• 11 January 2017, Wednesday 19:14
HüseyinSerin

Hüseyin Serin

Çırak

Yaşarken - Hüseyin SERİN / Emekli Öğretmen

Umut ekmek çolak sesli. Küçük elleri umut ekmek. Gönül uçak. Akıl çırak. Ayağında tulum, elinde takımlar.

Hangi fırtınaydı ayak altına yatıran yüreği. Bora, sazak, poyraz …

Çıraktı. Tulumluydu. Yağlıydı her yanı.

Zamanla birlikte ten ve dünya büyüdü. Tulumun içinden fışkırırken güzellik. Üstüne yürüdü gözünü kırpmadan  gençlik.

O gün o arabanın kapısı açılınca  “Kim bu yakışıklı usta. Çırağa hiç benzemiyor. Hangi romanın baş kahramanı  bu.” Şen, şuh, alımlı, biraz da aşağılayıcıydı sanki.

Umut etmek. Umut ekmek …

“Ey aşk! Bula bula beni burada mı buldun koca dünyada. Pes  be.”

Güneş çarpıcı ve acı. Sınıfsız. Sınırsız. Gün bitmeden akşamlar doluştular küfür eder gibi. Nefes almak aşk tonuna bağlı ağıt. Umut ekmek arası …

İzin yok kiremit sektirmeye ….

(Nisan 2016-08-31 / Milas – MUĞLA)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık