• 23 August 2016, Tuesday 19:55
A.CoşkunEfendioğlu

A.Coşkun Efendioğlu

Bütün eğitim kurumlarını devlet işletsin ...

A.Coşkun EFENDİOĞLU –

Bizim Milli Eğitim Sistemimizin temeli, Anayasamızda da uzun yıllar teminat altında olduğu gibi, “eğitimde fırsat eşitliği” ilkesi üzerine kurulmuştu. Yani, Cumhuriyetimiz, zengin-yoksul tüm insanlarımızın çocuklarının, aynı kalitede, ücretsiz, lâik, demokratik,  bilimsel eğitimi alabilmesini sağlamayı, devletimize görev olarak koymuştu.

“Muştu” diyorum, çünkü bildiğiniz gibi, 70’li yıllardan başlayarak, özel dershanelerin ilk örnekleriyle birlikte, bu ilke gevşetilmeye başlanmıştı.

Sonraları dersaneler yaygınlaştı, parası olanlar çocuklarını okuldan sonra dershanelere de göndererek, “fırsat eşitliği”ni “ihlal etmeye” başladılar. Devlet, “fırsat eşitliği”ni ortadan kaldıran bu uygulamayı engellemek yerine, buna yol verdi çok uzun yıllar..

Hele son beş-on yılda, özel okullar, kolejler açılmaya başlandı. Önce Üniversitelerde başladı bu süreç. ÖSS ve ÖYS’de başarılı olamayanların, para ödeyerek okudukları bu okulların yanısıra, bir de ‘devlet okullarına göre daha iyi eğitim veren’ “seçkin üniversiteler” boy gösterdi ve parası olanlar, çocuklarını bu üniversitelere göndermeye başladılar.

“Eğitimde fırsat eşitliği” ilkesi iyice aşındırılmaya başlandı. İşin garibi, anayasada bu ilke korunurken yapıldı bütün bunlar..

Gelinen son aşamada, devlet, çocuklarını özel okullarda okutmak isteyenlere, okul parasının bir kısmını ödeyerek, bu özel okulları teşvik etmeye başladı. Devlet, kendi okullarına temizlik için hademe parası, temizlik parası, boya-badana parası, yakacak parası göndermezken, özel okullarda paralı okuyan çocukların parasının bir kısmını ödemeye başladı.

Aslında teşvik edilen özel paralı eğitim ve bu okulları açan sahipleriydi…

Devlet, neredeyse yeni ilkokul, ortaokul ve liseler açmaz oldu…

   *                             *                             *                             *

Son darbe girişimi sonrası, bu özel okullardan, Fethullahçılara ait olan yaklaşık 550 her dereceden okul, üniversite ve yurtları kapatıldı ve bunlara el konuldu. Bu okullarda öğretmenlik yapan öğretmenlerin de öğretmenlik lisansları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından iptal edildi.

Bu okullarda, terör örgütü olarak ifade edilen “FETÖ’cü çeteciler”, çocuklarımızın beynini yıkıyorlardı çünkü..

Yapılan doğru mudur?

Elbette doğrudur.

Peki yeterli midir?

Hayır yeterli değildir.

   *                             *                             *                             *

Devletin, bizim geleneklerimiz ve anayasamıza göre birkaç temel görevinden biri, tüm yurttaşlarına parasız sağlık ve eğitim hizmeti vermesi idi. Aynı zamanda, Osmanlı’dan borçlu ve sanayisi olmayan bir ülke devralmış Cumhuriyetimizin, ülkemiz ekonomisi ile ilgili görevleri de vardı. Hem sermaye birikimi sağlamak, temel sanayi tesislerini kurmak, tarımı destekleyerek, tarımsal üretimi artırmak gibi.

Yeni kuşaklar, kuşkusuz bunları çok iyi bilmiyorlar ve o nedenle, bu devletin neler yaptığını, yapabileceğini, yapması gerektiğini de hem bilmiyorlar, hem de ne yazık ki bunları onlara anlatan pek kimse de yok.

Özal döneminde başlayıp AKP döneminde hızlanarak devam edilen “özelleştirmeler”le satılıp savılan bütün kurumlar, işte o dönemde devletin kurmuş olduğu temel sanayi kuruluşları ile çeşitli kurumlardır.

Ama en azından bu dönemleri yaşamış kuşaklar olarak bizler ve tarihimizi araştırmış olan yeni kuşakların kimileri de, bütün bunları çok iyi biliyor ve görüyorlar. Ancak ne yazık ki, son 30-40 yıllık süreçte, hep Cumhuriyetin temel ilkelerinden gittikçe uzaklaşan ve uzaklaştıran anlayışlar temelinde politikalar yapan iktidarların elinde kaldı ülkemiz..

Ve geldiğimiz nokta ortada.

   *                             *                             *                             *

Şimdi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, AKP hükümeti, başından sonuna kadar kendisinin besleyip büyüttüğü bu Türkiye Cumhuriyeti düşmanı, karanlık örgüt FETÖ’cülerle mücadele edeceğiz diye, bunların elindeki okullara el koyuyor, bir tür devletleştiriyor.

Bugün onlar bu alçaklığı yaptılar ve yapabiliyorlarsa, başkaları neden yapmasın? Neden yapamasın?

Eğitimde fırsat eşitliği temel ilkesini yok eden bu paralı eğitim uygulamasından tümden vazgeçmek, en doğrusu değil midir?

Dershaneler kapatıldı, ama yetmez, tüm özel okullar ve üniversiteler de devletleştirilmeli, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde okullar haline getirilmeli, bilimsel, lâik, demokratik eğitim sistemi yeniden kurulmalı ve parası olanın da olmayanın da devletin aynı olanaklarıyla, kaliteli eğitim alması sağlanmalıdır. Bütün yurtlar da devletleştirilmeli, çocuklarımız, gençlerimiz, bu alanda da, ücretsiz olarak, eşit yeme-içme, barınma imkanlarından, Kredi ve Yurtlar Kurumu aracılığı ile faydalandırılmalıdır.

   *                             *                             *                             *

“Bir musibet, bin nasihatten yeğdir” atasözü, bize, Cumhuriyetimizin bu en temel ilkelerini tekrar hatırlamak için rehber olmalıdır.

Bugün konumuz eğitim; ama aynı şey sağlık için de gereklidir. 

O zaman yüksek sesle söylemeli ve yapmalıyız:

Bütün özel eğitim kurumları Milli Eğitim’e devredilsin.. Paralı eğitim kalksın.. Cumhuriyetimizin o güzel “Eğitimde fırsat eşitliği” ilkesi uygulansın.. 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık