Metin SALMAN...

Uzayda dünya denen bir gezegende, insanların belli bir olayı başlangıç kabul edip yılları ona göre saymaya başladıkları Miladi Takvime göre, 2019 veya 2020 yılından çıktığı tartışmalı KÖRANA VİRÜSÜ (Pardon galiba yanlış söyledim Corona virüs, Covid-19 olacaktı.) denilen bir canavar, Dünya’nın bütün ülkeleri için bir tehdit olarak ortaya çıkmış ve bu kör ana virüsü daha önceki salgın hastalıkların aksine, çok daha hızlı yayıldığı, öldürücü olduğu ve tedavisi bilinmediğinden Dünya’daki insanlara büyük tehdit oluşturmuştur.

Dünyanın bütün ülkeleri, vatandaşlarını bu beladan koruyabilmek için çeşitli tedbirler almışlardır. Koruma tedbirleri ülkeler arasında farklılık gösterse de bu beladan korunmanın en çok kullanılan yolu insanlar arasındaki temasın en aza indirilmesi, eğer mümkünse 14 gün insanları hiç sokağa çıkarmamak olarak belirlenmiştir.

Dünya ülkelerinden biri olan ülkemizde de insanlarımızı bu KÖR ANA VİRÜS’nden koruyabilmek için bazı tedbirler alınmış ve uygulanmıştır. Bu tedbirlerin yeterli olup olmadığı veya zamanında alınıp alınmadığı zaten tartışılmaktadır. Bu virüs tehlikesinden korunabilmek için öncelikle 0-20 yaş arası ile 65 yaş üstünün sokağa çıkması tamamen yasaklanmış ve bu gruptaki insanlar iki buçuk (75 günden fazla) aydan uzun bir süre sokağa çıkarılmamıştır. Bu kişilerin ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağı hiç düşünülmemiştir. Gerçi sonradan bu gruba belli gün ve saatlerde sokağa çıkma izin verilmişse de, bu iznin onların psikolojik gerilimlerini giderecek bir sonuç verdiği söylenemez.

Çünkü evde olan küçüklerin anne -baba kardeşleri ile yaşlıların çocukları ve torunları her gün dışarıda oldukları için, virüsü evdekilere bulaştırma tehlikesi her zaman olacaktır. Yani 0-20 yaş (bu sınır daha sonra 0-18'e çekilmiştir. ) arasındakiler ile 65 üstündekileri fanuslarda veya seralarda saklamanın, onları koruma yönünden hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Nihayetinde evinde yalnız yaşayan 65 yaş üstü insanlar da vardır. Bu kişiler karantina günlerinde mutlaka kendilerinin yapması gereken işlemleri yapmamışlar, maaşlarını bile çekememişler ve çok büyük sıkıntılar yaşamışlardır. Oysa bu 65 yaş üstü grup kendi kendini en iyi koruyabilecek olan gruptur.

Nihayetinde bu grubun isyanlarının sesi arş-ı alaya çıkınca, Padişahımız Efendimiz (!) bu gruptakilerin belli şartlarla (65 yaş üstünün saat 10 ile 20 arasında) dışarıya çıkabilmelerine lütfen izin vermiştir. (Diğer 0-18 yaş aralığında olanlar için de değişik değişik şartlar getirilmiştir.)

Bu KÖR ANA VİRÜSÜNÜN Çin’de bazı hayvanlardan insanlara bulaştığı ileri sürülmektedir. Bazı çevreler de bu virüsün biyolojik silah olarak laboratuvarlarda üretildiğini ileri sürmektedirler.

65 yaş üstüne sabah 10 ile akşam 20 saatleri arasında sokağa çıkma izni verildiğine göre bu KÖRANA VIRÜSÜ herhalde sabah saat 10’dan sonra akşam saat 20’ye kadar sanırım mağarasında saklanıyor(!) ki bizler rahatça sokağa çıkabiliyoruz? Bize demek istiyorlar ki: “Bak saat 10'dan önce ve akşam saat 20'den sonra sokağa çıkarsan KÖR ANA VİRÜSÜ seni ham yapar!” Bu bana çocukluğumda söylenen bir tekerlemeyi hatırlattı. Çocukları akşam karanlık olunca sokağa çıkarmamak için: “Taran kedi tararım, kız- çocuk ararım, kız bulursam başını tarar, oğlanların başını yararım.” tekerlemesi söylenirdi.

Bizi yönetenler herhalde Çin'de ortaya çıkan bu KÖR ANA VİRÜSÜNÜN (Corona, Covit-19) yarasadan bulaştığı söylemine fazla inanmış olmalılar ki özellikle 65 yaş üstü insanımızın yarasaların sokakta oldukları saatlerde dışarı çıkıp VİRÜS kapmalarını önlemek için böyle bir zaman aralığı belirlediler! (Sabah 10 akşam saat 20)

Malum ya yarasa ışık sevmez. Onun için Ziya Paşa:

“Erbabı Kemal'i çekemez nakıs olanlar;

Rencide olur dide-i huffaş ziyadan.”

diye boşuna dememiş!...