• 13 July 2016, Wednesday 19:35
Av. Ezgi EFENDİOĞLU

Av. Ezgi EFENDİOĞLU

Nafaka davaları

HUKUK KÖŞESİ / Av. Ezgi EFENDİOĞLU ÇİÇEK / [email protected]

Medeni Kanunumuz uyarınca asıl olan, evlilik birliğinin korunması ve aile kurumunun devamlılığının sağlanmasıdır. Ancak kimi zaman bu mümkün olmamakta ve eşler boşanma kararı almaktadır. Boşanma süresince ve/veya boşanma gerçekleştikten sonra eşlerden biri maddi olarak güçsüz konuma gelebilir. Bu durumda diğer eşin yoksulluğa düşen eşe nafaka ödemesi gündeme gelecektir. Aile Hukukunda iki temel nafaka türü bulunmaktadır. Bunlardan biri az önce değindiğimiz boşanma gerçekleştikten sonra maddi olarak güçsüz konuma gelen eşe ödenecek “yoksulluk nafakası”, diğeri ise müşterek çocuğun bakım ve her türlü giderlerinin karşılanması için ödenen “iştirak nafakası”dır. Her iki nafakanın, boşanma davası süresince uygulanmasına karar verilmesi halinde ödenen nafakaya “tedbir nafakası” denilmektedir. Boşanma gerçekleştikten sonra ise tedbir nafakası kalkarak, iştirak veya yoksulluk nafakası olarak devam eder. Nafaka miktarı tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre belirlenir. Müşterek çocuk için de çocuğun yaşı ve ihtiyaçları arasında denge kurulmak suretiyle iştirak nafakası miktarı belirlenir.

Nafaka ile ilgili olarak uygulamada sıklıkla rastlanan davalar, nafakanın kaldırılması ve nafakanın artırılması davalarıdır. Nafakanın kaldırılmasını talep edebilmek için, nafaka ödenen eşin maddi durumunun düzelmesi, boşanma sonrasında meydana gelen yoksulluğunun giderilmiş olması gerekmektedir.

Peki, “yoksulluk” kriterini belirleyecek ölçüt ne olmalıdır? Bunun yanıtını Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 07.10.1998 tarihli kararında şu şekilde vermiştir: “… yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.”

Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararından da anlaşıldığı gibi, nafaka ödenmesini gerektiren yoksulluk kriteri, kişinin temel ihtiyaçlarını karşılayamamasından ibarettir. Nafakanın kaldırılması davasında eşin yoksulluğunun giderildiğinin ispatı, nafaka ödeyen kişiye yani davacıya aittir. Kendisine nafaka ödenen eş, her türlü temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek maddi olanaklara sahip ise, nafaka ödeyen taraf nafakanın kaldırılmasını talep edebilir. Müşterek çocuk için ödenen iştirak nafakasının ise, çocuğun reşit olması halinde kaldırılabilmesi mümkündür. Ancak burada çocuğun eğitiminin devam edip etmemesi de gözönünde bulundurulması gereken önemli bir husustur.

Kendisine nafaka ödenen eş, nafakanın artırılmasını talep edebilir. Bunun için, nafaka ödeyen eşin maddi durumunda bir artış meydana gelmesi veya enflasyon nedeniyle ödenen nafakanın değerini kaybetmiş olması gerekmektedir. Yargıtay’ın içtihatlarına göre nafaka artırım davalarında, nafaka alacaklısının yani kendisine nafaka ödenen eşin ihtiyaçları ile nafaka borçlusunun yani nafaka ödemekle yükümlü eşin maddi durumunda, nafakaya hükmedildiği tarih itibariyle büyük bir değişim meydana gelmemişse yoksulluk nafakası TÜİK’in belirlediği ÜFE oranına göre artırılmalıdır. Böylelikle geçen yıllara rağmen nafaka miktarındaki denge korunmaktadır.

Nafaka, boşanma dilekçesi ile birlikte talep edilebileceği gibi, boşanma davası sonuçlandıktan sonra ayrıca da talep edilebilir.

Türk Medeni Kanununun 178. maddesi uyarınca, boşanmadan sonraki nafaka taleplerinin boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde yapılması gerekmektedir. Nafakanın artırılması veya kaldırılması davalarında ise herhangi bir süre söz konusu olmayıp taraflar şartları oluştuğu takdirde nafakanın artırılmasını veya kaldırılması talep edebilirler.

Nafakaya ilişkin davalar Aile Mahkemelerinde görülmektedir.

Son olarak, konu itibariyle en hassas davranılması gerektiğine inandığımız konulardan olan Aile Hukukuna özgü uyuşmazlıklarda, tarafların iyiniyet ve dürüstlük ilkelerine riayet ederek, aile olmanın kutsallığını unutmamaları gerektiğini hatırlatmak isteriz.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık