A.Coşkun Efendioğlu

CHP’nin 31 Mart’taki Belediye Başkanı ve Meclis üyelerini merkezden atanacağı biliniyordu. Nitekim, Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi öncelikle Muğla, Milas, Menteşe ve Datça’daki adaylar Genel Merkezce belirlendi. Sonra Ortaca, Köyceğiz ve Yatağan adayları da açıklandı. Bodrum, Marmaris başta olmak üzere henüz adaylıkları açıklanmayan ilçeler de var.

Ve Milas ilçe örgütü, en azından şimdilik, Muğla’nın 13 ilçesinde Belediye Meclis üyeliklerini belirlemede sandık koyan tek ilçe oldu. Genel Merkez kararına karşın, belki izin aldılar bilemiyoruz, ama sandık koydular. Hem de, alışageldiğimiz şekliyle delege bazında değil, tüm üyelerin katılımıyla yaptılar.

Mevcut Belediye Başkanı ve 31 Mart yerel seçimleri için de Milas Belediye Başkan Adayı olarak açıklanan Muhammet tokat, sandık koyma kararlarını açıklarken, “ben de sandığa gireceğim, seçilemezsem istifa ederim” dedi.

Ancak bildiğimiz gibi, Belediye Başkanları için sandık konmadı. Bildiğimiz kadarıyla, diğer adaylar, haklı olarak, Genel Merkezce atanması yapılmış bir kişiyle sandığa girmeyi istemediler. Bu nedenle de, başkanlık için sandık konmadı. İlçe Başkanı İlgin Göktepe, bunu açıklamıştı zaten..

Kuşkusuz, adaylar açıklanmadan, hatta, aday adaylığı için müracaaatlar başlamadan once bu karar alınmış olabilseydi, çok daha iyi olacaktı. O zaman seçimlere girmek için müracaat eden aday adayları çok daha fazla olurdu. Çünkü pek çok kişi, atama yapılacağı bilindiğinden, aday adayı olmak için müracaat etmedi. Seçim olacağı bilinseydi, hem meclis üyeliği için, belki hem de Belediye Başkanlığı için çok daha fazla müracaat olurdu. Adayları taban belirler, hiç bir sorun da kalmazdı.

Öte yandan, 20 Ocak’ta sandık konulması, Başkan Tokat’ın sıralamayı yapması halinde, sıralamaya giremeyenlerin yoğun tepkisiyle karşılaşması durumunu da ortadan kaldırmış, herkes, üyelerin takdirine uymuştur. Bu anlamda, Başkan Tokat’ın da elini rahatlatmış, olası yeni sıkıntıların da önüne geçmiştir.

            *                      *                      *

Bütün bunların ötesinde, 20 Ocak günü, Meclis adayları sıralamasını belirlemek için konulan sandık, bu haliyle bile, partide büyük bir canlılığa ve coşkuya neden oldu. O gün oradaki coşkuyu gören herkes, tabanın nasıl bir özlem içinde olduğunu gördü. Nasıl bir susamışlık olduğunu herkes gözledi.

Hep söylenen temsili demokrasinin, parti içinde nasıl bir canlılık kaynağı olduğu, nasıl bir kaynaşma duygusu yarattığı bir kez daha tescillendi. Parti üyeliğinin, ne anlama geldiğini herkes, uzun zamandır olmadığı kadar duyumsadı.

Zaten, solda olan bir partinin, kendi içinde demokratik kanalları çalıştırmamasının, o çok büyük “demokrasi” söyemiyle ne kadar çelişkili olduğu o kadar açıktı ki, daha once yapılacağı söylenen “merkez yoklaması”ndan, sadece Milas için bile olsa sıyrılmak, partiye büyük bir devingenlik kazandırdı.

Her ne kadar, bu türden her seçimde olduğu gibi, “anahtar liste” serzenişleri olsa da, itiraz sesleri yüksek çıkmadı. Delege ile yapılan seçimlerde “anahtar liste”lerin etkisi daha fazla olabilirken, bu seçim üye bazında olduğunudan, etkisi de az oldu; dolayısıyla itirazlar, yakınmalar da, ona göre daha az oldu.

            *                      *                      *

CHP Milas Örgütü’nün 20 Ocak’taki üye bazında seçimlerinin, önümüzdeki dönemde, hem Milas, hem de Muğla siyasetinde kalıcı etkileri olacağını da şimdiden söyleyebiliriz. Üstelik bu etki CHP ile de sınırlı olmayacaktır düşüncesindeyiz.

Bana göre, bundan böyle Milas CHP’de, bu türden durumlarda, üye bazında seçim dışında bir olasılık düşünülemeyecektir. Bu durum, diğer ilçe örgütleri ve il örgütünü de etkiliyecektir. Zaten şimdiden, Milas’taki seçim, tüm CHP örgütlerinde bir sarsıntı yaratmış, kalıpların kırılabileceğine ve kırılması gerektiğine olan inanç artmıştır.

Bu durum, diğer siyasi partilerin de merkez atama kararlarını, tabanlarının sorgulamasına ve  itirazlarına neden olabilecektir.