• 27 February 2017, Monday 19:03
Av.Aytül ÖZTURAN YILMAZ...

Av. Aytül ÖZTURAN YILMAZ...

Biliyorsun, öyleyse yoksun!

Av. Aytül ÖZTURAN YILMAZ

Sevgili Okurlarımız … Bugünden itibaren gazetemiz, genç bir Avukat arkadaşımızın yazılarıyla daha bir renklenecek … Bundan böyle, her Pazartesi sizlerle buluşturacağımız Aytül’e, ÖNDER’e hoş geldin diyor ve ilk yazısıyla siz okurlarımızı baş başa bırakıyoruz …

 

Hüsnüniyet nedir? Hüsnüniyet hukukta ‘iyi niyet’ demektir.

Hemen 1. sınıfta hatta ilk derste öğretilir. Yıllar sonra beraber çalıştığınız avukat kişisi yazdığınız dilekçede geçen hüsnüniyet kelimesini isim zannedip ‘Hüsnü Niyet’ olarak düzeltir. Güleceğiniz gelir, ama acı acı. Sonra gidip ‘bu ne?’ dersiniz.’ Yanlış yazmışsın ismi’ der. Sonra da “Hüsnü Bey’i de aramamız lazım” der. Artık güler misin, ağlar mısın? “E ama hüsnüniyet iyi niyet demek, Hüsnü Bey kim?” dersiniz.

Ha, o mu? “O zaman iyi niyet yaz, hüsnüniyet Ugandaca bir kelime, bir an hatırlayamadım” der.

Uganda mı? Hüsnü Bey mi? E be karamela sepeti, hangi terazi lastik verdi sana o diplomayı?

Bilin bilin her şeyi bilin. Aman diyeyim bir fikrim yok, bilmiyorum, bilmiyordum, bu konu hakkında bilgi sahibi değilim, öyle miymiş demeyin. Neme lazım karşınızdakine cahil görünürsünüz değil mi ama?

Komşularınızda, okul arkadaşlarınızda, yakınınızda yok mudur böyle karakterler?

-Sizin üst komşu Şili’ye gitmiş. Biz de gitmiştik çok güzel yerler. Denizi falan çok güzel. Yazlık almaya karar verdim oradan.

-Şili’den?

-Tabii tabii çok güzel. Her yaz gideriz. Her sabah kalkarsın, gazeteni alırsın, oh hava güzel, okursun.

-Gazete?

-Evet ben her gün alır okurum. Şimdi yeni kitap çıkmış aldım; ‘Denemeler’

-Montaigne?

-Evet canım, kadın çok güzel yazmış güncel güncel.

-Her şeyi de biliyorsunuz valla, ben de havalar ısınsın çiçek ekeceğim; kasımpatı.

-Ah canım çıta dik ortasına, uzadıkça sarıyor çıtayı.

-Kasımpatı? Peki. Resme başl...

-Ay geçenlerde televizyonda gördüm Picasso resimleri ne güzel öyle. Adam sağırmış, öyle de güzel resim yapmış.

-Piyanoya başl...

-Ben sevmiyorum piyanoyu, vurmalı çalgılar başımı ağrıtıyor...

-Yok artık...

-Bu sene Afrika’ya geziye gideceğiz, kutup ayılarının fotoğraflarını çekeceğim, dönüşte Bulgar buğdayı alacağım.

-Bulgar buğdayı?

-Evet çok güzel bir meyve bayıldım.

-Ben sizi bulmuşken bilmediğim şeyleri de öğreneyim bari. Grip salgını?

-Öyle valla her yerde. Yeni gelmiş fil gribi. Alt solunum yollarında enflasyon oluyormuş.

-Ekonomi?

-Onu hiç sorma. Fasulyenin fiyatı artmış. İmam bayıldı da yapamayacağız artık.

-Siyaset?

-Adaylığımı koyacağım bir dahaki sefer. Bu memleketi kimse benden iyi bilemez.

-A doğru, filanca yere nasıl gidilir?

-Ondan kolay ne var? Dolmuşa bin, 2 durak sonra in, filanca numaralı otobüse bin, son durakta in. 158 metre yürümem lazım ama olacak o kadar, soldaki büyük kırmızı çizgili bina. Kapıcıya da benden selam söyle. Ailecek görüşürüz de.

-Bravo gerçekten bilmediğiniz de yok. Peki Atatürk?

-Aaa... hımm... Grönland’ı düşman işgalinden kurtarmıştı değil mi... Ay işte böyle çok lak lak ettik, ben kaçayım. Uykumuz da geldi.

-Ne uykusu canım, portakalı soyun başucunuza koyun geçer.

Bilin bilin her şeyi bilin. Aman diyeyim bir fikrim yok, bilmiyorum, bilmiyordum, bu konu hakkında bilgi sahibi değilim, öyle miymiş demeyin. Olmadı sallayın. Neme lazım karşınızdakine cahil görünürsünüz değil mi ama?


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık