- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 14 November 2018, Wednesday 18:26
- 3824 kez okundu
Korkut BORATAV / sol.org.tr
Dünyada ve Türkiye’de düzen karşıtı bir kalkışmayı temsil eden 1968’in ellinci yıldönümünü bugünlerde anıyoruz.
“Düzen karşıtı”, yani, anti-kapitalist, anti-emperyalist, bir anlamda “enternasyonalist” özellikleri ağır basan bir kalkışma…
1968’den bir anı
Benim kuşağımdan her solcunun, “özel bir 1968 anısı” olmalıdır. Ben bunu, 24 aylık askerliğimin “kıta hizmeti” döneminde Şubat 1968’de yaşadım. 1 Şubat sabahı olacak, tabura gittiğimde Vietnam’da 30 Ocak’ta başlayan “Tet Saldırısı”ndan haberdardım. Aynı adı taşıyan bir Vietnam bayramına denk gediği için “Tet” adını alan bu “saldırı” ABD işgaline karşı savaşan Vietkong (gerçek adı ile Ulusal Kurtuluş Cephesi / UKC) tarafından başlatılmış; çok sayıda kent, gerillalarının kontrolüne geçmişti.
1968 başındayız ve Türkiye’de farklı renklerde sol yükselmektedir. Düşün hayatında “sol Kemalizm” (Avcıoğlu akımı) ile önceki kuşaktan (“eski tüfek”) Marksistler örnek verilebilir. Örgütlenmede ise parlamenter demokraside, sendikalarda TİP, gençlik, öğrenci hareketleri içinde Dev-Genç sayılabilir.
Bizim taburda yedek subaylar arasında militan devrimciler var. Muvazzaf subaylar arasında da solculuk yaygın. Tabur kantininde sosyalist, Kemalist, devrimcilerden oluşan bir grup subay, çaylarımızı içerken Vietnamlı devrimcilerin ABD emperyalizmine karşı başlattığı Tet Saldırısı’nı bir “zafer” olarak yorumladık; açıkça, yüksek sesle kutladık.
Bu iddiasız “kutlama eylemi” yukarılara ihbar edilmiş olsa gerek. Birliğimizin komuta zincirinin tepesinde yer alan orgeneral Faik Türün, birkaç hafta sonra tabura geldi; şiddetli bir anti-komünist konuşma yaparak “Türk subaylarını gayri millî eğilimlere karşı” uyardı.
Vietnam savaşı ve Türkiye solu
1968’in devrimci dalgası henüz filizlenirken Türkiye solcularının Vietnam duyarlılığı nereden kaynaklanmaktaydı?
Vietnam savaşına ilişkin kısa hatırlatmalar ile başlayalım.
1954’te Fransız ordusu Viet Minh birlikleri tarafından kesin olarak yenilgiye uğratılır; aynı yıl Cenevre Konferansı, Vietnam’ı 17’nci paralelden geçici olarak ikiye ayırır. Kuzey’in yönetimi Ho Chi Minh ve Vietnam Komünist Partisi liderliğindeki Demokratik Vietnam Cumhuriyeti’ne; Güney’inki ise nevzuhur “Vietnam Devleti”ne verildi.
Fransız emperyalizminin rolünü ABD devraldı. “Vietnam Devleti” hızla bir Amerikan uydusu oldu. ABD Senatosu Cenevre Anlaşması’nı onaylamadı. Ülkeyi birleştirecek seçimler engellendi.
UKC, Güney’de silahlı mücadeleyi yeniden başlattı. 1964’te Beyaz Saray düzmece bir olay “icat etti”: Tonkin Körfezi’nde Kuzey Vietnam hücumbotlarının bir ABD muhribine saldırısı… Bu uydurma saldırı, Kongre’nin ABD birliklerini Vietnam’a gönderme kararı ile sonuçlandı.
Vietnam savaşı böyle başladı. Amerikan birliklerinin çekilmesini kararlaştıran 1973 Paris Barış Anlaşması ile “resmen” son buldu. Dokuz yıl boyunca ABD silahlı kuvvetleri ölçüsüz kan dökecek; Güney Vietnam rejimi iki yıl daha can çekişecek; son perde, 1975’te Saygon’un düşmesi ile kapanacaktı.
Emperyalizmin Vietnam’daki cürümlerinin Türkiye solunca lanetlenmesini, büyüğümüz Mehmet Ali Aybar temsil etti. 1966’da Bertrand Russel’in girişimiyle oluşturulan ve on sekiz ülkeden düşünürlerin, hukukçuların yer aldığı Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nin (Russell ve Sartre’dan sonraki) üç numaralı yargıcı olarak görev yaptı.
Aybar, Vietnam’a gitti; ABD silahlı kuvvetlerinin savaş suçlarını belgeledi. Mahkeme’nin 1967’deki Stockholm ve Kopenhag duruşmalarına katıldı. ABD hükümetini “Uluslararası hukuku çiğneyerek Vietnam’a saldırmaktan; savaş hukukunca yasak olan silahları kullanmaktan; esirlere karşı savaş hukukunca yasaklanan, sivillere karşı insanlık dışı muamelelerde bulunmaktan suçlu” bulan hükmü imzaladı.
Türkiye sosyalistlerinde Vietnam halkına karşı Aybar’ın katkılarıyla da oluşan dayanışma bilinci, 30 Ocak 1968’taki Tet Saldırısı ile her halde pekişmişti. En azından Şubat 1968’de bir avuç subay olarak biz, bu olayı emperyalizmin Vietnam yenilgisinin ilk haberi olarak algılamış; bu yüzden kutlamıştık.
Dönemin sol basını taranırsa, o yılların genç devrimcilerinin de aynı değerlendirmeyi paylaştığı muhakkak gözlenecektir. O tarihten birkaç ay sonra Deniz Gezmiş ve arkadaşları tarafından başlatılan 19 Mayıs Samsun-Ankara yürüyüşünün amacını açıklayan bildiriye göz atalım: “1919’da başlayan Mustafa Kemal devrimi kendisinden sonra gelen yöneticiler tarafından amacından saptırılmış, yozlaştırılmıştır. Bugün Türkiye’miz dünyada ilk antiemperyalist ve antikapitalist devrimi gerçekleştiren Mustafa Kemal’e rağmen yabancıların desteklediği karşı devrimcilerin etki alanına girmiştir. Biz Mustafa Kemal gençliği olarak, saptırılan devrimi rayına oturtmaya azimliyiz, kararlıyız. Bugün başlayan yürüyüşün amacı budur.”
Bu ifadeler, 1968’ta tüm dünyayı kucaklayan devrimci kalkışmaya Türkiye’den katılımı simgelemekte ve Vietnam halkının antiemperyalist ve antikapitalist mücadelesi ile örtülü bir dayanışma da içermektedir.
McNamara’nın savaş stratejisi
Tet Saldırısı sırasında Vietnam’da silah altındaki Amerikalıların sayısı 540,000’e ulaşmıştı.
ABD Savunma Bakanı Robert McNamara ve Vietnam komutanı general Westmoreland basit (aslında ilkel) bir savaş stratejisi uygulamaktaydı: “Düşman güçlerinin (Viet Kong’un) öldürülmesi bunların yeniden üretilmesini aşacak bir tempoda sürdürülmelidir. Kritik bir eşik aşılınca, gerilla savaşı kendiliğinden son bulacaktır.”
Bu “savaş doktrini”, düşman cesetlerinin sayılmasına, kaydedilmesine dayanıyordu. “Öldürme”, öncelikle hava kuvvetlerince uygulanmaktaydı. Viet Kong üsleri, kaynakları olan tüm köyler doğal hedef oluyordu. Tropikal coğrafya, piyadeyi de savaşa sürüyor; Amerikan kayıpları kaçınılmaz oluyordu.
McNamara ve Westmoreland günlük ceset sayılarını işleyerek “kritik eşiğe ulaşılma tarihi” öngörüleri yaparken Tet Saldırısı patlak verdi. UKC, on binlerce gerillayı kentlere, kasabalara sokarak “tükenmediğini” kanıtladı. Saldırı, 1968 boyunca üç dalga halinde sürdürüldü.
UKC’nin “Saygon rejimini çökertme, ABD’yi çekilmeye zorlama” hedefi gerçekleşmeyecektir. Ama daha da önemlisi, “gerillaları öldürerek savaşa son verme” doktrininin iflas ettiği Pentagon ve Beyaz Saray tarafından da kabul edilecektir. General Westmoreland Vietnam’daki görevinden alınacaktır. Doktrinin “müellifi” McNamara bir ay içinde istifa edecek; yıllar sonra Vietnam’da “hatalı olduğu”nu çeşitli vesilelerle itiraf edecektir.
İstifasından bir ay sonra McNamara’nın Dünya Bankası Başkanlığı’na atanması da semboliktir. “Ceset sayısını artırarak barış” uygulamasının yerini, bu yeni görevde “yoksullukla mücadele programları” aldı. 1975 sonrasında Vietnam’ın bu programlardan nasip alıp almadığını bilmiyorum.
Tet Saldırısı sonrasında Pentagon ve Beyaz Saray, “Amerikan kara birliklerinin muharip bir güç olarak Vietnam’dan çekilmesi, komünizme karşı savaş yükümlülüğünün Güney Vietnamlılara devredilmesi” kararını verdi.
Hava kuvvetleri ise Kuzey’den sızan gerillaları yoğun bombardımanla önlemeyi üstendi. Amerikan uçakları Laos ve Kamboçya’da ormanları, doğal bitki örtüsünü yok etti. Beş yıllık bombardımanın sadece Kamboçya’da 150.000 sivil ölümüne yol açtığı ileri sürüldü. Laos ise, kişi başına en yoğun bombardımana uğrayan ülke olarak tarihe geçti. ABD tarafından donatılan, eğitilen Güney Vietnam ordusu ise bu dönemde sürekli yenilgilere uğradı.
Savaşı kapsayan 1965-1974 yıllarında asker, gerilla ve sivil Vietnamlıların 1.353.000 veya 1.700.000 ölü verdiği tahmin edilmiş. İlk tahmin Guenter Levy’ye, ikincisi British Medical Journal’a aittir.
Pentagon Vietnam’da ölen Amerikalı askerlerin sayısını ise 58202 olarak duyurmuştur.
Amerikalıların Vietnam’daki varlığı Nisan 1975’te son bulur. Saygon’un düşmesinden birkaç gün önce kentteki Amerikalıların tümü helikopterlerle tahliye edilir.
Vietnam savaşı ve Amerikan toplumu
Vietnam savaşı, Amerikan toplumunda yoğun, hızlı bir radikalleşmeye katkı yaptı.
1960’lı yılların ikinci yarısında siyah Amerikalıların yükselen medenî haklar mücadelesi, savaş muhalefeti ile birleşti. Bu muhalefet Tet Saldırısı sonrasında ivme kazandı. Öğrenci hareketleri, çeşitli sosyalist, devrimci akımların katılımıyla zenginleşti. 1970’li yılların ortalarında Amerikan toplumunun bünyesinde belirgin bir “sola kayma” eğilimi oluştu.
Tet Saldırısı, resmî söylemin sahteliğini, yalanlarını ortaya koyduğu için bu muhalefet dalgasını besledi. “Kazanılmakta olan savaş” efsanesi çöktü. 1968 boyunca her ay Vietnam’da 1000 civarında Amerikalı öldü. Uzun yıllar süreceği anlaşılan ölümcül bir savaş algılaması, asker kaçaklığını yaygınlaştırdı.
Yazılı, görsel medyanın suskunluğu son buldu. Sivil Vietnamlıların kayıpları haberleştirildi. Örneğin My Lai köyü katliamının ayrıntıları, fotoğrafları Amerikan halkının kolektif belleğine yerleşti.
Savaş karşıtı muhalefet, anti-emperyalist, anti-kapitalist boyutlar kazandı. Savaş karşıtı gösterilerde sık kullanılan bir slogan tipiktir: “Ho, Ho, Ho Chi Minh; the NLF is going to win!” Vietnam Komünist Partisi lideri Ho’ya seslenen ve ABD ordusunun düşmanı NLF/ UKC’yi zafere çağıran bu slogan, enternasyonalist bir dayanışma örneğidir.
İki sembolik örnek de belleğimde yer etmiştir. Birincisi, dünya ağır sıklet boks şampiyonu Muhammed Ali’nin askere gitmeyi reddetmesi; hapse mahkumiyeti, şampiyonluk unvanının ve boks lisansının elinden alınmasıdır. Reddetme gerekçesi kısaydı: “Kendi halkım Louisville’de köpek muamelesi görürken Vietnamlıları öldürmeyi kabul etmiyorum.”
İkinci örneği televizyonda izledim: 1968 Meksika Olimpiyatları’nda 200 metrede altın ve bronz madalya kazanan Amerikalı Tommie Smith ve John Carlos, madalya töreni sırasında ABD millî marşını saygı duruşu ile değil, siyah eldivenli yumruklarını kaldırarak dinlediler. Siyah Panterler’i simgeleyen bu protesto nedeniyle Amerikan olimpiyat kadrosundan ihraç edildiler.
***
1968 Dünyası’ndan küçük bir kesite değindim: Vietnam halkının efsanevî anti-emperyalist mücadelesi ve radikalleşen Amerikalı gençlerin, siyahların onlarla dayanışması…
O dünya, tüm Avrupa’yı, Güney coğrafyasını ve elbette Türkiye’yi de kapsayarak on küsur yıl daha sürecekti.
Ortak özelliği, düzen karşıtlığı idi. Yayıldığı her ülkede siyaseti sola çekiyordu. Toplumların, insanların özgürleşme alanlarını, genişletiyor; zenginleştiriyordu.
Özlemle hatırlıyoruz.
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.