A.Coşkun Efendioğlu

Geçtiğimiz günlerde Bodrum’da bir olay yaşandı; tüm Türkiye’nin gündemine düştü..

Bu olay bana, nasıl güzel bir toplumda yaşadığımızı, yaşanan bunca kötülüğe, ekonomik sıkıntılara, değerlerimizin göz göre göre öğütülmesine, Atatürk Türkiyesi’nin günden güne gerilediğini gözler önüne seren binlerce olay ve olguya karşın, toplumumuzun hâlâ pek çok önemli insani değerini yitirmediğini gösterdi. Gururlandım..

Toplumumuzun, yaşadığı bunca mihnete karşın, yüzyıllardır yaşattığı o büyük kültürel değerlerini hâlâ nasıl koruduğunu gördüm.  Sevindim..

Onlarca yıldır yaşadığımız ve toplumumuz içinde büyük kırgınlık ve düşmanlıklar ekmeye yönelik çabalara karşın, tarih içinde oluşmuş ne büyük bir kenetlenmedir ki, en temel toplumsal değerlerimizi yitirmeden, ‘kutuplaşmaların’ getireceği bölünmelere karşı hâlâ birbirine kenetlenebilen bir toplumuz.

Kişisel olarak benim hiç kaybetmediğim geleceğimizin aydınlık olacağını olan inancım kat be kat arttı!.

Eminim bu, hepiniz için, hepimiz için böyledir..

            *                      *                      *

Geçtiğimiz gün Bodrum’da bir dolmuş şoförü, iş elbiseleriyle dolmuşa binmek isterken, dolmuş şoförü tarafından ‘kirli elbiselerinle o koltuğa oturamazsın’ itirazıyla, dolmuştan indirilmek istenmiş. Tartışma yaşanmış. Bir kadın yolcu da, hem olayı cep telefonuyla görüntülemiş, hem de şoföre karşı çıkarak, o işçi arkadaşın iş elbiseleriyle koltuğa oturabileceğini savunmuş.

Ayrıntıları izlemişsinizdir, o görüntüler sosyal medyaya girince, yaygın basın ve TV’lerde günün konusu olarak ekranlara kadar yansıdı.

Şoför belki, sonradan boyacı olduğu anlaşılan işçi arkadaşın, iş elbiseleriyle koltukları kirletebileceğini düşündüğünden böyle bir tavır almış. İşçi de doğal olarak, koltukları kirletebilecek bir durumu olmadığını düşünerek karşı çıkmış. Ve dolmuştaki bir kadın yolcu, iş elbisesiyle işçinin de evine gitme hakkı olduğunu düşünerek ve işçinin dolmuştan indirilmesine karşı çıkarak tavır almış.

Ne güzel!.. İnsanlarımız, olaya seyirci kalmak yerine, duyarlılıkları doğrultusunda bir başkasının hakkını savunmaktan geri durmuyorlar.. Bu kadın yolcu, o emekçinin elbiseleri iş elbisesi de olsa, o kadar insanın gözü önünde ‘koltuğa oturtulmayarak’ ‘rencide olmasına’ tepki göstererek mani olmuş, çok önemli bir duyarlılığa imza atmıştır.

Olayın duyulmasıyla, Bodrum Belediyesi bir bildiri yayınlayarak, “o emekçi, o koltukta oturacak!” demiş ve işçiyi dolmuşa almak istemeyen şoför, çalıştığı kooperatif tarafından işten çıkarılmış..

Olayın, götürüntülerin kamuoyuna yansımasıyla, ‘duyarlılığın’, o dolmuşta bulunanlardan dışarı taşarak, emekçilerin rencide edilmesine karşı duyarlılığın bir üst kademeye taşınmasına olanak sağlamış.

Hepsi çok güzel!..

Ama hepsinden güzeli, peşinden gelmiş..

Şoförün işten çıkarıldığının duyurulması sonrasında, o gün kirli elbiseleri nedeniyle dolmuştan indirilmeye çalışılan işçi, ‘kendisi’ nedeniyle şoförün işten çıkarılmasına üzülerek bir açıklama yapmış: “Benim yaşadığım olay sonrası şoförün işten çıkarıldığını duydum. Buna üzüldüm. Benim yüzümden bir emekçinin işinden olmasını istemem. Çok üzüldüm. İşsizliği, parasız kalmayı ben çok iyi bilirim. Ben böyle bir şeye neden olduğum için hem Bodrum Belediyesinden hem de şoför arkadaştan özür dilerim. Lütfen o arkadaşı işten çıkarmasınlar” demiş..

İnanın, insanın gözlerini yaşartan bir durum, insanımızın inceliği, vefası, sadece kendini değil karşısındakini de düşünmesi, dayanışması, vb. vb..

Bütün yaşadığımız kötülüklere ve kötü örneklere karşın..

Bunları yaşamak, inanın insana yaşam sevinci veriyor, geleceğimize olan güveni pekiştiriyor, yurtseverlik duygularını pekiştiriyor..

Teşekkürler, o emekçiyi yalnız bırakmayan kadına..

Teşekkürler, kendisini koltuğa oturtmak istemeyen şoförün isten çıkarılmasını istemeyen emekçiye..

Binlerce teşekkür!..