A.Coşkun Efendioğlu

A. Coşkun EFENDİOĞLU

Bu satırları, yazının ruhuna uygun bir ortamda, bulanık ve hafif yağışlı bir Milas gününde kaleme alırken, “bu kadar mı denk gelir” demekten kendimi alamadım.

Hem ülke düzleminde, hem de yöremiz açısından, pek çok açıdan ve neredeyse her açıdan boz bulanık günler yaşıyoruz.

Cumhuriyetimizin aydınlık günlerine olan inançla, pek çok badireyi, bu kadar karamsarlığa kapılmadan aştığımız çok dönem geçirmemize karşın, şimdilerde, toplumumuzda çok büyük ölçüde bir karamsarlığın hakim olduğunu görmek, içimizi acıtıyor. Pek çok insanın benzer duygular içinde, karamsar, sıkıntılı bir dönem geçirdiğine tanık oluyoruz.

Ülkemizin ekonomisinin, iktidar yanlılarının söylediğinin aksine, pek çok sıkıntıları barındırdığını önemli iktisatçılar söyleyeduruyorlar; daha da ötesi, tek tek insanlarımız da yaşam deneyimlerinden damıtarak aynı tehlikeye işaret ediyorlar. Toplumsal yapımız, özellikle son yıllarda müthiş bir aşınma geçiriyor. Kürt meselesi konusunda, yaklaşık 30 yıllık geçmişin pek çok sıkıntısına karşın, milliyetçi kutuplaşma, hiç şimdiki kadar açık-seçik ve tehlikeli bir hal almamıştı; şimdi ise çok olumsuz bir tabloyla karşı karşıyayız maalesef..

En son, dinci vakıfların insafına terkedilen çocuklarımıza karşı işlenen cinsel saldırıların boyutları, insanı çıldırtacak düzeyde. Daha da korkuncu, bu rezaletler, iktidar tarafından akılalmaz bir koruma kalkanı ile örtülmeye çalışılıyor. Devletin, geleceğimiz olan çocuklarımızı, lâik-demokratik cumhuriyetimizin değerleri doğrultusunda koruma görevinin nasıl iğdiş olduğunu görerek, isyan ediyoruz..

İnsanlarımız, bu toplumsal bulanıklıkla karamsarlık girdabında sıkışmış durumda..

Yerele geliyoruz, son Büyükşehir Belediyesi Yasası sonrası öyle bir noktaya geldik ki, gerçekten “yerel bir iktidar var mı?, kaldı mı?” sorularını sormadan edemiyoruz.

Büyük sorunları olan Bodrum kavşağını uzun süredir gündeme getirip duruyorduk. Herkes, köklü bir çözüm bulunması için öneriler getiriyor, biz de dillendiriyorduk. Sonunda, bir gün baktık ki, Bodrum Kavşağı için “büyüklerimiz” ihale kararı almışlar. Bir de baktık ki, “akıllı kavşağa” karar vermişler ve uygulamaya başlamışlar. Yerel yönetime, yönetimlere soran, danışan yok! Pek çok vatandaşın da dillendirdiği gibi, bu kavşaktaki özellikle yaz aylarında oluşacak trafiği “akıllı kavşak” seçeneğinin çözemeyeceği ortada. Tersine, daha fazla trafik kazalarına ve tıkanmalara neden olacağı apaçık görülebiliyor. Buradaki sorunun, biraz da uzun vadeli bakıldığında, ancak Torba kavşağındaki gibi bir üst geçitle rahatlayabileceği ve bu düzlemde, en büyük sorun noktalarından biri olan Mezarlık bölgesindeki geçişin de sorun olmaktan çıkarılabileceği açık. Ama dinleyen kim!

Yapılan iş, sanki yasak savma kabilinden, ‘işte soruna el attık’ düzleminde palyatif bir önlem. Ve bize göre, kesinlikle buradaki sorunu gideremeyecek; belki daha da artıracak. Yaşayıp göreceğiz, demekten başka bir şey gelmiyor elden..

Yeni yasa sonrası ilçe belediyeleri, yasada değişiklikler yapılmadan, yeni gelir kaynaklarına kavuşturulmadan, Milas’ın geleceğine dair önemli kararlar alma ve uygulama yapma imkanına sahip değil. Büyük ölçüde, ya merkezi hükümetin yerele danışmadan uygulamaya koyacağı ya da büyükşehirin alacağı kararlara göre yaşamak durumundayız. Yerel yönetime, bu anlamda, kişilerin ve kurumların müdahale edebilme, katılma şansı azalmış durumda..

Herkes, geleceğe umutla bakabilme noktasında, ileriyi göremez durumda..

Bu nedenle de bir sıkıntılı toplumsal, siyasal hava var ortalıkta..

Tam anlamıyla..

Bozbulanık..