- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 08 December 2016, Thursday 18:50
- 3933 kez okundu
Metin SALMAN
Kasım 2002’de seçimlere girecek partiler belirlenirken, seçime girecek partilerden AKP’nin başında, mevcut siyasi partiler kanuna uygun olmayan R. Tayyip Erdoğan vardı. Siyasi partiler kanunu gereğince parti başkanı olmaması lazımdı. Siyasi partiler kanununa uygun olmayan birini parti başkanı olarak seçen bir partinin de seçimlere katılmasının önlenmesi gerekiyordu. Çünkü parti genel başkanı olarak R.T. Erdoğan’ın seçilme hakkı yoktu. Buna rağmen o zamanki Yüksek Seçim Kurulu’nun yol vermesiyle AKP seçime katıldı ve % 34 oy alıp % 66 milletvekili çıkararak iktidar oldu.
Yani Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu ayaklar altına alındı. Beyefendi ve partisi için kanunlar bir tarafa bırakıldı.
Partisi iktidar oldu, fakat kendisinin milletvekili seçilme hakkı olmadığı için milletvekili olamamıştı. Dolayısıyla Başkan da olamadı. Partisinin iktidar olmasına rağmen, parti başkanının milletvekili seçilmeyerek meclis dışında kalması, demokrasi aşığı (!) ve çok rikkatli Deniz Baykal’ı üzdü. R.T. Erdoğan için Deniz Baykal’ın desteğiyle Anayasanın ilgili maddesi ÖZEL OLARAK DEĞİŞTİRİLEREK yine Seçim Kanununa uymayan Siirt seçimlerinin yenilenmesi sonucu milletvekili seçildi. Yani, Anayasa’da KİŞİYE ÖZEL DEĞİŞİKLİK YAPILDI.
Seçildikten sonra AKP Genel Başkanı olarak Başbakan oldu. Başbakan olduktan sonra kendisinin hoşuna gitmeyen mahkeme kararlarına, bu kararları veren hakimler ve mahkemelere hiç saygı göstermedi, uymadı.
Büyük Atatürk’ün vasiyeti ile Türk Milletine bırakılan Atatürk Orman Çiftliği arazisi içinde yasal izinleri almadan yasalara aykırı şekilde KAÇAK SARAY inşaatını başlattı. Bu konuda Danıştay’ın vermiş olduğu müteaddit yürütmeyi durdurma kararlarına uymadı. “Ben yapıya devam ediyorum. Kim durduracaksa gelsin durdursun!” diyerek T.C. Mahkemelerinin kararlarına ve T.C. Yasalarına uymadığını açıkça ila etti. Yani kanunları ve mahkeme kararlarını çiğnedi…
Seçim yasasına göre, seçimlerde aday olacak kamu görevlilerinin belli süre önce kamudaki görevlerinden ayrılma zorunluluğu olmasına rağmen, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören seçimden önce Başbakanlık görevinden istifa etmedi. Devletin bütün imkanlarını kullanarak seçim propagandasını yürüttü. Bu durumu engelleyecek Yüksek Seçim Kurulu, oluşan fiili duruma ses çıkarmayarak Seçim Kanunu hükümlerinin çiğnenmesine seyirci kaldı.
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra: “Ben seçilmiş Cumhurbaşkanıyım!” deyip anayasada kendisine verilmeyen yetkileri kullanarak fiili durum yarattı. Fiilen Cumhurbaşkanı değil de Başkan gibi hareket etti ve ediyor. Cumhurbaşkanına verilen yetkiler dışında da yetkiler kullanarak anayasayı çiğnedi ve halen de devam ediyor.
Bu gibi durumlarda yasalara uymayanları yasalara uyar hale getirmek için yapılması gerekenlerden hiçbiri yapılmadığı gibi, MHP’nin sadece genel başkanı olan Devlet Bahçeli, durumdan rahatsız (!) olduğunu ileri sürerek Anayasanın R.T. Erdoğan’ın uygulamalarına uygun hale getirilmesini istedi. Şimdi bu çalışma yürütülüyor. Yeni Anayasa değişikliği gündemde.
Bence hiç gerek yok.
Bugün nasıl mevcut anayasayı ayaklar altına alıp çiğniyorsa, yarın da yeni yapılacak anayasaya uymayacak. Onun için İngiltere’deki gibi anayasa falan olmasın, beyefendinin ağzından çıkanlar yasa olsun, bitsin. (Tabii, bir gün sonra söylediklerinden çark etmezse!) Çünkü Osmanlı İmparatorluğu’nda padişah fermanları böyle idi. Başkanlık isteniyor. Türkiye koalisyon hükümetleri ile çok sıkıntı çekmişmiş, memlekette huzursuzluk oluşuyormuş muş!..
2002 yılından beri Türkiye’nin tek parti iktidarı tarafından yönetildiğini zannediyorduk. Yoksa bizi de mi aldattılar? Çünkü 2002 Kasım’ından bu tarafa TBMM’den hangi konuda kanun çıkarmak istediler de çıkaramadılar, torbanın içine doldurulanlar az mı geldi ki koalisyonların iyi işlemediği şikayetiyle Başkanlık rejimine destek arıyorlar.
Bugüne kadar, kanunlara ve mahkeme kararlarına uymamaları, çiğnemeleri YASALARA TECAVÜZ anlamına gelmez mi?
Hele ki Cumhurbaşkanı seçildikten sonra anayasanın kendisine vermediği yetkileri kullanması anayasanın çiğnenmesinden başka bir şey midir? Bu anayasaya tecavüz değil mi?
Şimdi, anayasanın beyefendinin istediği şekilde değiştirilmesi talebinin, tecavüze uğrayan küçük kızlara tecavüz edenin cezadan kurtarılması için getirilen ve geri çekilen kanun teklifinden farkı ne?
Bu arada tecavüz edenin keyfi için tecavüze uğrayan ANAYASA, onun istediği şekle girmesi için zorlanıyor…
-
26.03.2024 İSTANBUL SEÇİMLERİ?!...
-
06.04.2022 KÖPRÜDEN GEÇTİ Mİ GELİN?
-
20.03.2022 ELEKTRİK FİYATLARINA YAPILAN FAHİŞ ZAMLAR VEYA DEVLET GÖZETİMİNDE SOYGUN!?...
-
11.03.2022 ZAM BEBEK!?...
-
20.11.2021 HZR SU OLDU BİZAR SU ?!...
-
21.10.2021 PARİS İKLİM SÖZLEŞMESİ?! …
-
18.10.2021 KURTLU BULGUR!?,.
-
06.09.2021 Memur ve emekli maaşları!?...
-
26.06.2021 128 MİLYAR DOLAR NASIL UÇTU (YER DEĞİŞTİRDİ)
-
11.01.2021 FARKINDA MI SINIZ?
-
07.01.2021 ASGARİ KOMEDİ!?...
-
07.10.2020 MÜMTAZ ER HAPİSTEN KURTARILDI!..
-
18.06.2020 KÖR ANA VİRÜSÜ!?...
-
26.11.2019 VERGİ..!
-
27.08.2019 BELEDİYE ŞİRKETLERİ?!..
-
19.08.2019 KAZ DAĞLARI ?!
-
15.05.2019 YSK(YÜKSEK(:) SEÇİM KURULU) İNTİHAR ETTİ:?...
-
23.04.2019 DEMOKRASİ?!..
-
27.03.2019 UÇAN EKONOMİ (!) ..?
-
15.03.2019 Zıvanasından çıkmış siyaset dili!..
-
15.03.2019 Zıvanasından çıkmış siyaset dili!..
-
05.03.2019 BİZİM HIRSIZ..?
-
02.01.2019 Pastanın Kaymağını Yiyenler
-
03.11.2018 BES- BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ Mİ SİGORTA MI?
-
17.10.2018 TÜRKİYE İŞ BANKASI’NDAKİ ATATÜRK PAYLARI?
-
10.10.2018 ZAMLAR
-
03.10.2018 ABDURRAHMAN DADAŞ
-
25.09.2018 VARLIK FONU ?! …
-
19.09.2018 Enflasyon-Faiz-Devalüasyon Sonunda…???
-
08.08.2018 Bedelli Askerlik
-
06.07.2018 Seçim sonuçları?!...
-
19.06.2018 İZMİR’İN DAĞLARINDA AÇAN ÇİÇEKLER!?...
-
12.06.2018 SEÇİM ÇALIŞMALARINDAKİ DİL VE DAVRANIŞLAR
-
05.06.2018 Bu seçim gençlerin seçimi!..
-
07.05.2018 ‘Kurtuluş Seçimi’
-
05.05.2018 ‘Kurtuluş Seçimi’
-
24.04.2018 Pancar Çiftçisinin Geleceği?!..
-
07.03.2018 Şeker Fabrikaları
-
10.01.2018 ‘Şeker’deki oyunlar?
-
02.01.2018 Huzur
-
15.11.2017 Balkondan düşen saksı
-
07.11.2017 Mültezim
-
20.10.2017 Vergi???
-
27.09.2017 “Böyle buyurdu Zerdüşt”?..
-
05.09.2017 Memur Maaşları …
-
29.08.2017 30 Ağustos’ta kim hastalanacak?
-
18.08.2017 At izi, it izi?..
-
08.08.2017 FETÖ’nün siyasi ayağı?
-
13.06.2017 Zeytin dallarındaki dolarlar?
-
06.06.2017 Zeytin?
-
14.04.2017 Adı olmayan millet?
-
06.04.2017 Vatan Sevgisi!
-
29.03.2017 Adil olmayan yarış!
-
22.03.2017 ‘Elektrik Çarpması’
-
16.03.2017 “Hayır” oyu verecek olanlar terörist midir?
-
10.03.2017 Niye HAYIR?..
-
02.03.2017 Tarafsızlık?...
-
05.01.2017 Adı konulamayan Başkanlık
-
28.12.2016 Beyin Yıkama Makinesi!
-
30.11.2016 Atatürk’e saldırmanın dayanılmaz hafifliği!..
-
23.11.2016 Suçlu benim!..
-
18.11.2016 Siyasi pozisyonu, kişiye suç işleme serbestisi verir mi?
-
09.11.2016 ‘İdam Cezası’nın geri getirilmesi!
-
04.11.2016 Kayyım?
-
26.10.2016 Başkanlık?..
-
21.10.2016 Yap-İşlet-Lüplet?!..
-
12.10.2016 Lozan kimilerine göre niçin zafer değildir?!..
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.