M. Cafer Mete

Dünya tersine mi dönmeye başladı, bilmiyorum. Ekonomide fiyatlar düştükçe veya emtia fiyatları yerinde saydıkça enflasyon ya düşer ya da sabit kalır. Halkın alım gücü artar. Dünya ekonomistleri bunu böyle tarif ederler.
Bugüne kadar uygulanan sistem bu iken, bu defa ilk olarak, ülkemizde fiyatlar artarken, emtiaya zam peş peşe gelirken, enflasyon nasıl oldu birden bire yüzde 9.26’ya iniverdi? Vallahi sevindim.. 
Amma, cebime baktım, param erimiş gitmiş. Hakikaten her gün emtiaya zam yapalım, enflasyon canavarını ülkemizden, yeryüzünden silelim. İnsanlar rahat bir nefes alsınlar.
Pazara çıkıyoruz, en basiti maydanoz dün 75 kr. İken bugün 1,5 lira. Peynir ‘imansız’10 lira iken 20 lira. Pirinç7.50 lira iken 18 lira olmuş. Elektrik kilowatt  0.33 iken 0.53 olmuş, artış yüzde 60. Et 40 lira iken 55 lira olmuş, akaryakıt yüzde 60 artmış. 
Şimdi, benim merak ettiğim bir nokta var. Enflasyon rakamlarını her ay Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) belirliyor. Bu kurum elemanları hangi emtia fiyatını baz alarak belirliyor? Acaba enflasyonu masa başında mı yoksa çarşı pazara çıkıp, araştırıp soruşturma sonucunda mı, yoksa kafadan mı belirliyorlar? Emtiaların girdi çıktı fiyatlarını kontrol ediyorlar mı?
Bakıyorum, TÜİK yıllık TÜFE’yi 9.26 olarak açıklıyor. Amma vatandaşın temel gıda ihtiyacı yüzde 17 pahalanmış. Bu nasıl bir enflasyon hesabı anlamak mümkün değil. Benim TÜİK yetkililerinden ricam, enflasyon hesabında hangi emtianın fiyatının kaç liradan baz olarak hesaplayıp enflasyonu düşürüyor veya arttırıyor. Açıklamasını bir vatandaş olarak çok rica ediyorum.
Bakınız; doğalgaz yüzde 30, elektrik yüzde 60 zamlandı. Gerek doğalgaz, gerek elektrik temel ihtiyaç maddelerimiz. Bunlar artarken enflasyon nasıl düştü?
Açıkça, cepte yangın var, mutfakta yangın var, pazarda çarşıda fiyat artışlarında yangın var. Halk karnını doyurmak için sofra kurmak zorunda. Çoluğunu, çocuğunu aç bırakamaz. Cepte para eriyince ne ile sofra kursun?
Devletimiz tarafından her iki tarafın dengelenmesi yönü ile gelir ve gider bütçemizin ayarlanması, para birimimizin değer kazanması, artık dolar gibi yabancı para ile pazarlıkların yapılmaması, TL’ye değer kazandırılmasının gerektiğine inanıyorum.
Sevgili yetkililer şuna inanın ki; memur, emekli, işçi ayda bir kilo et alıp yiyemiyor. Ailesine bir akşam dışarıda yemek yediremiyor. Çünkü böyle bir şeye kalkarsa ay sonunu bulamaz. 2020 yılı için verilen yüzde 4 maaş artışı cebimize girmeden gitti.
Değerli politikacılarımızın, seçimlerde bir 3600 ek gösterge vaatleri vardı. Lütfen hayata geçirsinler. Bizleri daha fazla bekletmesinler.
Temennim, enflasyonunun yüzde 9.26’nın üzerine çıkmaması. Bu ters gidişe dur denmesi…