• 29 September 2017, Friday 19:39
RaşitCENGİZ

Raşit CENGİZ

Kabinsiz Demokrasi

Bana göre de ... / Raşit CENGİZ

Öncelikle belirtmeliyim ki, bu yazıyı yazıp yazmamak konusunda çok düşündüm.

Yazmamayı kendime yakıştıramadım.

Belirtmeliyim ki, kimseyi kırmak istemiyorum. Öncelikle eski dostlarımı.

Sorunum kişilerle değil, yönetim sistemiyle.

Bugün partimin iki ayrı yerdeki “delege seçimi” isimli etkinliğine katıldım.

Birine seçmen, diğerine partili olarak.

Gördüklerimi ilkelerimle değerlendirip iki yıl öncekilerle kıyasladım.

Ve çok mutsuzum.

Önce kıyas;

Her iki etkinlikte de bugün tek bir blok liste vardı.

Her iki mahallede de iki yıl önceki seçimde, iki liste.

İki yıl önce, sadece ilçe merkezindeki on üç mahallede kazanan listeler aynı renk, aynı boy, aynı formatta, aynı matbaada basılmış izlenimi verirken, bu yıl hem ilçe merkezindeki mahallede, hem de eski belde yeni mahallede aynı.

Saflığıma verin ama, aynı el veya eller hazırlamış izlenimi bıraktı bende.

Keşke partim, bir de demokrasi mitingi düzenlese.

Şimdi de değerlendirme.

Benim adıma Parti içinde yapılacak seçimde oy kullanacak delegeleri seçmek için iki arkadaşımla sandık alanında oy verme kuyruğuna girdiğimizde;

Kuyruktaki partililerin “oy kullanmamıza ne gerek vardı” serzenişi ile öğrendim “kabul edilecek” tek liste olduğunu.

Beraber gittiğim arkadaşımın “aaaa! benim adım da var listede” demesi ile öğrendim listede “görevlendirme” yapıldığını.

Derken, oy kullanma sırası bana geldiğinde, oy kullanma hakkımı kullanmak için “oy kabini” aradım etrafımda. Ama yok!

Herkes otobüs kuyruğunda simit yer gibi kendine tebliğ edilen listeyi uluorta oy zarfına sığdırmaya çalışırken, ben özenle katladığım oy pusulasını arka cebime yerleştirip, boş zarfı sandığa attım ve şeklen partili olma hakkımı kullandım.

Oysa, oy pusulasındaki partililerim çok değerliydi.

Ama, demokrasi bu değildi.

Başka türlü davranmayı kendime yediremezdim.

Ben seçmeye gitmiştim, seçileni kabul etmeye değil.

“Biz birilerini seçtik, sonra da onlar bizi seçecek, sen de buna ‘evet’ diyeceksin” saygısızlığına, evet diyemezdim.

“Kabine gerek yok, gözümüzün önünde evet diyeceksin” dayatmasını ise içime hiç sindiremezdim. Sindirmedim.

Sindirenleri görünce de, çabucak uzaklaşıp gittim.

Şimdi ben, “ey ahali, simdi bize gelin, bizde demokrasi var, seçimde de oy verin” diyebilir miyim?

Sizce, desem ne kadar ikna edebilirim?

“Kabinsiz seçim, seçimsiz demokrasi” olmaz diye meclisinde kavga ettiğimiz bu topluma “kabinsiz demokrasi”yi nasıl yutturabilirim.

Ben, bana siyaseti öğreten büyüğümden “kendi partilisine demokrasi yaşatamayan bir partinin, ülkede demokrasi istemeye yüzü olmaz” diye öğrenmiştim.

Ben, bunun için partimde işlerin “başka türlü” yürütülmesini istemiştim.

(27.09.2017)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık