• 05 November 2024, Tuesday 14:52
MetinSALMAN...

Metin SALMAN...

AKREP SÖZÜ?

Akrep aşık olmuş.  Sevgilisi ile buluşmak ister. Yalnız küçük bir sorun var? Sevgilisi derenin karşı yakasında ve dere de onun geçemeyeceği kadar şiddetli akıyor. Bir yolunu bulup derenin karşı yakasına geçmesi gerek. Nasıl geçeceğini düşünürken aklına kurbağadan yardım istemek gelmiş. Kurbağaya yalvarmaya başlamış:

-Kurbağa kardeş, sevgilim derenin karşı yakasında ben yüzme bilmem, ne olur beni derenin karşı yakasına geçir. Sevgilimle buluşayım demiş. Kurbağa bu işe yanaşmamış ve ona:

-“Ben seni iyi tanıyorum, derenin ortasında sen beni sokarsın.” demiş.

Akrep allem edip kallem edip, yemin billah sokmayacağına söz vererek kurbağayı ikna etmiş. Kurbağanın sırtına binip dereyi geçmeye başlamışlar. Tam derenin ortasına gelince akrebin iğneli kuyruğu havaya dikilmiş. Kurbağa –“Ne yapıyorsun?” diye sorunca akrep –“Ne yapayım huyum kurusun, seni sokacağım.”  cevabını verip kurbağayı sokmuş ve kurbağa ölünce akrep yüzme bilmediğinden boğulmuş.

Bu ekim ayının başında TBMM’nin açılışında birisinin, birisinin işareti ile DEM Parti yöneticileri ile tokalaşmasıyla başlayan sopanın ucuna havuç bağlayarak tavşanı kandırma girişimi, önce TUSAŞ saldırısı ile akamete uğramıştı. O saldırı, eline sarıldıkları, medet umdukları terörist başının sözünün pek geçerli olmadığını göstermiş olsa da bu yeterli görülmemiş ki bir belediye başkanını o terör örgütü ile irtibatlandırıp görevden alıp, hapse atıp yerine kayyum atama yolunu seçtiler.

Bu ülkenin seçim mevzuatına göre, seçimle gelinecek bir göreve talip olan kişilerin taşıyacağı şartların neler olduğu belirlenmiştir. Seçime katılmak isteyen aday adayları, kendilerinden istenen belgeleri seçim kurullarına sunarlar ve bu kurumlar hangi aday adayının seçime katılabileceğine bu belgeleri inceleyerek karar verir. Seçime katılabilecek olanlar halkın karşısına çıkar ve o göreve seçilirlerse yapacaklarını anlatarak seçmenden oy ister ve tercih edilen bir kişi o göreve seçilir. Görevi esnasında mevzuata aykırı bir işlem yapmadığı sürece, yeni seçimler yapılana kadar o görevde kalır.

Seçime katılacak adaylar kendilerinden istenilen belgeleri, kendileri hazırlayıp seçim kurullarına vermezler. Seçim kuruluna verilen belgelerin hatalı veya eksik olmasının sorumluluğu o belgeyi veren kuruma aittir.

İstanbul’da görevden alınıp bilmem neci olduğu için hapsedilen belediye başkanı da seçimlere girmeden önce kendisinden istenilen bütün belgeleri seçim kuruluna verip: “Seçime katılmasında herhangi bir sakınca görülmediği için seçime katılıp halk tarafından o göreve seçilmiştir.

Seçim bittikten yedi ay sonra pardon: “Sen onbeş yıl önce feşmekanca ile telefonda görüşmüşsün, o da bilmem ne terör örgütü ile ilişkili.” deyip görevden almak ne kadar doğru ve hukuka uygun?

Eğer birisinin onbeş yıl önceki eylemlerinden bir suç unsuru çıkarılacaksa: “-Dön artık, hasretinden gözümüzde yaş kalmadı.” diye ağlayan, Amerika’ya hocalarını görmeye turistik seferler düzenleyip, eşiğinde yatanlardan -zaten dolu olan hapishanelerde yatacak yer kalmaz.

Hani yeniçerinin bir Yahudi’ye durup dururken kuvvetli bir tokat attıktan sonra, Yahudi yeniçeriye dönüp: “Bana neden vuruyorsun be adam? Ben sana ne yaptım?” diye sorunca yeniçerinin: “-Siz Hz. İsa’yı asmışsınız” deyince, Yahudi’nin “-O 1500 yıl önceydi.” cevabı üzerine yeniçerinin: “- Ben yeni duydum” demesi gibi… Burada da devletin kurumlarının: “Seçime girmesinde bir sakınca bulunmamaktadır!” belgesini alarak seçime girip, seçimi kazandıktan sonra: “Pardon, Devlet yanlış belge vermiş, aslında siz seçilme yeterliliğine sahip değilmişsiniz.”  deyip o kişiyi görevinden alıp hapse atmak, halkın oyuyla seçilmiş kişiyi kendi iktidarını baskıyla devam ettirmek istemekten başka bir anlam taşımaz.

TBMM’nin açılışında DEM Parti yöneticilerine padişahın (!) bezcisi tarafından uzatılan elin kokusu çok çabuk çıktı. Birinci açılım bu ülkeye çok acılar çektirdi. Canımızı çok yaktı, bizi elemlere boğdu, yüzlerce şehit verdik. Maddi kayıplarımızdan bahsetmiyoruz. Birilerinin şahsi ihtiraslarını tatmin etmek üzere vizyona konulmak istenen ikinci açılım, terörist başını Meclis kürsüsüne davete kadar uzanmışsa da AKREP SÖZÜNDEN FARKLI OMADIĞI çok kısa zamanda ortaya çıktı.

Unutulmasın, ne söz verirse versin, akrebin huyu değişmez ve akrebe güvenilmez. Akrebin verdiği söze kanıp sırtına dereden akrep geçirmeye kalkanlar boğulmaya mahkumdurlar.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık