A.Coşkun Efendioğlu

31 Mart Yerel Seçimleri yaklaşırken, Muğla siyaset gündeminin şu günlerde en önemli konuşma konusu CHP ve adayları ve aday seçimlerinin nasıl yapılacağı, yapılması gerektiği..

Bu bağlamda, özellikle sosyal medyada, bir süredir en çok konuşulan konulardan biri de Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Osman Gürün’ün durumu..

Osman Gürün’e ağır eleştiriler var ve ilginçtir, eleştirenlerin en önemli kısmını yine CHP’liler oluşturuyor. Daha doğrusu, CHP’nin ‘muhalifleri’.. Tabii, onların sürekli gündeme getirdiği bu konuları AKP’li yetkililer de boş bırakmıyorlar. CHP içinden aldıkları ‘pas’larla da beslenerek, Gürün’e yükleniyorlar.

Osman Gürün ve ‘ekibi’ne.. Ki bunların içinde Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat da var.

Ağır saldırıların ve eleştirilerin önemli bir kısmı, Osman Gürün ve ‘ekibi’nin CHP Muğla İl ve ilçe başkanlıklarına ağır müdahalelerde bulundukları ve hatta tamamen onların ‘yönettiği’ şelinde. Bu nedenle de önseçim yapılmadan, atama ile belirlemenin de CHP için büyük bir handikap ve kayıp olduğunu belirtiyorlar.

Bu eleştirilerde kuşkusuz pek çok haklı oldukları şeyler de olabilir. Var da.. Parti içi demokrasi kanallarının açık olmaması, bütün partiler gibi ve belki de diğerlerinden çok daha fazla CHP için büyük bir sıkıntı kaynağıdır.

Delege sisteminin sıkıntıları bir yana, Genel Merkezin merkez yoklaması ile aday belirleme eğiliminin neredeyse kural haline gelmesi, kuşkusuz partiyi kurutan en önemli damarlardan biridir. CHP tabanı da bu konularda, diğer partilerin tabanlarından çok daha hassastır; bu nedenle de en çok bu konulardaki ihlaller, büyük tepkilere neden olmaktadır.

Ancak, bugün, çok önemli olsa da, esas ele almak istediğim konu, bu değil.

Özellikle sosyal medyada çok yaygın olarak, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün’ün başarısız olduğu, Muğla’yı iyi yönetemediği, vb. konusunda çok eleştiri var ve bu konudaki en acımasız eleştirilerin çoğu da kendi partililerinden geliyor. Bu nedenle de, ‘başarısız’ Osman Gürün’ün hiç şansı olmadığı, hatta CHP Osman Gürün’le seçime girerse, kaybedebileceği de sıkça dillendiriliyor.

OSMAN GÜRÜN BAŞARISIZ MI?..

Öncelikle belirtmeliyim ki, buna katılmıyorum.

Ve en başta kaydetmem gerekir ve dikkat çekicidir; bu eleştirilerin çoğu da, teknik değil, ‘siyasi’dir.

Zaten partili olmadığım için, parti içindeki tartışma ve sıkıntıları bir kenara bırakarak, bir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Osman Gürün’ün yaptıklarını da, ancak uzaktan ve bir basın mensubu olarak gözlemlediğim kadarıyla değerlendirebilirim.

Bana göre Osman Gürün, Muğla Belediye Başkanlığı sonrasında Büyükşehir Yasası çıktıktan sonra seçildiği Büyükşehir Belediyesi’ni, sıfırdan kuran ve Muğla’nın tamamının var olan sorunlarını yüklenerek, bunlara çözümü yeni planlamaya başlayan bir Büyükşehir Belediye Başkanıdır. Ve şu dört yıllık zaman diliminde yaptıkları, hiç de yabana atılabilecek şeyler değildir. Bu kadar kısa zaman içinde, Muğla’nın bütün ilçelerinde yapılanmasını yeniden kurarak, hizmet üretmeye başlaması ve yeni yatırımlar planlaması, üstelik hükümet kaynaklarından da yeterince faydalanamayan bir muhalefet Büyükşehir Belediye Başkanı olarak başarılıdır.

Kolay değil, Muğla’da, aslında yeni bir ‘hükümet’ kurmuştur. Yetkilerini ve varolduğu kadarıyla kaynaklarını Büyükşehir Yasası’ndan alan bir hükümet. Ve, pek çok olaydan biliyorum, ciddi, merkezi bir hükümet. Hizmet alanı çok geniş, ama yine birçok bölgemizdeki yapılması gereken işlerle ilgili olarak olduğu gibi, bütün ilçelerin sorunlarını tesbit eden ve çözümü için planlar yapan bir hükümet.

Bu kadar kısa sure içinde Muğla’nın bütün ilçelerinin yol, su, vb. gibi eksiklerini tespit ederek, bunları yalakşap bir anlayışla değil, bir turizm kenti olan Muğla’nın ulaşması gereken bir standart tesbit ederek, bu standartlarda yapmaya çalışan bir hükümet.

Büyükşehir’in, yol çizgilerinden, korkuluklarına, kedi gözlerine kadar, Büyükşehire ait olduğunu gösteren işaretler de taşıyan, oldukça güzel yollar yapıyorlar.

Kim ne derse desin, ulaşım konusunda büyük bir devrim gerçekleştirdi. Muğla’nın neresinde olursa olsun, bir engelli, engellilerin binebileceği standartlarla donatılmış araçlarla seyahat edebiliyor. Bu, hem büyükşehirin kendi araçları, hem de büyükşehir denetimli araçlar için geçerli.  Sanırım ülke çapında, Muğla’nın dışında bu standartlara ulaşabilmiş bir ilimiz yok.

Tabi, bütün bunlar, eski standartlara alışmış ve yine yapılacak işleri bu standartlarda görenler için yer yer büyük direnişlerle de karşılaştı. Sadece taşıma işinde değil, başka alanlarda da mutlaka bu türden, sıkıntılar oluşmuştur. Ama Osman Gürün, üstelik önemli bir kısmı kendi partililerince de ‘iç hesaplaşmalar’ adına desteklenen bu direnişlere teslim olmadı; Muğla’yı hedeflediği standartlara getirme çabasından geri durmadı. Bu anlamda, herkesle muhatap olmaktan da kaçındı. Özellikle iktidarı muhalefeti farketmiyor, siyasi partilerimizin hepsinde mevcut olan, seçilmişlerin, kendisini seçenlerin özel işleriyle ilgilenmesi, tayin-torpil ilişkileri vb. gibi, kendisini iş yapmaktan alıkoyabilecek taleplere hep uzak durdu. Bu anlamda, ‘popülist’ bir politika izlemedi. Zaten, kendi partisinden gelen eleştirilerin en büyük çoğunluğu da bunları yapamayanlardan geldi ya da destek gördü.

Ben bunu, geçmişte bir kez daha yaşamıştım. Erman Şahin, Bayındırlık Bakanı olduğunda, Milas’a geldiğinde, CHP İlçe binasına da gelmiş ve burada partililere hitap ederken, “Ankara’da, Muğlamıza ve Milasımıza hizmet için varız. Ancak sakın kişisel tayin-torpil vb. işleriniz için bana gelmeyiniz; bunları yapmam ve kalbinizi kırarım. Yapılabilecek makul taleplerinizi ilçe ve il yöneticileriniz bize zaten iletir. Ama Ankara’ya Milasımıza, Muğlamıza yapılabilecek bir yatırım vb. gibi işler için geldiğinizde, kapı kapı yanınızda dolaşır, elimden geleni yaparım” dedi diye, yani vatandaşların kişisel işleriyle uğraşmam dediği için, bir sonraki seçimde mahallesinden delege bile seçilememişti!

Şimdi Osman Gürün’e partisinden gelen eleştirilerin önemli kısmının, yine benzer nedenlerden kaynaklandığını görüyor, düşünüyorum. Bu anlamda, teknik olarak bakıldığında, Osman Gürün’ün başarsız bir Büyükşehir Belediye Başkanı olmadığını teslim etmek gerekir.

Öte yandan, bir tanesi de Milas’ta yapılan ve tüm Muğla’ya eşit şekilde planlanan katı atık depolama tesislerinin yapımı, Kanalizasyon arıtma sistemlerinin ihyası ve yenilerinin planlanması, Muğla merkezde başlayan ve yakında Milas’ta da resmen başlayacak olan ve engelli ailelerini çok rahatlatacak “Mola” hizmeti gibi, ülkenin başka yerlerinde de olmayan sosyal programlar vb. Başkan Gürün’ün hanesine yazılabilecek güzel hizmetlerden bazıları..

Bu anlamda, Osman Gürün’ün, hizmet süresiyle (4 yıl) sınırlı bir başkanlık dönemi öngörmeyip, doğru olarak, daha uzun sureli bir perspektifle Muğla’nın hem bir turizm kenti altyapısını oluştururken, aynı zamanda bir tarım kenti olduğunun bilinciyle kooperatifleri desteklemesi, toprak analiz laboratuvarı kurması, vb. çalışmaları da sürdürmesi, bölge müzesinden spor tesislerine, otogardan konservatura kadar geniş bir yelpazede plan ve yatırımlar yapması da, ayrıca altı çizilmesi gereken, bir vizyona sahip olduğunu ve bu vizyonla hareket ettiğini de gösteriyor.

Öte yandan, Muğla’yı hem ülke içinde, hem ülke dışında rahatlıkla temsil edebilecek temsil kabiliyeti olan, birikimli, kültürlü ve vizyon sahibi bir kişilik. Ve yine, kabul etmek gerek ki, pek çok büyükşehir’in sahip olmadığı yönetici özellikleriyle, Muğla’nın aydın, medeni, çağdaş niteliklerini yansıtan, saygın bir kişilik.

Peki, hiç eksiği-gediği yok mudur? Vardır kuşkusuz.. Hem teknik anlamda, hem de siyaset tarsi olarak, eksikleri, hataları da olabilir.

Ama hem ülke, hem de bölge çapındaki siyasetçi ve yöneticilerin içinde olduğu kalibre sorunu düzleminde bakıldığında, Osman Gürün, bu anlamda da, ortalamanın çok üstünde bir profil çizer.

Ki, bu yazıdan amaç, O’nun eksiklerini, hatalarını tartışmak değil, dediğim gibi.

sadece, Osman Gürün, çok sık söylendiği gibi “başarısız mı?” sorusuna cevap aramak ve bu tartışmalara bir ‘bakış açısı’ sunmaktır.