• 19 December 2016, Monday 18:47
RaşitCENGİZ

Raşit CENGİZ

Delege

Bana göre de ... / Raşit CENGİZ

Delege, siyaset denilen toplumsal varlığın hücresidir.

Ben, o hücrenin ‘aidat ödeyen üye’den oluşmasını tercih ederim.

Öylesi, hem ahlaka, hem de demokrasiye daha uygun olmakla beraber, aynı zamanda çok hücreli canlılar gibi gelişmişlik göstergesidir.

On iki eylül düzen kurucularının ve daha sonraki oyuncuların tercihi delege sistemi olduğuna göre, biz o sistemi irdelemek zorundayız.

Siyasi parti yaşamında, iki kongre arasındaki iki üç yıllık süreç, bir gömleğin giyilmesi ise, delege seçimi ilk düğmenin iliklenmesidir.

Daha sonraki etkinliklerdeki yanlışlık ve çarpıklıklar, parti içi muhalifler tarafından yeteneksizlik, beceriksizlik, hatta edepsizlik olarak algılanıp anlatılsa da, doğru teşhis, ilk düğmenin yanlış iliklenme sebebinin kaçınılmaz sonuçlarıdır.

Delegeden beklenenleri, olması gerekenleri, olanları ve sonuçlarını sıra ile inceleyelim.

 

Delegeden ne beklenir?

Delegeden, hiçbir etki altında kalmadan, kişisel çıkar ve çıkarları dikkate almadan, önce ülke, sonra toplum ve parti çıkarlarını en iyi şekilde koruyup kollayacak, yeni soru ve sorunlara bu amaca yönelik yanıt ve çözüm üretecek ehil kişi ve kadroları seçerek, partisini onlara teslim etmesi ve onları denetlemesi beklenir.

 

Kimler, nasıl delege olmalıdır?

Aidat başta olmak üzere, partinin verdiği tüm görevleri eksiksiz yerine getirmiş, ülke sorunları ile parti tüzük ve programlarını ortak bir dille öğrenmiş, çarşaf liste içinden tüm üyelerce seçilmiş kişiler delege olmalıdır.

 

Kimler, nasıl delege olmaktadır?

Siyasi partilerde önce yer, sonra güç edinmiş kişiler, kendi özlem ve düzenlerinin devamı için, kendileri ile uyumlu bir kadro oluşturmak adına, delege ataması yapmaktadırlar.

Bu atama yapılırken, tek kriter ”Kendilerine uyum”dur.

Bu uyum adına, her seferinde yeterlilikleri tartışmalı tüzük ve yönetmelikler bile çiğnenmektedir.

Bu o kadar olağan hale gelmiştir ki, “sen neden kendi istediğin üyeyi delege seçemiyorsun?” diye sorduğunuzda, parti üyesinden aldığınız sitemli yanıt, “beni delege yazmamışlar” olmaktadır.

Sanki birilerinin delege yazma yetkisi varmış gibi.

Siz tam bu “devenin neresini düzelteyim” durumundayken, siyasette hedefi olanların, bu etik ve ahlak dışı yönteme değil, yöntemi kullanmak için sıranın halen kendine gelmemiş olmasına isyan ettiklerini duyduğunuzda, siyasetteki rezilliğin kader ötesi bir şey olduğunu anlıyorsunuz.

Sonuç:

On yıllarca değişmeyen parti lider ve yöneticileri,

Onlar değişse de değişmeyen siyaset yöntemleri,

“Eşek topal ama bir sefer de ben bineyim” özlemleri,

“Madem ülkede olamıyoruz, partide iktidar olalım” hinlikleri,

Ve, “bir kez iktidar yüzü görmeden mi öleceğim” diye dövünen seçmen serzenişleri …

İlk düğmeyi doğru iliklemediğimiz sürece;

Siyasi partiler aynı maskeyi takmış kişilerden oluşmaya devam edecek,

Kuralsızlık kural haline geldiğinden, hiçbir seçimimsi faaliyetin sonucu içimize sinmeyecek,

Partide kavga, ülkede karanlık hiç bitmeyecek.

Tüm bumlardan kurtulmak için;

Ya delegeden vazgeçilip gerçek üyeye dönülerek,

Ya da, atamadan vazgeçilip delegeyi gerçek üyeye seçtirerek, gömleğin ilk düğmesi doğru iliklenecek.

Aksi halde,

Anlamsız ve amaçsız kavgalarımız sürüp gidecek.

(29.11.2016)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık