Hüseyin Serin

Yürek serseri mayınlar tarlası. Nereye yoğunlaşsa bata çıka üzgün mü neşeli mi kararı hep yaya. Ergenlik bu. Kıvılcımlı aylar, yıllar. Yangınlar. Seçecek işte. Seçecek de, hangisi çabuk patlamaz. Ya ötekiler gibi patlarsa? Yürek bu kez dayanır mı? Küstürmek de olmuyor. Karşı kıyılar kavun değiller ki koklayıp anlamaya çalışsa. Bir de ergen ya. Küstüm dağlarında ya, uzun parmaklı esmer güzeli.

Sen ne dersen de. Hangi şarkıyı sallarsan salla kulağına. Birinden girip diğerinden fırlıyor haspanın. Dünya hangi pembe? Mor pembe, toz pembe, eflatun pembe? Ayırdına ulaşmak zor be.

Rakı balık yaparken pembe. Yokuş çıkarken oflu pembe. Dilini uzatsan on sekiz yaş sendromu. Pıtraklar ayak tabanlarını bırakıp yüreğini kanatıp sersemleştiriyorlar. Oradaki güneş mantıksız bir akıl direği gibi.

- Baba, arkadaşlarımı yemeğe çağırabilir miyim? Yarın akşam gelebilirler mi? Zaten çalışma sezonunu bitirdik. Arkadaşlar yemekten sonra memleketlerine gidecekler de …

Ne kelime! Ne istek! Ne emir/rica! Titanik yeniden mi batıyor? Vezüv harekete mi geçti yine? Ege denizinin suları yukarı doğru mu akmaya başladı belirsiz. Babalık demokratizm galiba.

- Gelsinler tabii, gelsinler de ... Yalnız annenle de bi ….

- Annemle görüştüm ben . Baban kabul ederse benden yana sorun yok diyor.

Hava yağmaya meyilli. Esen sazak mı, bora mı? Serde babalık ağırlık mı? Boğulmak ne kolay. Terdeki tuz dudakta meltem. Hadi artık okşa. Ateş düşsün.

- Gelsinler kızım, nolcek. Ne alayım sizlere. Et mi, balık mı, tavuk mu?

- Aman baba. Aslında biz var ya, her şeyden bıktık otelde. Ama sen iyisi mi balık al. Ben de bir salata patlatırım bol rokalı, tamamdır.

Emir yürek yarar, kırar. Sevgidir, dünyadır. Renktir, aşktır. Belki yarın.

Hadi bakalım gençler, buyrun. Rakı alan var mı aranızda?

- Ben araba kullanacağım .

- Ben kullanmıyorum .

- Ben bir duble alabilirim. Size yoldaşlık için.

Sesinin tınısı telaşlı. Ürkekçe biraz. Biraz da çekingen bakışlı çakır gözlü. Yoksa bu çakır gözlü delikanlı……

(Ekim 2016 - MİLAS)