• 06 February 2017, Monday 19:13
RaşitCENGİZ

Raşit CENGİZ

82 Referandumu

Bana göre de ... / Raşit CENGİZ

Yıl 1976, Ankara Beşevler’deki Eğitim Enstitüsü’nde yatılı öğrenciyim.

Sağ ve sol yerine müzikle uğraşan arkadaşım Vecihi, evine giderken Kızılay’daki YKM önünde sağ görüşlülerin, meydanın karşısındaki GİMA önünde de sol görüşlülerin sözlü sınavından geçemediği için on beş dakika ara ile dayak yedi.

Ben, Hasköy’deki arkadaşımın evine giderken aldığım Cumhuriyet gazetesini otobüse binmeden önce Kızılay postanesinin yanındaki tuvalette atletimle gömleğim arasına özenle yerleştiriyordum.

Menzile ulaşmak için iki ayrı kurtarılmış bölgeden geçmek zorundayım.

Taraflar birbirini duyamayacak kadar kavgalı.

Dayak yememekten çok, dayağa dayanmanın inceliklerini öğrenmeye çalıştığımız günlerdi.

Daha sonraki dört yılda siyasi tartışmalar ve her gün onlarca sözüm ona şehit.

Ekonomi perişan, demagoji diz boyu.

Halk bir kurtarıcı gözlemekte.

Muktedirlere ne isterlerse verildiği günler.

Darbe kaçınılmaz gibi.

Muhalefet lideri işçi kongresinde işçilere sesleniyor: “Sahaya inin, demokrasiye sahip çıkın. Siz seyretmekle yetinip sahaya inmezseniz, demokrasiyi sahiplenmezseniz, birileri sahaya girip düdüğü çalacak ve oyun sona erecek!..”

12 Eylül 1980, beklenen birileri sahaya indi, düdük çalındı, demokrasicilik oyunu bir daha oynanmamak üzere rafa kaldırıldı. (O gün yıkıntının molozu ile doldurulan saha, tüm cılız çabalara rağmen halâ temizlenemedi.)

Muktedir iş başında.

Her işi biliyor, çözümünü de.

Petrol açığını buğdayla, ekonomiyi giydirmeyeceği kadın çizmesinden tasarruf edilecek deri ile düzelteceğini söylüyor.

Herkes alkış yarışında.

Her iki laftan biri Atatürk.

Atatürk, 1881,1938, Ali Rıza Bey, Zübeyde Hanım, bakla tarlası beşgeni içinde.

Siyasi partiler dışarıda, liderleri içeride.

Birisi istifa etmiş, yazıp çizip konuşmak derdinde, öteki “fikirlerimiz iktidar biz niye içerideyiz” serzenişinde.

Doğu sorunu “kart kurt”, milli birlik İslam dininde.

Halk muktediri ömür boyu padişah yapmak derdinde.

13 Eylül sabahı TRT’ye el konulduğu için “basın özgürlüğü” halledilmiş durumda.

Vatandaş yeni doğan oğluna “muktedir” adını koyarken, aziz milletin seçtikleri, alanlara muktedirin adını koymak derdinde.

Tarih 7 Kasım 1982, o gün muktedir ve hazırlattığı anayasa taslağının halk oylaması var.

Ben bir köy ilkokulunda 26 yaşında bir öğretmenim ve aynı okuldaki referandum sandığının başkanıyım.

Elim “evet” demeye, gönlüm “evet” için hizmet etmeye el vermiyor.

Oy kullanma kabininde hep olduğu gibi bir masa, masa üzerinde “evet” için beyaz, “hayır” için mavi renkli oy pusulaları ile kirli bir cam geçirgenliğinde oy zarfları var.

Sandığımda üye olan köy muhtarı sık sık oy kabinine girip çıkıyor, her seferinde o çıkınca ben kabine girip, onun masanın alt gözüne indirdiği mavi pusulaları masanın üzerine çıkarıyorum.

Sıra benim oy kullanmama geldi.

Kabine girdim. Yağlı kağıttan yapılmış zarfın içine, altına mavi üstüne beyaz gelecek şekilde oy pusulalarını yerleştirerek, muhtarın dikkatli bakışları altında zarfı sandığa attım.

Sonra da aynı zarfı sayımda geçersiz saydım.

Kullandığım oy, ne % 8.63’lük hayır, ne de % 91.37’lik evet oylarının içine girdi.

Halâ içimde ukdedir.

Her korkuya, korkutmaya ve karartmaya katlanarak 1 milyon 626 bin 431 hayırlı seçmenden biri olamamıştım.

Tarih tekerrürdür derler ama, belki bu kez tarihin tekerine son anda çomak sokmayı başarabilirim.

(01.02.2017)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık