- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 23 June 2017, Friday 19:33
- 3752 kez okundu
Cafer METE / Emekli Halk Eğitimi Merkezi Müdürü
Bir TV programında, Ramazan hazırlıkları ve yiyeceklerimiz anlatılırken, bakliyat olarak bilinen fasulye, nohut, bakla, mercimek gibi gıda maddelerinin ithal malı olduğu ve fiyatların da çok yüksek olup, vatandaşın alma gücü olmadığı için alamadığını ifade edilince içim yandı, üzüldüm.
Çünkü: Tarım ülkesi olan güzel yurdumuzun toprağı ne zamandan bu yana verimsiz hale geldi de, biz arpa, buğday, nohut, fasulye, bakla, peynir, karpuz, kavun, muz, kırmızı et ve canlı hayvan ithal eder olduk diye.
Anadolu’nun toprağı verimli ve bereketlidir, bu toprak koç yiğitlerin kanı ile yoğrulmuş ve sulanmıştır. Yeraltı ve yer üstü zenginliklerle dopdoludur. Anadolu toprağında nice koç yiğitler toprağı işlemiş ve ailesinin geçimini sağlamıştır.
Bu topraklar neler yetiştirmemiştir ki? Ne var ki toprağı işlemeyi, ondan verim almayı sağlamak için bilinçli olarak teknolojiden yararlanmalı ve verim almalıyız. Kırsal kesimi ele alıp bilinçli hale getirmediğimiz müddetçe dışarıya muhtaç duruma düşeriz. Bir zamanlar buna, Köy Enstitüleri tarafından çare aranmaya başlanmıştı. O günlerde ‘Kooperatifçilik’ öne sürüldüğü zaman, o Köy Enstitülerini “komünist” damgasını vurarak kapatmadılar mı?
Hepimiz biliyoruz ki toprağı atalarımız karasaban ile sürer ve sabanın giremediği yerler de çapa ile işlenirdi. Teknoloji gelişiyor ama üretici eski usullerle üretim yapıyor, köylümüz emeğinin karşılığını alamıyor ve üreticiye yol yordam gösteren olmuyordu ...
Osmanlı Meclisi Mebuslarından Kastamonu Milletvekili, Köy Ziraat Muallimleri yetiştirilmesi için meclise verdiği önerge toprak ağaları tarafından engellendi. Aynı şekilde, 1940 yılında Köy Enstitüleri kurulurken de toprak ağaları karşı çıkmadı mı? Osmanlı, halkın bilinçlenmesini ve uyanmasını arzu etmiyordu.
Halbuki ülkemiz bir tarım ülkesiydi. Önem verilip, üretimin artması için gerekli çaba gösterilse, halka gerekli bilgiler verilip toprak tahlili yapılarak üretim artırılsa daha iyi olmaz mıydı?
Toprağın değerini bilemedik. Ona gerekli gübreyi, tohumu, ilaçlamayı, bakımı yapamadık.
Bizi ve ülkeyi doyuran, gelir getiren, kalkınmamızda büyük katkısı olan ‘Toprak Ana’ya gerekli yatırımı yapamadık.
Toprak Ana, güzel çiçekleri, ormanı, çeşitli meyve ağaçları ve büyüyen otların açtığı çiçeklerden bal alan arının verdiği gıda maddesini sağlar. Toprak Ana’nın yetiştirdiği ormanın faydalarını bilmem ki saymama gerek var mı? Orman beşikte başlar mezarda biter.
Yediğimiz ekmek ve hububat bu toprağın ürünüdür. Peki bu toprağa neden değer vermiyoruz?
Toprağa gerekli değeri vermediğimiz gibi koruyamıyoruz. Erozyonu önleyemiyor, dağ ve yamaç araziyi teraslamıyor, ağaç dikmiyor, ormanı koruyamıyoruz. Halbuki orman erozyonu önler.
Ülkemiz, bir tarım ülkesidir. Konya buğday silomuzdu. Ne oldu da bugün, buğday ithal eden ülke olduk? Halbuki 1954’te ülkemiz buğday ihracatında 4’üncü sıradaydı. Bugün ithal ülkeleri arasında ikinci sıradayız. Ne oluyor bize, ne oluyor ülkemize? Ne oluyor Toprak Ana’ya?
Acaba Sevgili Ziraatçılar düşünmüyorlar mı bunun çaresini?
Düşündük mü toprağı oluşmasını, kırsal kesimin bilinçlenmesini, toprağın tahlilini, gübreyi, tohumu ve ilaçlamayı, bunların bedelinin yüksekliğini. Geçtiğimiz yıllarda pamuk ihraç ederken, bugün mısır ve Yunanistan’dan pamuk ithal etmek hiç ağırımıza gitmiyor mu?
‘Toprak Anamız’ın, insanımızın neyi eksik? Biz üretmeyi severiz ama ürettiğimiz malın değerini de almak isteriz. Uzmanlarımızın bu konu üzerinde araştırma yapıp çaresini bulmaları gerekir.
Buğdayı, kavun, karpuz, muzu, kırmızı eti, canlı hayvanı neden ithal ediyoruz ki? Neden kendimiz üretmiyoruz? Bakınız Hollanda’ya, tarım ihracatında dünya ikincisi. Biz ise tarım ithalatında dünya ikincisiyiz.
Güzel ülkemizde iklim müsait, suyumuz bol, arazimiz ise Hollanda’nın üç katı, toprağımız verimli, onlar denizi doldurarak üretim yapıyor, biz ise ormanları yakıp, kesip erozyonu önleyemiyor ve toprağımız denize akıyor.
Bırakalım kırmızı et, canlı hayvan, sıvı ve katı yağ, kavun, karpuz, muz vs. gibi maddelerin ithalini; kendimiz yetiştirelim, üreticiyi korumanın ve teşvik etmenin yollarını arayalım.
Üretim, tüketim, tarım, zeytinyağı, köy kalkınma, orman içi, hayvancılık, çiftçiyi koruma gibi kooperatifler kuralım ve bu kooperatifleri destekleyelim,
Devletimiz çiftçiyi ucuz gübre, tohum, ilaç yönü ile hatta kredi yönü ile desteklerse, ayrıca ürettiği ürününü değeri ile ihraç etmek fırsatı yakalarsa neden üretmesin.
Sevgili yetkililer: Ülkeyi ithal ürünler cenneti yapmayalım. Ülkemizi ürettiğimiz ürünlerle ihracat ülkesi haline getirip dışarıya muhtaç olmayalım.
Yukarıda belirttiğim gibi kooperatifçiliğe önem verelim.
Ülkemizin kalkınması için el ele verelim ...
-
28.10.2022 Antalya- Aksu Köy Enstitüsü Öğretmeni HAMDİ ESMER
-
21.10.2022 Mutfak, pazar, market yanıyor
-
16.11.2019 NE OLUYOR BİZE?
-
30.10.2019 Yangın gibi bir şey
-
29.10.2019 Bu bizimdir. Bizden alsınlar.
-
23.10.2019 Enflasyonun 9.26’ya düşüşüne inanamıyorum!..
-
17.09.2019 Bu şiddet ve öfkeye dur diyelim
-
05.12.2018 YARINLAR ÇOCUKLARIMIZDIR
-
30.11.2018 Öğretmenlik Mesleği
-
09.11.2018 CEP DELİNDİ; Çarşıda, Pazarda, Mutfakta Yangın var
-
27.04.2018 Öğretmeni ‘puan peşinde’ koşturmayalım
-
18.04.2018 Üretici, devlet desteği bekliyor
-
16.04.2018 Köy Enstitülerini yeniden açalım
-
06.04.2018 Geçmişi bilmeden konuşma!
-
23.02.2018 Cumhuriyet ve devrimlerin coşkusu …
-
19.01.2018 ‘Bir Yastıkta Bir Ömür’ Projesi ve Türk Kadını …
-
27.09.2017 ‘Eğitim sistemi’ üzerine …
-
01.08.2017 Bozkırları yeşillendirelim!
-
29.05.2017 Milas’ta ilk Halk Tiyatrosu!
-
19.05.2017 Atatürk’e hakaret edenler asla affedilemez!
-
05.05.2017 Okulum, Köy Enstitüleri 77 Yaşında!
-
21.04.2017 Köy Enstitüleri’nde Okuma Alışkanlığı
-
11.04.2017 Altmış sekiz yıl sonra hatırlanan bir anı
-
07.04.2017 Öğretmen Okulları’nın Kuruluş Günü
-
18.03.2017 18 Mart Çanakkale Zaferi
-
13.03.2017 Okumak!
-
11.03.2017 Atamıza dil uzatmayın!
-
08.03.2017 Konuşma adabı
-
13.02.2017 ‘Sokak Adabı’
-
11.02.2017 Selamlaşma
-
04.02.2017 Tonguç - Demokrasi – Pranga
-
01.02.2017 Günlük hayatta ‘Teşekkür’ün, ‘Nezaket’in önemi …
-
18.01.2017 Eğitim Politikamız ve PISA
-
09.01.2017 Yüreğim yanıyor, ciğerim parçalanıyor
-
03.01.2017 Eğitim
-
15.12.2016 Bu çocukları, Atatürk ve Cumhuriyet yakmadı!
-
03.12.2016 “Öğretmenler Günümüz kutlu olsun”*
-
01.12.2016 Öğretmenler Günü
-
20.10.2016 Bir ülkenin kalkınması eğitimle olur
-
08.10.2016 ‘Çevre’ye, insanlığa saygılı olalım!
-
07.10.2016 Eğitim sistemimiz ve problemleri
-
06.10.2016 250 öğrenciye 55 derslikli okul, 1250 öğrenciye konteynır ...
-
26.09.2016 Ne oluyor bize, nedir bu güvensizlik!
-
19.09.2016 İlköğretim Haftası; ülkeme, öğretmenlere ve öğrencilerimize hayırlı ve uğurlu olsun ...
-
10.09.2016 Zararlı akımlardan kurtulmak için, ‘Köy Enstitüleri’ni yeniden açalım ...
-
03.09.2016 Bu kadar da nankörlük olur mu!
-
18.08.2016 Toplum kalkınmasında gönüllülük esastır
-
16.08.2016 Öğretmen, halkla iç içe olmalıdır
-
13.08.2016 “İmam Efendi” – Cemaatçılar ve İtirafçılar
-
12.07.2016 Promosyon hikayesi
-
09.07.2016 Gelin bu vatanda kardeşçe birlikte yaşayalım ...
-
15.04.2016 Cafer METE / Emekli Halk Eğitimi Merkezi Müdürü
-
13.04.2016 Söz biter, Yazı kalır
-
31.03.2016 Öğretmen ve Öğretmen Okulları
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.