• 05 June 2017, Monday 19:30
Av.Aytül ÖZTURAN YILMAZ...

Av. Aytül ÖZTURAN YILMAZ...

Sus – Konuşma

düşünen ayna ... / Av. Aytül ÖZTURAN YILMAZ

Unutuldu mu, bence çoktan unutuldu.

Müzeler, bir köşede dizlerine battaniye örtüp sallanan sandalyesinde bizleri bekliyor.

Müzeler eskici ya da antikacı mıdır? Oralardan bir şey satın alamazsınız, süs değildir oradaki eserler, tarihtir.

Ne kadar sıkıcı bir kelime, içeriğini düşündükçe.

Tarih deyince aklımıza gelen tek şey dersse doğru, haklısınız, sıkıcı hatta iç karartıcı. Ama aklımızdaki; gelişen medeniyetlere merak, yıkılmış şehir efsaneleri, sanatın, bilimin, insani değerlerin temeliyse hiç bir sıkıntı kalmaz. En azından bende kalmıyor. Tam tersine sıkılmanın eşiğindeyken kurtarıcı bile olabiliyor müzeler.

Belki mesleğinizle ilgili müzelere giderseniz tarihe başka açılardan bakma imkanı yaratabilirsiniz kendinize.

Eski uygarlıkların bize anlatmak istedikleri şeyleri, bilgileri, kısaca her şeyi ulaştırmak için yazıyı kullanmaları, canla başla taşlara şekil verip, yine o koskoca taşlardan tabletler yapıp yazıyla doldurmaları ne kadar ilgi çekici değil mi?

Söz uçar yazı kalır mantığıyla yazılan o kadar bilgi, eser, kargacık burgacık yazılar, yüzlerce dil, dil bilgisi... Hemen hemen hepsi okundu, biliniyor.

Eski medeniyetler yazabiliyordu, şimdiki zaman medeniyetleri yazabiliyor, konuşabiliyor muyuz?

Hayır, anca yazıyoruz. Hatiplik zor iştir, okur-yazarlığın en üst seviyesinde olmayı gerektirir.

Okur-yazar-konuşur başka bir cinstir.

İlk nefes alınan andan itibaren ses vardır hayatımızda ama bunların anlam kazanması zaman alır. Bu alınmış zaman içerisinde konuşma belki yeteneğe dönüşür belki dönüşmez çünkü kendini ifade edebilmek bir yetenektir.

Şimdi soralım bakalım; fasulyenin faydaları nelerdir?

Cevap; fasulye iyidir, güzeldir, en sevdiğim yemektir... gibi.

Kısa, soruya cevap olmayan cümleler, içi boş kalıplar, düşünmeden söylenen sözler...

Mesela ‘nasılsınız’ sorusunun cevabı ‘teşekkürler’ midir? İşte bu kadar.

Eh zaten dinlemeyi de sevmiyoruz niye konuşalım.

Bir şey anlatabilmek, akıldakileri sözlerle aktarabilmek beceri işidir. Konuşma yapacak yerde kağıttan yazılanları okumak, konuşma yapmak değildir. Hele hele belli bir konu üzerinde konuşma yapmak, çaba ve araştırma gerektirir. Arkadaşlar arasında konuşabilmek için bile bir ışık lazımdır.

Konuşma, bireyler arasında başlı başına ayırıcı bir özelliktir. Yorum yapmak konuşuyoruz demek değildir. Ağzı olan konuşuyor, konuştum sanıyor.

Bizim de tarih olacağımız zamanlarda, gelecek nesiller, bize tarih olarak bırakılanları bulacak, bizim eskilerimizi ya da bizim yazılarımızı okuyacak. Gelişen teknolojinin aksine doğru dürüst yapılmış bir konuşma bulamayacaklar. Dilsiz, konuşmayı unutmuş bir toplum olarak düşünecekler.

Şimdi ver Allah kitap yaz, ver Allah kitap yaz ...


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık