• 19 December 2016, Monday 18:45
GökhanGURBETOĞLU...

Gökhan GURBETOĞLU...

Biraz daha tutsaydın!

Gökhan GURBETOĞLU

Keşke, keşke diyorum babacığım; keşke biraz daha tutsaydın elimden.

İzin verseydin keşke. Biraz daha toplasaydım gazoz kapaklarını. Elvan, Tamek, Şveps, Fruko, Çamlıca … ve aklımdan silinen diğerlerini.

Reklam mı yaptık şimdi. Vallahi reklam parası almadım … Sevmem zaten reklamı.

Parayla ise hiç işim olmaz, yemek içmek, giyinmek, barınmak, eğitim ve sağlık gibi en temel ve doğal ihtiyaçlarım için paraya ihtiyacım olmasa.

Keşke olmasa…

 

Keşke diyordum ya babama, keşke deyince hatırladım. Bırakmasaydı da kalsaydım çocuk olarak. Köyden inince kasabaya ya da Angara’ya; kızmasaydı bana kapak topluyorum diye.

 

Ve utanmazdı belki de benden, bugünkü hırsızlıkları bilseydi, öğrencilerinden topladığı misketleri, çekmecesinden çaldım diye…

Aman be babam, iyi ki bir tek bu yüzden utandın benden.

Ama yine de keşke utanmasaydın be babam benden.

 

Yetim hakkı yiyorum diye kulağımdan tutup yemekhaneden çıkarmasaydın yatılı okulda be babam…

Ben yetim hakkı değil arkadaşlarımla öğle yemeğini paylaşıyordum.

Şimdi görüyor musun baba, yetim hakkının nasıl yendiğini.

Şimdi yetimi geç baba, doğmamış bebelerimizin bile hakkı yenip bitti… Yenip bitti baba.

 

Büyümeme izin vermeseydin baba… Tek tuttuğum silah, senin yastığının altında sakladığın tabancan olsaydı. Ne işi vardı ki o tabancanın bizim evde baba… Sen kullanmayı bırak, tutmayı bile bilmezken, ne işi vardı.

Hiç bilemedim adam olana kadar. Ve de anlayamamıştım, kardan dolayı yıkılan kömürlüğümüz yüzünden, neden bütün gece evde silahla dolaştığını sabah olana kadar. Keşke büyümeme izin vermeseydin be babam.

 

Keşke ellerini tuttuğumda, “Gitmeyelim… köyü seviyorum… Kurt’u seviyorum… gitmeyelim baba” diye ağlayınca bırakmasaydın elimi baba. Keşke o zaman anlatsaydın, anlatsaydın büyüklerin ne menem pislik olduklarını.

Nasıl bir dünyanın bizi beklediğini.

 

Anlatsaydın baba… İnan, inan… Seninle, kovulduğun dokuz köyden de seve seve gelirdim ve hiç bırakmazdım elini…

Keşke baba, keşke hiç bırakmasaydık ellerimizi.

Tüm güzel insanlarla el elele olsaydık…

Belki çocuk kalmak istemezdi hiç kimse…

Şimdi ülkemde kim ister ki çocuk kalmayı…

 

Manzarayı umumiye neyi söylüyor hepimize…

Durup düşünüyorum baba…

DÜŞÜNÜYORUM…

ÇOCUK OLMAK KOLAY MI BU ÜLKEDE BABA?..

 

Türkülerin Sesinden

 

Söylesem türkülerin sesinden aşkımın dilini;

Ellerimde çiğdem çiçek şenlenir

Alageyik gibi avuçlarımdan aşkı içersen

Bir de, “ben sana kardeş, sen bana bacı de” demesen

Odam kireç tutar belki de

Bilmem ki zülüflerin dökülmüş müdür

Ama bil ki;

Kirpiğin kaşıma bir deyse

Yeryüzü nasıl da çiçeklenir,

Bahar bahçe şenlenir.

(1 Aralık 2016 Perşembe)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık