A.Coşkun Efendioğlu

İkizköy, Karacahisar, Çamköy’deki Akbelen çevresindeki 190 parsel tarım arazisinin Cumhurbaşkanlığı kararıyla acele kamulaştırılması kararının Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından gelen büyük tepkiler sonrası, şimdi de yine Resmi Gazete’de yayınlanan bir kararla, bu acele kamulaştırma kararının geri alındığı açıklandı.

Süreç, Çarşamba gecesi AKP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Aydın Ayaydın’ın bir açıklama yaparak, kamulaştırma kararına karşı, kendisinin de bu kamulaştırmalara ve Muğla’da turizmi olumsuz etkileyeceğini belirttiği linyitle enerji elde etmeye karşı olduğunu belirterek, kararın geri alınması için Cumhurbaşkanlığı nezdinde girişimde bulunduğunu belirtmesiyle başladı. Perşembe gece yarısından sonra ise kararın geri alındığı Resmi Gazete’de yayınlanarak, duyuruldu.

Bu ilginç bir sonuçtur. Cumhurbaşkanlığı kararının iki gün içinde iptali, bu işin artık bittiği anlamına geliyor mu?

Hiç sanmıyoruz.

Bu durumu, Muğla’yı mutlaka almak için çalışan AKP iktidarının, Akbelen Direnişi’nin devam ettiği bir süreçte, seçimden kısa bir süre önce alınan ve ‘erken alındığı’ düşünülen bu karardan, seçim sürecinde daha fazla tepki almamak ve hatta AKP adayının iktidar nezdinde ne denli ‘muteber’ bir isim olduğunu göstermek adına yapılan bir manevra olarak görmek gerekiyor.

O zaman, bu işin samimiyet testini şöyle yapabiliriz.

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adayı olan bütün partilerin adayları, aşağıdaki gibi bir metne imza atarak, seçim öncesinde taahhüt ederlerse, bu sorundaki samimiyetleri de ortaya çıkar.

 

“Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumda, taahhüt ediyorum ki:

Ülkemizin en büyük üç turizm kentinden biri olan Muğla’mızda, 37 yıldır yemyeşil doğamızın önemli bir kısmını kömür çıkarmak için çirkinleştiren, yeşil örtümüzü yırtan kömürden enerji üretimi artık son bulmalıdır. Bu santrallerin, başından ilan edilen ömürleri zaten bitmiştir. Şimdiye kadar açılan maden sahalarında da kömür kalmamıştır. Bundan böyle, bu santrallerde kullanmak üzere yeni kömür madenlerinin açılması için ormanların kesilmesi, tarım arazileri ve zeytinliklerin ‘acele kamulaştırmalarla’ maden alanı ilan edilmesi son bulmalıdır. Kömürden elde edilecek enerjiyi, cennet Muğla’mızda güneşten ve rüzgardan elde etmek mümkündür ve ben Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumda, bu uğurda mücadele ederek, cennet Muğla’mızı termik santrallerden kurtarmaya söz veriyorum.”

 

Bu çağrıyı imzalayacak adaylar, Muğla’nın gerçek adaylarıdır.

Hiç kimse unutmasın ki, ‘acele kamulaştırma kararı’ ile tarım alanlarının maden sahası alanı haline getirilmesi ve iki gün sonra alelacele bu kararın kaldırılması, AKP iktidarı ve adayının bir seçim manevrası da olsa, onları bu kararı almaya sevkeden en önemli şey, Akbelen köylülerinin ve destekçisi çevreci aktivistlerin 4 yıldır bıkmadan sürdürdükleri kararlı direniş ve bilinçtir. Bu bilinç ve mücadele olmasaydı, bu karardan geri dönüş mümkün olmazdı.

Bu cümleden olarak, esas olanın ‘manevralar’ değil, direniş kararı ve mücadele olduğunu tekrar vurgulayarak, diyoruz ki: ‘derlenip dürülmesin bayraklar’..

Tıpkı, ünlü şairimiz Nazım Hikmet’in ‘Hürriyet Kavgası’ şiirindeki gibi..

“…

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.

Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.

Safları sıklaştırın çocuklar,

bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

…”