• 13 April 2022, Wednesday 9:05
ÖzçelikARAL

Özçelik ARAL

MİLAS’IN ESKİ PARKLARI VE AĞAÇLARI

Milas Belediyesinde Park-Bahçe işlerini yönettiğim yıllarda, eski parklar ve ağaçlandırmaları inceledim. İlginç sonuçlara ulaştım.

I.ŞEHİR PARKINI KİM YAPTIRDI?

Ünal Çetin’in belediye başkanı olduğu yıllarda atatürk Bulvarı’ndaki üçüncü Macar Evi, Kız Yurdu yapılmak koşulula İzmir’de outran Nedime Beler Hanımefendi tarafından bağışlanmıştı.

Bina atıl ve harap haldeydi, o dönemde hiç bir çalışma yapılmadı.

1989’da Fevzi Topuz’un Belediye Başkanı seçilmesi ile gündeme geldi.

Binanın tescilli yapı olması nedeniyle yapılacak ek kız yurdu için Anıtlar Kurulu’ndan izin alınması gerekiyordu. Belediye Başkanı büyük bir gayretle bu işe soyundu. İzni, o zaman İzmir’de olan Kurul’dan çıkardı.

Daha sonra Nedime Beler’in yakınları araştırıldı, bulundu. Temel atma töreni için Milas’a davet edildiler.

1991 yılının ılık bir ilkbahar günü, davet edilen konuklardan, Nedime Beler’in oğlu Dr. Bedii Beler İstanbul’dan, kardeşi Faruk Toksarı da İzmir’den birlikte geldiler. Başkan, konukları, benim de bulunduğum bir ogle yemeğine davet etti. Yemekten sonra sohbet edilirken, Bedii Beler, kendini tanıtarak, “Benim babam Osmanlı döneminde Milas Kaymakamı Fevzi Bey’dir. Milas’ta görevli iken Toksarı ailesinin kızı Nedime Hanım’la evlenmiştir. Daha sonra 1919 yılında Fethiye Kaymakamlığı’na tayini çıkmıştır. Fethiye’ye o zaman Muğla’dan karayolu ile ulaşım zor olduğundan, Marmaris’ten deniz yolu ile gitmiştir. Ben Fethiye’de 1921 yılında doğdum. Babamın bana anlattığına göre, 1919 öncesinde kaymakamken, Milas Parkı’nı yaptırmıştır.

Bu konuşmalardan sonra Milas Şehir Parkı’nı incelediğimde, parkın ana ağaçlarının Kızılçam olduğunu, çapları ve yüksekliklerine bakılarak 70-75 yaşlarında olduğu bellidir. Bu da Bedii Beler’in söylediklerini kanıtlar niteliktedir. Milas’ta o zaman su şebekesi yoktu. Park ve ağaçların, halen parkın içinde bulunan kuyadan sulandığını düşünüyorum.

Böylece Şehir Parkı’nı Kaymakam Fevzi Beler’in yaptırdığını öğrenmiş olduk.

Fevzi Beler’in 3 oğlu ve bir kızı vardı. Büyük oğlu Bedii Beler İstanbul’da Gureba Hastanesi’nde 40 yıl görev yapmış ve Milaslı hastalarla yakından ilgilenmiştir. Bu olayı merhum partili ağabeyim Kutlay Yazar’layaptığımbir sohbetten iyi hatırlıyorum. Babası Murat Yazar’ın İstanbul’daki tedavisini, Dr. Bedii Bey’in yaptırdığını söyledi.

II.MİLAS’IN İLK PALMİYE VE DEĞİŞİK ZAKKUMLARI

Şimdi anlatacağım olayı, Milas eski Belediye Başkanlarından Nazmi Akdeniz yeğeni ve gazeteci Olcay Akdeniz’in babası, Fotoğrafçı Siyami Ağabey’den dinledim.

Milas’a palmiyeler dikilmesi o zaman gündeme gelmiş ve Milas Parkı’nda görevli olan bir Rus bahçıvan bu amaçla İzmir’e gönderilmiştir. İzmir’den alınan palmiye fidanları ile birlikte, 4 adet zakkum fidanı ile bahçıvan Milas’a dönmüştür.

Gelen palmiyeler şimdiki Atatürk Bulvarı’nın ve Müştak Bey Bulvarı’nın ortalarına dikilmiştir.

Palmiyeler büyümüş, 1960’dan sonra Bekir Sami Ercan’ın Belediye Başkanlığı döneminde, Milas’ın ulusal elektrik şebekesine bağlanması olayı gerçekleştirilmiştir. Bu palmiyelerin bulunduğu orta refüjden yüksek gerilim hattı geçmiştir. Bu nedenle palmiler kesilmiştir ve bu gün ortada yoktur.

Nazmi Bey, Zakkum fidanlarını görünce sinirlenmiş, Rus bahçıvana, ‘Milas’ta bunlar çok, niye getirdin’ demiştir. Aldığı yanıtta, ‘bunlar sizing bildiklerinizden değildir’ olmuş. Milas’ta doğal olarak pembe, beyaz ve bordo renkli zakkumlar yetişir. Milas Parkı’nda daha geçtiğimiz yıllara kadar, 2 adet soluk beyaz renkli katmersiz zakkum ve 2 adet de koyu kırmızı renkli katmerli zakkum bulunuyordu. Bu konuyu incelediğimde, buiki zakkum çeşidinin İzmir’den Rus bahçıvan tarafından getirilenler olduğu ortaya çıktı. Bu iki çeşit zakkumu üreterek çoğalttım.

III.GÜLLÜK’ÜN PALMİYELERİ

İkinci dünya Savaşı’ndan once, Kara Kuvvetleri’nce Muğla’da bir piyade tugayı konuşlandırılmıştı. Rahmetli babam da bu tugayda üsteğmen olarak görev yapmıştı.

Tugay’ın bir alayı Milas’ta konuşlandırılmıştı. Alay Karargahı ve bir takım, şimdi 23 Nisan Okulu’nun olduğu alanda bulunuyordu. Alayın fırını Kışla Caddesi’nde, Dörtyol mevkiinde, eski Jandarma Lojmanları’nın olduğu yerde, karşısında Karadeveci Fabrikası’nın yanında, şu anda metruk bir bina olan yerde askeri mutfak, Burgaz Mahallesi Yeldeğirmeni tepesinde, şimdi havacıların lojmanı olan yerde askerlerin reviri vardı.

Alayın 2’nci taburu ise Güllük’te konuşlandırılmıştı.

2002 yılında, Güllük’teki Özel Kuvvetler’e ait kışlada müfreze komutanı olan bir üsteğmen yanıma gelerek, kışlanın bahçesinin düzenlenmesi için yardım istedi.

Ertesi gün Kışla’ya gittiğimde, arka bahçede 7-8 adet ince gödeli palmiye ağacı gördüm. Dikkatimi çekti. Daha sonra aynı palmiyeyi, Güllük eski Belediye Binası’nın önünde (bu bina eski askeri mahfel, yani gazinodur) gördüğümü anımsadım. Ardından, bu palmiyelerden iki tanesinin de Milas’ta olduğunu, birinin 23 Nisan Okulu’nun bahçesinde, diğerinin de Vergi Dairesi ile Hapishane arasında olduğunu saptadım.

Türkiye’de iki türlü palmiye yetiştirilmektedir. Birisi 10-12 metreye kadar büyüyebilen, kalın gövdeli palmiyelerdir ki bunlar Milas’ta bulunan palmiyelerdir. Diğeri ise ince gövdeli, 20-25 metreye kadar büyüyebilen palmilerdir.

Milas’taki palmiyelere uymayan bu palmiyelerin daha sonra, Halikarnas Balıkçısı’nın Bodrum’a getirdiği tohumlardan üretildiği ve askerler tarafından Milas’a getirildiğini düşündüm.

Özel Kuvvetler Kışlası’na ilk gittiğimde tohum zamanı idi. Tohumları topladım ve sonra da ekmedim. Ekmeyişimin nedeni palmiyelerin çok uzun boylu oluşuydu. Biz Milas’ta palmiyeleri merdivenli itfaiye araçları ile buduyorduk. Ağaçlar boylu olacak, ileri nesillere zorluk çıkarmasın diye bu işten vazgeçtim.

IV. MİLAS’IN FISTIK ÇAMLARI VE DEMİR AĞAÇLARI

1950-1954 yılları arasında Milas Belediye Başkanlığı’nı Ziraat Mühendisi Turan Akarca yürüttü.

İstikamet Sineması’nın arkasındaki Hacı İlyasMahallesi’ne ait alan, tamamen bağlık idi. Turan Akarca, burayı imara açarak 3 yeni cadde düzenledi. Bu caddeleri Fıstık Çamı ağaçlalrı dikti.

Atatürk Bulvarı’nı da Demir Ağaçlarıyla süsledi. Ben Ege Üniversitesi’nde okurken, ilk demir ağaçlarını Bornova-Çınarlı arasınndaki Zeytincilik Enstitüsü’nün önünden geçen yolun iki tarafında görmüştüm.

Demir ağaçlarını Turan Akarca’ya sorduğumda, kendisinin de aynı yerde gördüğünü ve Fidanları o zaman Ege Bölgesi’nin tek süs bitkileri fidanlığı olan, Tarım Bakanlığığı Mersinli Süs Bitkileri İstasyonu’ndan getirdiğini ve fıstık çamı fidanlarını ise ormandan temin ettiğini söyledi.

V. ESENTEPE PARKI

Esentepe, Milli Emlak’a ait, Milli Savunma Bakanlığı’na tahsisli bir alandı.

1957-60 yılları arasında Belediye Başkanlığı yapan Adnan Akarca, burayı düzenleyerek, o zamanın koşullarına göre çok çağdaş bir park haline getirdi.

Park, gazino binası, önünde içinde kırmızı süs balıkları yüzen havuzu ve içinde dans pisti bulunan bir tesis olmuştu.

Park tasarımını bilen ve anlayan bir kişinin ilgilendiğini düşündüğüm parkta 2 adet Lübnan Sediri vardı. Ayrıca yazın göz alıcı çiçekler açan Oya ağaçları ve 2 bodur palmiye fidanı da parkı süslüyordu.

Zaman içinde, Sedir ağaçları büyüyerek, 5-6 metre boyunda, kat kat gösterişli, görkemli anıt ağaçlar haline geldi. Buraya gelen herkesin dikkatini çekiyordu.

Parkın yeniden düzenlendiğini duymuştum. Bir kaç yıl once, bahçede ziyaretime bir arkadaşım geldi. Biraz sohbet ettikten sonra, hadi seni biraz gezdireyim dedi. Arabasına bindik ve beni Esentepe’ye çıkardı. Etrafa bakındım, Sedir ağaçları yoktu. Bir anda şok oldum. Ne olmuştu? Etrafı incelediğimde,Sedir ağaçlarının köklerinin olduğu bölgenin, düzeltmek amacıyla kazıldığı ve ağaçların köklerinin kesildiğini gördüm. Bilinçsiz ve bilgisiz bir belediye elemanı, ağaçların kökünü kestirmiş ve kurumasına neden olduktan sonra, enkazı ortadan kaldırmıştı!

Arkadaşım, çok üzüldüğümü ve gözümden iki damla yaş geldiğini görmüş, ‘bu kadar üzüleceğini bilseydim, seni buraya getirmezdim’ dedi. Ben de ‘enkazı ortadan kaldırmak, kabahatı ortadan kaldırmaz’ diye cevap verdim.

1918-1960 yılları arasında Milas’ta yapılan 2 eski parkın öyküsünü anlattım.

Parkları yapanları, ağaçları dikenleri, emeği geçenleri rahmetle anıyorum.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık