• 31 October 2018, Wednesday 16:55
KonukYazar...

Konuk Yazar...

95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...

                Bir kabusun ince çizgisinden geçiyoruz... 95 yıl.

                95 yıl önce... değişen ve de değişecek dünya içerisinde yerini almaya çalışan ve de küllerinden doğmaya çalışan bir ülke Türkiye.

                Reformlar... kanunlar... ve de dünyanın başka ülkelerinden alınmış olsa dahi... geliştirilip... geleceğe taşınan... aldıklarımızı da şaşırtan yeniliklerle, Türkiye, milli devletler... geri kalmış ülkeler için birer ışık kaynağı olmuş dünyada.

                Peki nasıl oluyor da o günlerden bu günlere geliverdi Türkiye?

                En büyük sorunu, 600 yıl cahil bırakılan, kimliği, kültürü hiçe sayılan bir Türk toplumu ile karşı karşıyayız. Osmanlı Kanuni’den sonra, dünya imparatorluğu sevdasına kapılırken, Anadolu'da yaşayan Türkleri, diğer tüm halklardan geri bırakmış bir devlet zihniyetinin esareti altındaydı. Kısacası sorunları olsa da Avrupa halkı kültür ve de sanatta, aydınlanma yoluna girmiş, karanlığı yırtmıştı.

                Türkiye Cumhuriyeti kurulur kurulmaz yapılan en önemli iş, eğitim olmuştur. Fakat siyasetçilerin ve de onların atadığı bürokratların aydınlanmaya direnişleri, bu halkı cahil kalmaya yine mahkum etmiştir.

                Kemalistlerin en büyük hatası, gericiliğe karşı savaşamamalarıdır Atatürk'ten sonra.

                95 yıl aradan sonra, toplumun büyük bir kesiminde cumhuriyetin yıkılacağı endişesi vardır. Endişe içinde yaşamaktansa, kendi çocuklarınızı aydınlık içinde yetiştirin... aydınlık diyorum dikkat edin, sistemin sunduklarıyla değil... ama kusura bakmayın ki toplumun çoğu daha Atatürk aydınlanmacılığını kavrayamamışken bu nasıl başarılacak ki.

                Kusura bakmayın... bir kabusun ince çizgisinden geçiyoruz... ve de geçmeye de devam edeceğiz... çünkü, 95 yılda hiç bir şey öğrenememiş bir toplumla karşı karşıyayız.

                Refik Halit Karay'ın Memleket Hikayelerini okuyacak olursanız... bürokrasimizin Osmanlıdan Cumhuriyete ve de şimdi kendilerince yeni bir düzen kurmaya çalışanların da bürokratları açısından işin pek değişmediğini söylemek yanlış olmaz. Bir ülkenin bürokratları kötü ise o ülkenin yönetimi de kötüdür. Bunu değiştiremeyen ülkeler kaybeder. Bakın Avrupa'ya, Japonya'ya, Çin'e... bürokratlar ile devlet idarecileri aynı dili konuşmalı yoksa mehter gibi bir ileri iki geri gider dururuz.

Gökhan GURBETOĞLU

 

               

               

               

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık