• 31 July 2019, Wednesday 8:37
KonukYazar...

Konuk Yazar...

BİR DÖNEMİN VALİSİ

Vedia MARAL

 

Nazmi Çengelci 1929 yılında Milas’ta dünyaya gelir. İlk ve orta okulu Milas’ta, liseyi İzmir’de okur. Siyasal Bilgiler Okulu’nu (SBO) 1951 yılında bitirir. Paylaştığı bir üniversite anısı var: Birinci sınıfta, yemeklerden dolayı öğrenciler boykot yapar. Zorda kalan okul müdürü Dr.Burhan Köni istifa ederek görevden ayrılır. Yerine Dr.Yavuz Abadan atanır. Dr.Burhan Köni’nin onurlu istifası nerede, bugünün yöneticileri nerede.. Müdürün ahlaki tavrını bugünlerde mumla aramayı bırak, projektörle arasak gene de bulamayız.

Çengelci, Can Kıraç’la beraber 1950 yılında Türk Talebe Federasyonu Genel İdare Kurulu Üyeliğinde bulunur. Öğrenciliğinde ‘siyaseti siyasetçiler yapar’ sözüne itibar etmemiş, yanlış veya doğru, ülke sorunları ilgi alanında olmuş.

Okul sonrası devletin yönetim yapısında üst düzey görevleri olur. İlk Cihanbeyli’de kaymakamlık yapar. Adıyaman, Kütahya, İzmir valiliklerinde bulunur.

Çalışma hayatında karşılaştığı zorlukları yazar; ’27 Mayıs ihtilaline’, ’12 mart 1971 muhtırasına’, ’12 Eylül 1980 askeri darbesine’ karşıdır. Üç olağanüstü dönemin kendisine zarar verdiğini belirtir. Devamında, ‘askeri darbeler yalnız deneyimli siyasi kadroların dışında bürokraside yetişmiş kadroları da biçiyor.

(…) AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER arasında yer almaktan kurtulması için, öncelikle bu darbelerin son bulması gereklidir (s.65) diyor. Ve ‘devletin ne olduğu ne olmadığı üzerine herkes düşünsün diye yazıyorum bunları’ (s.32) diyerek, feryat eder.

Seçimle gelenin seçimle gitmesi şartını kabul eden Nazmi Bey, milliyetçi-muhafazakar çizgideki anlayışı ile ne kadar ‘demokratça’ düşündüğünü düşündürür bizlere. Fakat seçimle gelen ve Beleiye Başkanı olmuş Terzi Fikri Sönmez için, ‘demokratça’ düşünceleri yoktur. Nedense Nazmi Çengelci, kendi tarafına ‘demokrattır’. Bu satırları okuyup küçümseyenlerin ‘siz daha oralarda mısınız?’ sorusuna utanmadan, çekirmeden, ‘Evet oralardayız!’ cevaptır. İnsanlığın ve insanın canı, acıyı duyduğu yerdedir. Sizin acınızı sorabilir miyim? Pardon, Orta-Asya hayalleriniz böldük.

2000 yıllarında (kitap 2008 yılında basılmıştır) yazılan kitabın yazıları 1950’lerin havasını verir. Ara yıllar yaşanmadan –düşüncede ve dilde- günümüze ışınlanmış haldedir.

Siyasi bakış açıları farklı olsa da, tutuculuk bazen her iki ana akıma da bulaşabiliyor. Yenilikçi-devrimci akım değişimi, yenilenmeyi savunur. Ve canı gönülden değişimden yanayken durumundan uzaklaşıp tekrara düşerek tutucu hale dönüşebilir. Bir diğeri gelenekçi-muhafazakar akım vardır. O da geleneğin sürdürülmesi, geçmişin değerlerinin muhafaza edilmesini savunur. Değişime mesafeli durur. Bu genel tavrı muhafaza etmek adına ne var ne yok, sıkıcı sahiplenme açmazına genelde sürükler. Vardığı nokta tutuculuk, onun da hareket alanı olur. Zamana mekana bakmaksızın tekrarla, gerçeğe adaptasyon problemi yaşar. Nazmi Bey’in geldiği yer burasıdır.

İnternette sahafları gezinirken ‘Milas’tan İzmir’e Çizgiler’ kitabını gördüm. Milas’lı ve İzmir Valiliği yaptığını bildiğim Nazmi Çengelci’nin kitabını sipariş verdim. Fiyatı cüziydi, kitabın kallavi olma ihtimali yüksekti. Kitabı okuduğumda, Siyasal Bilgiler Okulu (SBO)’nu bitirmiş, Valilik yapmış Nazmi Bey’den beklenmeyen performans. Yurttaşlık dersi okuması gibi geldi bana. 31 yıllık memuriyet hayatından sonra izler mutlaka kalacaktır, kalır da. Ama bu başka bir şeydir de. Hangi düzeyde olursa olsun memurun kendi fikri yoktur. Çünkü o devletin temsilcisidir. Düşüncesi yasalarla çerçevelenmiştir. Farklı düşünce devlete yabancıdır. Yabancı düşünce (!) başın bozukluğudur, zapturapt altına alınmalıdır. Eşyanın/devletin ‘bekası’ bunu gerektirir. Zaten memur ‘düşünen’ varlık değildir. Tüm devletlerde oturduğu yerden ‘uygulayan’ varlıktır. Sonuçta kitaptakiler dolayısı ile ‘normaldir’.

Milas’a ait bilgiler verdiği sayfa tek sayfadır. Herkesin bildiği bilgilerdir. Ortaya koyduğu aile ve sülale çizelgeleri, padişah, tarihi şahsiyetlerinkilerini çağrıştırmakta. Şöhretli aileleri, lakaplarını da yazmış, içlerinde sivrilenleri daha da parlatmış.

Nazmi Çengelci’nin emeklilik sonrası şirketlerin yönetim kurullarında boy göstermesi söz konusu değil, gerçektir. TTF gibi derneklerde faaliyet gösterenlerin buna benzer mevkiler hep başlarına gelmiştir. O bir dönem beraber görevyaptığı Can Kıraç ‘ağabisinin’ izini bellemiştir. (Can Kıraç ‘Bir zamanlar KoçHolding’in en tepesindeydi’ / Erguvaniler, Tayfur Er, s.84)

 

MİLAS’tan İZMİR’e ÇİZGİLER

(Bir Yaşam Öyküsü)

Nazmi ÇENGELCİ (Emekli Vali)

 

İlk Basım: 2008

Ege Üniversitesi Basımevi

150 sayfa


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık