• 13 February 2019, Wednesday 8:09
RaşitCENGİZ

Raşit CENGİZ

Köy Kent

Yıl 1977, 76, 75 ….

“Umudumuz Ecevit” yılları,

Gençlerin elinde boya fırçası, gönlünde devrim ateşi,

Sokaklarda vuruşanlar, iyi kötü düşünenlerdi.

Henüz Turgut Özal iktidara gelmemiş, “ideolojiler dönemi bitti, ideolojiden uzak gençlik yetiştireceğiz” dememişti,

Bülent Ecevit “politikasız insan zararsız değil, yararsız insandır” diye yanıt vermemişti,

Amerika istedi diye uçak fabrikamızın kapatılalı yıllar olmuştu ama, kapitalist ağalar istedi diye “serbest piyasa” baş tacı, umudumuz ipotek edilmemişti.

Tarımda Rockefeller oyuncu Türk köylüsü seyirci değildi,

Topraklarımıza GDO’lu tohumlar değil, karakılçık, cumhuriyet gibi yerli tohumlar ekilmekteydi,

Erkek çocuklarımızın boylarından önce göğüsleri büyümüyordu.

Henüz Amerikalıların “bizim çocuklar”ı darbe yapmamış, düşünen çocuklar katledilip tarikatların önü açılmamıştı.

İşte o yıllarda;

Sağcı ve solcu gençler özü aynı, adı ayrı birer toplumsal değişim projesinin peşindeydi.

Sağcılar o projeye “tarım kentleri”, solcular “köykent” demekteydi.

Sonra onlar da unuttu ne dediklerini.

Benim de özlemim olan “köykent” şöyle bir şeydi.

İnsanın ilk iki yaşamsal ihtiyacından biri beslenmedir.

Besin için köy üretim, köylü üreten demektir.

Şehrin olanakları köye götürülmeli, köylü köyünde mutlu edilmelidir.

Şehirde köylü gibi yaşamaktansa, köyde şehirli gibi yaşamak tercih edilmelidir.

Grup halindeki köylere yol, okul, sağlık ocağı, entegre tesisler, toplu üretim araçları, kooperatif….

Ne dediğimi daha iyi anlamak için tek örnek olan 2002’nin Ordu ili Mesudiye ve grup köylerine bakın.

Köykent işte böyle bir şeydi.

Çocuklar (!) 12 eylülde düdüğü çaldı ve bu güzel idealler yasaklandı.

Sonra;

İşsizlik, üretimsizlik, ithalat, kültürel yozlaşma, ahlaki çöküntü …,

Yirmi milyona dayanmış nüfusu ile İstanbul isimli koca bir köy,

İnsanları öteki insanlardan kurtarmak (!) için uzaya doğru uzanan çirkin yapılar,

Domatesi tane, maydanozu dal almaktan ağlaşan, Antalya’da sel olmasın diye dua eden halk,

Ortalıkta “kim yaptı … kim yaptı?” diye hafiyelik taslayan sorumlular.

Dün;

İthal ederim ha (!) vardı. 

Bugün,

Para biti, ithalatı dillendiren yok,

Yatay mimari, stokcu depocu, kalleş aracı, açgözlü avm… gibi hedefsiz sözler gündemde,

Turist Ömer filminde “ne yaman izmarit. kim attı bunu” der gibi,” yerli milli” lafları,

Şener Şen’in filminden esinlenerek mahalle aralarında  “kamyonetle tanzim satış”,

Seracıya ucuz kredi…

Düşünün bir kere,

‘Köykent’ten hâl denetimlerine, oradan tanzim satış kamyonetlerine ne çağdaş bir proje (!)

Sorumluların dili varmıyor söylemeye ama,

Tüm bunlar ve daha fazlası Köykent’in içindeydi.

Köykent “bir şairin rüyası” diye aşağılanmasaydı, her şeyi bir kenara bırakın ama,

Hiç kimse ekonomimizi mahvetmekten bahsedemezdi.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık