• 21 November 2022, Monday 9:49
MuhsinDURUCAN

Muhsin DURUCAN

Unutamadıklarım; Gülçiçek & Polican

YÜREĞE ÇÖKEN ACI: GÜLÇİÇEK

—Anılar, yaşanmakta olanı değil, yaşanmış bir konuyu anlatır.

—İnsan belleğinde iz bırakan olay ya da olgular anlatılır.

 

Derin anılar hiç mi hiç unutulmaz. Anımsandıkça kökleşir. Yaşamıma sevgi seli olan iki can dostumdan söz etmek, beni mutlu edecek…

 

Dinginliğin katmerleştiği temmuz pazarı evde dinlenmekte iken birden balkondaki kafesin boş olduğu gözüme, oradan da yüreğime ve beynime çarptı!

Sonrasında acı umarsızlığıyla karabasan oldu çevremizde. Eşimle birlikte şaşırdık! Kafesine kezlerce baktık. Yok, yok. Yuva bomboş! Birliktelik, mutluluktu bir bakıma. Onsuz kalmanın sessizliği; gözyaşı, acı oldu dakika dakika!

Anılar yine şeritleşti beynimde. Acılar depreminde Gülçiçek / Anılar tomurcuğu yine çiçek çiçek. Birlikteliğimiz süresince gönül gücü (moral) verdi! Zaman zaman kimi sözcükler yanı sıra “Günaydın, öpüş babacığım.” Sözcüklerini esirgemedi. Uyuduğumda o da kestirdi. Soğukta titreyen, sıcakta gerinen, yaşam çizgimde nazar boncuğum oldu göz göz. Bir olmak için koştuk birbirimize… Acıda sevinçte, soğukta sıcakta yine birlikte… Eve gelince gözüm hep onu aradı!

 

Çicero’nun düşüncesiyle: “Acı tanımamış olmak, büyük bir acıdır.” Ne ki, ne kadar acıyı tadarsanız tadınız, yeni bir acı, çok acıdır. Bunu tadanlar bilir. Ok yaydan çıkarcasına uzaklaşması ve gidişi gözümüze çarptı. Ancak aşağılardan beşinci kata gelmesi olanaksızdı. Komşular durumumuzu gördüler. Acıyı karınca kararınca paylaşanlar oldu. Mahallenin çocuklarını görevlendirdik. Bir türlü bulunamadı. Yüreğe çöken acı, saatlerce bitmek ve çekilmek bilmedi. Çöreklendi de çöreklendi!

 

Beş saat kadar sonra balkonda çay içerken gözüm karşıya takıldı. Görür gibi oldum. Gözlerime inanamadım! Tekrar tekrar baktım. Evet, o dönmüştü!

 

Mucize gerçekleşmişti! Eşime kuşun döndüğünü gösterdim. Baktı ve ilkin o da inanmadı! Yineledim, anlaşıldı. Kalktı, muhabbet kuşumuz, (Gülçiçek) omuza kondu. İçeri aldık. Bana geldi ve dudağımı ısırdı. Hem suçlu, hem güçlü olarak…Kuş yuvaya dönmüştü.

 

Birkaç yıl sonra nakil isteyerek Tekirdağ’dan Edirne’ye atandım. Orada da birkaç yıl bize gönül gücü verdi. Ne ki büyük Marmara depreminden birkaç gün sonra esen yelin evde perdeleri aramamasıyla karanlığa karıştı! Günlerce acısı yüreğimde yer etti. İşte asıl o zaman gözyaşı karanlığım oldu!

Gözyaşı karanlığımdır

 

Sekiz yıllık yaşamdaşlığı
Engin mutluluktu bir bakıma
Acılar denizinde gözyaşım gülçiçek
Dünden bugüne ulaştı yakınıma
Anılar tomurcuğu açıldı çiçek çiçek

Gönül gücü verdi bana
Gölge etmedi hiç mi hiç
İki candan indik bir cana
Yediğimde benimle yedi
Sakınmadık sevgiyi birbirimizden
Uyuduğumda o da kestirdi.

Telefon başında birlikte
Televizyon karsında bir arada
Canımdı, bir tanemdi, kekliğimdi
Soğukta titreyen, gerinen sıcakta
Göz göz nazarlığımdı evde
Her şeyi duyardı, sezerdi
Birlik için koşardık birbirimize
İçime ılık ılık akan pınardı
Acıda, sevinçte yine birlikte
Canımdı, ciğerimdi, gülçiçeğimdi
Acıda bakışır, sevinçte coşardık
Karanlığın fırtınalaştığı günümde
Ninem bakışlı, yürek yakışlıydı.

Ağustos gecesi sarsıldı Marmara
Yorgunlukla dinginlik iç içe
Gecenin kör karanlığında
Çığlık çığlık bağırdı
O da duyarlıydı insanca
Sonrasında karanlıkla özdeşleşti
Acı kanat kanat beynimde
Yıldırım oldu çaktı

Onsuz sessizlik yüreğimde
Yaşamı sevdiğince özgürlüğü de sevdi
Yapısı gereği canın can parçasıydı
Kendini de bitirdi, beni de.

Dün sevginin adıydı
Bugün kaybetmenin karanlığı
Dize dize sevdim onu
Karanlıkta yitirdim
Oldum olası sevmem karanlığı
Veda bile etmeden
Bir ağustos gecesinde gitti
O şimdi yok
Gözyaşı karanlığımdır şimdi.

Muhsin DURUCAN

 

 

POLİCAN GİTTİ

 

Köpeğim, çok kişiden üstünsün kat kat

Sende oldukça anlatılamayan sadakat.”

xxx

Eğer cennette köpekler yoksa öldüğümde onların olduğu yere gitmek istiyorum.”

Will Rogers

Köpeklerin sadık olmayanına rastlamak pek güçtür. Sanki sadakat onların genlerine işlenmiştir. Ancak bazı türler elbette sahibine daha bağlı, daha dost canlısıdır. Ancak şunu da unutmamalıdır ki; cinsi ne olursa olsun bir köpeğin güvenini kazanırsanız sizin en iyi arkadaşınız olacaktır. Her şeyden önce biraz sevgi ve eğitim göstermek gerekir.

Cinsi Maltese Terrierer… Ben Polican adını koydum. Bizimkiler Hamsi diye çağırdılar. Geldiğinde bir iki aylık yavruydu. Zamanla büyüdü, üç yaşına girdi. atıldı, gelişti. Sevimli oldu! Her konuşulanı anladı. Edinimlerime göre:

Karakter açısından oldukça canlı bir durumdadır ve hayat dolu bir köpektir. Genel olarak özellikleri şu şekildedir:

– Sahibine çok nazik yapıda ve sadık bir şekildedir.

– Farklı bir durum olduğunda havlar ve haber verir.

Oyun oynamayı çok sever, dışarıya götürüp oyun oynatmanız onu sevindirir.

Maltese Terrier ırkına tuvalet eğitimi vermek zor değildir.

– Yemek seçimi de yaptığı olmaz.

--Çok fazla şımartıldığı takdirde konuklardan bile sizi kıskanı

 

Zamanla tuvaletini nereye yapması gerektiği eğitimini edindi. Kucaklara gelip yattı, göğsünü kaşıttı, kendini sevdirdi. Şakadan karşımızdaki kişiye vurduğunuzda havlayarak atıldı ve engel olmaya çalıştı. Tuvalet gereksinimi geldiğinde kapıya gidip döndü ve size gelerek değişik sesler çıkardı, tekrar kapıya yöneldi. Kendisine sevgi gösterene ufak tefek yiyecek verenlere candan yaklaşım gösterdi. Gezdirilmekten çok mu çok mutlu oldu!

Araçla yolculuğunda ilaç verilerek uyutuldu. Bilet bedeli ödenerek uçakta yolculuk yaptı, Senede dört kez Veteriner Hekimde kırkımı (tıraşı) yapılarak yakışıklı oldu! Hele yıkandığında ağardı ve tertemiz görünüme büründü. Evde kimse kalmadığında ağladı da ağladı!

Alara ve Durucan o denli gitmesine rıza göstermeseler de Gülşahiden, yararını ve zararını günlerce ölçümleme sonrasında; evlerinde her zaman birilerinin bulunduğu bir aileye gönül rahatlığıyla verdiler. Gittiği evdeki cana yakın ablası Nehir’in yakın ilgisi, seven gözleri arkada bırakmadı! Eşimle unutamadığımız Gülçiçek adlı muhabbet kuşumuz, bizde bıraktığı olumlu izlerle film şeridi örneği gözümüz önünden ve gönlümüzden geçmektedir!

Yazımıza destek, acımıza çare olması için yine şiire dönüş yaparak rahatlayalım mı? Yapalım, yapalım. Buyurunuz Ümit Yaşar Oğıuzcan’ın sevgilisine yazdığı şiirini, bu ortamda örtüştüğü düşüncesiyle Polican’a adayalım.

 

Sen Gidersen

Sen gidersen, sesin gider,

Kokun gider, yüzün gider.

Ay dolanır pusularda,

Tenim titrer, gecem biter.

 

Sen gidersen, yüzün gider,

Martı küser, baykuş öter.

Senden kalan son hatıra,

İki damla yaşın gider.

 

Sen gidersen, boyun gider,

Posun gider, sözün gider.

Bir şey kopar yüreğimden,

Çatılmadık kaşın gider.

 

Sen gidersen, kim kıskanır,

Kim dolanır pencereme?

Kimler gelir, kimler geçer

Çift kapılı şu hücrede?

 

Sen gidersen, sohbet gider,

Tadım gider, tuzum gider.

Dinlediğim her şarkıda,

Tel kırılır, sazdan düşer.

 

Sen gidersen başkent gider,

İçim üşür, ayaz düşer.

İzmir’ de Konak Meydanı,

İstanbul’ da Taksim düşer.

 

Sen gidersen, canım gider,

Adın geçer, içim titrer.

Şu dağlanmış yüreğime,

Sevda denen akkor düşer.

 

Sen gidersen, her şey gider,

Sesin gider, sesim düşer.

Sen gidersen, ey sevgili

Ben biterim, şiir biter…

 

Ümit Yaşar OĞIUZCAN

*

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık