• 03 April 2017, Monday 19:39
Av.Aytül ÖZTURAN YILMAZ...

Av. Aytül ÖZTURAN YILMAZ...

Fidye

düşünen ayna ... / Av. Aytül ÖZTURAN YILMAZ

Beyin ile hukuksal paradokslar arasındaki bağlantı, gözlemlerime göre artık ‘’ama ile başlayan cümleler’’ kullanılarak oluşturuluyor.

Beyin, hukuksal paradoksları üretme organıysa, pek tabii ki ‘’ama ile başlayan cümleler’’le kendi fırtınasını yaratıyor.

Peki, beynini üretme değil de başka bir sisteme ait bir organ olarak kullanan organizmalarda hukuksal paradoks, tartışma ortamı, beyin fırtınası nasıl oluşuyor? Cevabı basit olmakla birlikte oldukça vahim:

Oluşmuyor.

Tartışma programları, talk-showlar, bugünkü konuğumuz filanca, konumuz bıdıbıdı şeklindeki çeşit çeşit televizyon programları şimdiye kadar Türkiye’nin hiçbir yarasını saramamış, beni zerre kadar bilgilendirememiştir.

Gece, üstü açık kalıp orasını burasını üşüten çocuk gibi hasta olmuş organizmalar yaratmaktan öteye gidememiş, yeni yaralar açmış, daha da çaresiz ve umutsuz hissettirmiştir.

Sorun nasıl çözülür, kriz nedir, kriz yönetimi ne değildir sorularına cevap veremeyen beyinlerin, kalkıp bıdıbıdı sorununa değinmelerinden, sorun çözülemeden zamanlarının dolmasından çok büyük rahatsızlık duyduğumu bu yaşımda fark ediyorum.

Akademik dil kullanarak olayları analitik olarak değerlendirenler, dinleyenlerine bilgili görünebilmek, ‘vay be adam biliyo!’ dedirtebilmek uğruna karşısındakini ezdiğini düşünerek yücelme amacı taşırlar.

Her ne kadar üst düzey anlatım bilgisine sahip olduklarını düşünseler de, o anlatım biçimi ve içeriğinin milletimize geçemediği gerçeğini düşünmezler.

Sempozyum, panel, konferans, oturum, kongre, münazara, vb. kavramları birbirinden ayıramayan kişiciklerin var olması ‘’ama ile başlayan cümleler’’in hem çok hem de boş olması sonucunu doğuruyor.

Peki, bizim izlediklerimiz röportaj mı, münazara mı yoksa alelade uyutma programları mı?

Bu sorunun da cevabı basit olmakla birlikte oldukça vahim; uyutma programları.

Maşallah, deprem programları izlerken deprem profesörü olduk sanıyoruz.

Uçak düşse, neredeyse kara kutuyu bize verseler problemi çözecekmişiz gibi ahkam kesiyoruz.

Eğitim programlarında Türkiye’nin eğitim sorununu bir gecede çözüyoruz.

Siyaset programı izlerken de Allah ne verdiyse sayıp sövüp ‘’Derin devlet var derin derin ...’’ deyip aklımızın ermediği yerde eriyormuş gibi yapıp devirip popomuzu yatıyoruz.

Profesör olduğunuz yok, sorunlar, sorular önünüze geldiğinde anca aval aval bakarsınız.

Akademik dil konuşanlara da -bilgili görünmeye çalışmayıp gerçekten bilgili olanlar ya da konuşturulmayanlar diyelim- ‘anlamıyoruz’ diyerek laf edenler; değişkenler, sabitler, formüller, çizelgeler, kanunlar kolay işler değiller, hele hukuksal paradokslar hiç değiller.

Hukukun yakasını bırakmanız için kaç para istiyorsanız söyleyiniz lütfen.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık