A.Coşkun Efendioğlu

A. Coşkun EFENDİOĞLU

Milas’ta belli aralıklara çıkan “Doğuş” isimli bir “gazete”, son zamanlarda yine açıkça isimler de yazarak, çeşitli kişi ve kurumlar hakkında ağır ithamlarda bulunuyor.

Pekçok okurumuz, Muğla Gazeteciler Cemiyeti Temsilcisi olmamız nedeniyle de bizi arayarak, bu fütursuzluğun neden önlenemediğini, neden basın camiasının buna izin verdiğini, bu kişinin nereden bu gücü aldığını, vb. vb.’ni soruyor.

Geçmişte pekçok kez yazdığımız gibi, bir tür “şantaj gazeteciliği” yapan ve kesinlikle basın camiasıyla ilgisi olmayan bazı kişiler, sadece Milas’ta değil, pekçok yerde, benzer “gazete”ler çıkararak, bu tür yayınlar yapabiliyorlar.

Milas’ta bu işle bizim mücadelemiz, yaklaşık 10 yılı aşkın süredir devam ediyor. Ancak Türkiye’de basın camiası, Mühendis Odaları, Tabip Odaları gibi Oda statüsünde birleşmiş olmadıkları için, bu mesleği icra ettiğini söyleyenler üzerinde yaptırım sahibi değil.

“Basın hürdür, sansür edilemez” ilkesinin bu kötüye kullanıcılarıyla mücadele etmenin tek yolu, bu tür kişilerin yaptıkları ya da yapmaya çalıştıkları şantajlara karşı hukuki yollarla mücadele etmektir. Bu yapılmadığı takdirde, bu kişiler, yayın yoluyla korkuttukları bu kişileri haraca bağlamakta, sessiz kalındıkça başkalarına da musallat olmaktadırlar.

İlçemizde yıllardır, çeşitli dönemlerde böylesi fütursuzca yayınlar yapanlar, ne yazık ki, meydanı boş bulmuş, bunların hedefi olmuş pekçok kişi, mücadele etmek yerine, üç-beş kuruş vererek susturmaya çalışma yoluna gitmiş ve bu kişilerin daha da pervasızca saldırılarına zemin hazırlamışlardır.

Bu arada birkaç kez cezalar alarak cezaevine de girse, birkaç ay yatıp çıktıktan sonra, yapacak başka işi olmadığı için, aynı şeyleri yapmaya devam etmektedir.

Pekçok davadan da ceza almasına karşın, yeni yasalar nedeniyle bu cezaları ertelendiği için daha da cesaretlenmektedirler.

Eğer bu durumda kalan vatandaşlar, hukuki yolları ısrarla devam ettirirlerse, alacakları ceza sonrasında, ertelenen cezalar da çekileceğinden, tek caydırma yolu, medeni hukukumuza göre böyledir.

Ancak bu görev, son birkaç haftadır izlediğimiz, üstelik isimler vererek ve son derece ağır suçlamalarda bulunduğu kişilerin kendileri kadar, bu kişileri koruma ve kollama görevi bulunan, başta Cumhuriyet Savcılarımızın, kamu yöneticilerinin alanına girmektedir.

Hiç kimsenin, hiç kimseye böylesine pervasızca suçlamalarda bulunma hak ve yetkisi yoktur. Eleştiri ve suçlama arasındaki ilişkiyi en iyi tartma eğitimi almış kişiler hukukçulardır.

Bütün kamu yöneticilerinin de üç-beş kuruş para sızdırmak için “gazete”sini silah olarak kullandığını, istediğini alamazsa, onların hakkında saçma-sapan da olsa suçlamalarda bulunan yazılar yazdığını çok iyi bildiği bu gibi kişiler hakkında, Cumhuriyet Savcılarını uyanık olmaya ve göreve davet ediyoruz.

Bunun, sadece kişi haklarıyla sınırlı bir durum olmadığını, kamusal alanda büyük rahatsızlıklara neden olduğunu da hatırlatmak istiyoruz.

Bu mesleği, meslek ahlakı çerçevesinde yapmaya çalışan gazeteciler olarak, ismimizin bu gibi kişilerle birlikte anılmasından en büyük ızdırabı bizler duyuyoruz çünkü ...