• 04 July 2016, Monday 19:35
GökhanGURBETOĞLU...

Gökhan GURBETOĞLU...

Acıdolu

Gökhan GURBETOĞLU

Ülkem acının toprağı oldu…

O güzel Anadolu artık Acıdolu…

İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki kanlı olayın ardından birçok şeyi bir kenara itip, bu tablonun kafamda analizini yapmaya çalıştım.  Ama ülkemin acı hali… hiçbir açıklamaya yer vermiyordu.

Ah benim güzel vatanımın güzel insanları… şimdi hangi yürekler hangi acıyı koklamakta… hangi analar ağlamakta… hangi çocuklar öksüz ya da yetim kalmakta. Ah.. yüreğim… ne diyeyim ki… ne diyeyim.

Ülkem… taşına toprağına kurban olduğum ülkem. Her köşesinden ayrı bereket fışkıran Anadolum… şimdi beti… bereketi… kaçmış da… hep ağlıyor… hep ağlıyor. Oysa ki öyle bir cennet ki Anadolum… öyle cennet ki ülkem, dünya da dört mevsimi tam anlamıyla yaşayan nadir ülkelerden biri. Ülkemin hangi güzelliğinden bahsedeyim ki… edemiyorum… adeta Azrail ülkeme kamp kurmuş… toplu toplu alıp götürüyor, kardeşlerimizi, bacılarımızı, oğullarımızı, kızlarımızı, analarımızı, babalarımızı… genç yaşlı dinlemeden.

Kırk dört can daha verdik… kırk dört yürek… ve ardından ağlayan… en az beş yüz insanın yüreğine düşen ateş… ya bizler yârim… koca bir ülkenin yüreği… artık acıyı hissedemez hale geleceğiz neredeyse.

Daha bir yıl önce ne kan… ne ölüm… ne savaş… ne terör vardı ülkemde… söyleyin… söyleyin… bu ölüm nasıl geldi kondu ülkeme. Ah bu politika… ah bu insanın doymazlığı… ülkem dillendirilmeyen bir ekonomik kriz ile birlikte bir seçime doğru ilerliyordu… ve sonrası malum… kaybedilen bir seçim… tehditler… bombalar… Toroslar… asarız… keserizler… sonuç… sonuç bu.

Bir adamın.. TEK ADAM olma arzusu… halkın barış iradesini hiçe sayması ve kolunu kaptırdığı ilişkilerin sonuçları bunlar ey halkım. Dediğim dedik çaldığım düdük deyişinin sonucudur ülkemdeki bu tablo.

İçinden çıkılamayan ekonomik çöküntünün kan, ölüm ve terör olarak halka yansıması ve adına “milli” denilen yanıltmalarla halkı yanında tutan ve gerçekleri örterek dediğini yapmaya devam eden bir liderin yarattığı acı sondur bu… ÜLKEM… KAN AĞLIYOR YAR… KAN AĞLIYOR.

Zamanında Suruç’a oh olsun diyenlere, sıra bize de gelecek derken inanmayanlar şimdi ağlıyor… Ankara Garı’nda BARIŞ’a atılan bombaya tepki koymayanlar, şimdi tepkisizliğine yanıyor… Ankara Kızılay’a düşen acılara karşı, ‘politikalarınızı değiştirin artık’ diyenlere burun kıvıranlar, şimdi ne düşünüyor… Paris’e elin cavuru diyenler, şimdi yüreğim yanıyor diyor… ne acı halkım… ne acı… ne acı.

O adamlar silahlar ve bombalarla oraya kadar nasıl geldiler… nasıl halkım… nasıl?

Kısacası halkım… bu oyunu görmek gerekiyor artık. Yaşadıklarımızın sorumlusu olan yöneticilerimiz halâ o koltuklarda oturuyor.

Birileri BARIŞ… BARIŞ derken… bu sese biz de sesimizi katamadığımız müddetçe, bu yöneticilerin kuklası olarak kalacağız. Sadece oy verip bizim önümüze “vatan millet sakarya” namelerini atmalarıyla avunacağız… ama bu sefer, ülkemin her yerinde oluk oluk kan akıyor… kan. Bu onların değil halkın kanı… oy veren bizlerin kanı.

Ekonomik sıkıntılar unutulur… ülkemin kötü yönetilmesi unutulur… demokratik haklar, terör denilerek tırpanlanır ve sonra sıra herkese gelir. Yaşanan budur sevgilim.

Belki de bazılarımızın dediği gibi evden çıkmazsak… kendi çöplüğümüzde sessizce kalırsak… bize bir şey olmaz. Olmaz ama bir gün kapımızı çalıp, “Sen teröristsin” demeyeceklerini nerden bilebiliriz ki.

Ah HALKIM… gerçeği ne zaman görecek. Ölen hep kendisiyken bile göremiyor ki…

GÖREMİYOR…

GÖREMİYORUZ…

ACIYOR YÜREĞİM… ama en çok buna acıyor.

ACIDOLU…

(1 Temmuz 2016 Cuma)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık