebi ise de, bu defterlerin tasdik ettirilmeden kullanılması, defterlerin “yasal” olma özelliğini ortadan kaldırmamaktadır.” demek suretiyle tasdik ettirilmeden kullanılan defterlere kayıtlı beyanlara itibar edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanı sıra konuyla ilgili olarak Danıştay 1. Dairesi’nin 14.02.1996 tarih ve 1996/77 E. 1996/686 K. sayılı kararında “Defterlerde noter tasdikinin olmaması KDV indirim hakkını ortadan kaldırmayacağı, bu defterlerde kaydedilen belgelerde gösterilen KDV indiriminin kabul edilmesi gerektiği” belirtilmiştir.

Sonuç olarak, gerek yargı kararlarında gerekse Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan özelgelerde KDV indirimi ile ilgili olarak ortak bir görüş bulunmamaktadır. Bu durum çoğu zaman mükelleflere çok ağır vergi yükü yükleyerek ticari hayatı da olumsuz etkilemektedir.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık