Raşit CENGİZ

Bu başlık doğru değil.
Bu başlık, bu yazının başlığı değil.
“Hangisini destekliyor acaba” merakını uyandırıp, daha çok insan okusun diye yazdım.
Daha çok insan okusun da, görevini yapsın diye yazdım.
Görev yapmak için CHP’li olmak şart değil. Bu konuda herkes  görevli.
Herkes ama, daha çok CHP’liler görevli.
Herkes, sadece CHP’nin kongresinde görevli değil, AKP, MHP, İYİ, VP…ve diğerleri için de öyle.
Ama şimdi CHP’ninkinin zamanı.
Mevsim,  kongreler mevsimi, asilin vekilini seçme mevsimi.
Mevsim, kayıtlı partilinin, kendi  adına karar alması için, delegesini seçmesi ile başladı.
(Hemen itiraz etmeyin.  Ben de biliyorum,  dayatılan tek liste ile “seçim” olmayacağını.  Adı listeye yazılanların “seçilmiş” olmayacağını. Benim derdim, küsmeyin. Küsüp çekip gitmeyin. Sorun, sorgulayın, rahat bırakmayın. Yanlışı nerede keserseniz, doğrunun büyümesine o kadar yol açar, şans tanırsınız.)
Delegenin, kendini seçenler adına, en iyi çalışacak olanı seçmesi ile,  genel başkan seçimine kadar devam edecek.
Şimdilik, Muğla ve ötesine gücümüz  yetmez, sözümüz erişmez. Sözüm boğa yokuşundan berisine.
İlk sözüm ilçe başkanlığına aday olan iki değerli kardeşime;
 Sizi çok seviyor, İyi niyetinize güveniyorum.
Merak ettiğim, neyi ne kadar değiştirebileceğiniz.
Ben şahsen “UYUMLU”  değil, “VERİMLİ” bir örgüt istiyorum.
Kurduğunuz takımın “İYİ RESİM VEREN” değil, “İYİ EMEK VEREN, VEREBİLEN”lerden oluşmasını istiyorum.
Takım olarak “EMEĞİN” tanımı üzerinde anlaşmış olmanızı diliyorum.
Bunu istiyorum çünkü,  hafta sonlarında on yedi düğün, hafta içinde  sekiz cenazede bulunmanın “emek”  sanılmaya  devam edilmesinden korkuyorum.
Takımınızı kurarken “uyumlu adam” değil,  görevinin  tanımına uyan “verimli  adam” seçmenizi diliyorum.
Örneğin ben, bilişim sorumlunuzun kim olacağını çok merak ediyor, onu sizden daha önemli görüyorum.
Önemli görüyorum çünkü, sosyal medyayı iyi kullanamayan, verileri,  internet  ortamında  toplayıp, kullanılmak üzere depolayamayan bir siyasal partinin, iktidarın yaptığı yanlışlara, kendi başarısızlığı  üzerinden paydaş olduğuna inanıyorum.
Eğitim sekreterinizi merak ediyorum.  Onun, üstlerini eğitime ikna edip, astlarını eğiterek,  önce ortak söylem, sonra da ortak eylem yaratıp, yaratamayacağını merak ediyorum.
Örneğin ben, örgüt sorumlunuzun,  onlarca yıldır üyemiz bulunmadığı için delegesini seçemediğimiz bir kaç mahalleyi,  dert edinip, edinmeyeceğini çok  merak ediyorum.
Salı günleri, “iktidar çok kötü” sunum  etkinliklerinin  yanında, “biz daha iyi olmak için ne yapmalıyız” sorusunu dinleyenlere sorup,  söylenenleri dikkate alasınız diye dua ediyorum.
Kısacası ben,  yarısı “çürük” denilen binanın, “yeterince çürük “ olmadığı söylenen öteki yarısına, aylardır kavrulmuş incir tenekesi gibi  tepiştirilen Fatih İlkokulu öğretmen ve öğrencilerini görüp, görmeyeceğinizi, oyunu aldığınız insanların hakkını arayıp, aramayacağınızı da  merak ediyorum. 
Veya, İlçe yönetimine seçilirseniz, size ileteceğim eleştirilerime  yanıt verip vermeyeceğinizi, vermediğinizde,  yapacağım  paylaşımdan sonra,  bana telefon açıp,”hocam, size bir çayınızı içmek için misafir olmak istiyoruz, müsait misiniz” diyecek kadar “yöneten” olup, olamayacağınızı merak ediyorum.
Ben şimdilik bu kadarını sorayım, siz daha fazlasını kongrede söyleyin. 
Bana vekil tayin edilen delege arkadaşım, bir sözüm de sana.
Kongrede kullanacağın oyun gerekçesini, karşılaştığımızda  bana, en az bu  kadar ayrıntılı  açıklayabilmelisin. Kullandığın oy’un, seni, seçtiklerinin kefili yaptığını unutmamalısın.
“Kulağımı tıkarım, görevimi yaparım” diyen ile,  seçim zamanı başka partiye geçenin peşine takılıp giden seçmen, bir sözüm de sana.
 Ya zamanı gelince hesap sormalısın, ya da ömür boyu susmalısın. 
Biliyorum duymazsın ama, bu partiye hiç oy vermeyen ve vermeyecek olan seçmen, bir sözüm de sana.
Gönül verdiğin genel başkanına vokal yapacağına,  suçladıklarına soru sorup, söyleneni dinleyip anladığın gün, ülkemizdeki kör dövüşü son bulacaktır.
Unutmayın, susmak her kötülüğün anasıdır.