• 11 October 2022, Tuesday 14:19
Prof. Dr. KemalKocabaş

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

5 EKİM DÜNYA ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜN ARDINDAN

“Maarif hizmetinde asıl olan muallimliktir” Mustafa NECATİ

            Öğretmen, 1926-1929 yıllarının aydınlık Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’nin yukarıda ifade ettiği  gibi eğitimin en önemli öznesidir. “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü”  nedeniyle Selçuk ve Bornova’da düzenlenen panellerde ülkenin eğitim sorunlarını ve Türkiye’deki öğretmen algısındaki değişimi ve ne yapmalıyı konuştuk. Selçuk’ta 5 Ekim 2022 günü  gerçekleştirilen “Türkiye’de Öğretmen Olmak” konulu panel çok sayıda öğretmenin katılımıyla gerçekleşti.  Selçuk Kent Konseyi Başkanı Suna Gündoğdu’nun açılış konuşmasıyla başlayan panelin yönlendiriciliğini   Yeşim Kopan  yaptı. Panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Kemal Kocabaş, Doç. Dr. Ahmet Yıldız ve Ünal Özmen konuşmacı olarak yer aldı. Panelin sonunda söz alan çalışkan, eğitim gönüllüsü Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel atanamayan öğretmenler ile ilgili yaptıkları çalışmaları aktararak  önümüzdeki dönemlerde eğitimin her basamağındaki öğretmenlerin yer alacağı bir çalıştay planladıklarını  söyleyip öğretmenin eğitimdeki önemini işaret ederek  5 Ekim Dünya Öğretmenler gününü kutladı. Bir yerel yöneticinin öğretmen sorunlarına sahip çıkması  önemli ve değerliydi. 6 Ekim 2022 tarihinde de Bornova kitap günleri çerçevesinde çok sayıda izleyenin olduğu  panelde  Dr. Niyazi Altunya, Yıldırım Kaya ve Prof. Dr. Kemal Kocabaş konuşmacı olarak katılarak  Kurtuluşun 100. Yıldönümünde İzmir, Kızılçullu Köy Enstitüsü, “Altılı Masa”daki eğitim gündemi, öğretmeni  ve öğretmenlik meslek yasası üzerine düşüncelerini dile getirdiler.

2022 YILINDA ÖĞRETMENLERİN  ÇÖZÜM ARADIKLARI ACİL SORUNLARI

            5 Ekim Dünya Öğretmenler gününde öğretmenlerin en acil sorunlarının başında öğretmenlik meslek onurunu yok eden istihdam politikaları öne çıkmaktadır. Ülkemizde ki yaklaşık 1 milyon 200 bin öğretmenin 150 bini sözleşmeli, 86 bini ise ücretli öğretmen olarak çalışmaktadır. Bu  öğretmenlik  statüleri;  konuşamayan, düşüncesini özgürce ifade etmeyen, sendikal faaliyetlerde bulunamayan, kadrolu öğretmenlere göre düşük ücretli öğretmen çalıştırma yöntemidir. Adil ve insani olmayan bu durum bu statülerin kaldırılmasıyla olanaklı olacaktır. Ayrıca öğretmenlik alımlarındaki  mülakat sınavları  onur kırıcı ve her tür nesnellikten uzak  olduğu açıktır.   Siyasal iktidarın ısrarla kurumlaştırmaya çabaladığı Öğretmenlik Meslek Yasası öğretmenler arasında ayrıştırıcı süreçler üreteceği, okul ortamındaki barışı olumsuz etkileyeceği,  bu  yasanın öğretmenlerin niteliksel gelişimine katkısının olmayacağı da açıktır. İlgili yasa gereği  kurslara katılan 600 bin öğretmenin varlığı,  niteliksel gelişimlerinden çok maaşlarına sağlayacağı ekonomik katkı temel motivasyon olmuştur. Önerimiz öğretmenlerimize  bilimsel yöntemlerle  niteliksel gelişimlerinin önünün açılmasıdır. Bu amaçla  üniversitelerde tezli veya tezsiz yüksek lisans yaptırarak  akademik uzman tanımı yapılmasıyla niteliksel değişim sağlanabilir. Doğru yöntem budur.  Bir diğer sorun atanamayan öğretmenler sorunsalıdır. YÖK’ün ihtiyaç analizi yapmadan eğitim fakültesi kontenjanlarını  belirlemesi, yine YÖK aracılığıyla eğitim fakültelerinde açılan formasyon kursları atanamayan 600 bin öğretmenin varlığının temel nedenidir. Formasyon kursları tamamen kaldırılmalı, atanamayan öğretmenleri taşımalı eğitim yapan köylere atanması üzerinde çalışılması ve eğitim fakülteleri kontenjanlarının arz-talep dengesine göre saptanması kaçınılmazdır.

SAYILARLA ÖĞRETMEN VE EĞİTİM FAKÜLTELERİ

            Türkiye’de toplam eğitim fakültesi sayısı 92 olup  2021-2022 öğretim yılında bu fakültelerde  eğitim gören toplam  öğrenci sayısı 198.403, bu öğretim yılında kaydolan öğrenci sayısı 44.704 ve toplam öğretim elemanı sayısı 9.023’dür.  Eğitim fakülteleri yılda 40-45 bin mezun veriyorlar ve sistemdeki öğretmen açığı sayısı 100 bindir. Türkiye’de  özel eğitim kurumlarında ücret sömürüsü yapılarak  mevsimlik işçi gibi çalıştırılan yaklaşık 400 bin öğretmen var. Özel öğretim çalışanı  bu öğretmenler son dönemlerde  Özel Sektör Öğretmenler Sendikası” adıyla örgütlenerek bu sürece itirazlarını yüksek sesle yapmaya başlaması emeğe saygı adına umut vericidir.

ÖĞRETMENE BAKIŞ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER

            Türkiye OECD’nin düzenlediği PISA yarışmalarında “Fen, Matematik, Okuma” alanlarında kötü sonuçlar alıyor. OECD PISA Direktörlüğü görevini yürüten Andreas Schleicher’’ın Türkiye’nin PISA sınavlarındaki başarısızlığı ilgili açıklamalarında: “Aslolan öğretmendir… Öğretmenlik prestijli bir mesleğe dönüşmeli… Eğitimin genel başarısı asla öğretmenlerin başarısından fazla olamaz. Yani öğretmenler ne kadar iyiyse, sistem de o kadar iyi olur. Önemli olan en yetenekli kişileri öğretmen olmaya çekmek. Altını çizmek istiyorum, geleceğin öğretmeni daha az eğitmen daha çok akıl hocası olacak. En iyi skorları alan Şanghay’da, öğretmenler Türkiye’deki meslektaşlarına kıyasla daha az öğretiyorlar. Zamanlarının çoğunda yeni eğitim teknikleri geliştiriyorlar. İyi öğretmenler araştırmacıdır, sadece ders kitabında ne yazıyorsa onu öğretmezler. Hükümet öğretmenliği hem finansal hem entelektüel açıdan çekici kılmalı.” ifadeleriyle Türkiye’nin çok uzak olduğu değerlendirmeleri yapmıştır.

            Haziran 2022’de Ankara’da yapılan bir toplantıda Finlandiya başkonsolonsu yaptığı konuşmada “Öğretmenler öğrenme uzmanlarıdır. Örneğin, nasıl öğreteceklerine ve hangi öğrenme materyallerini ve kaynaklarını kullanacaklarına karar verebilirler.  Finlandiya toplumunda öğretmenlere değer verilir. Öğretmenlik popüler bir meslektir ve üniversiteler en motive ve yetenekli adayları seçebilir. Hem sınıf öğretmenleri hem de branş öğretmenleri son derece eğitimlidir ve araştırma temelli eğitimleri pedagojik çalışmaları ve öğretmenlik uygulamalarını içerir. Hem ilk hem de orta düzeyde, bir Yüksek Lisans derecesi gereklidir  ve öğretmen eğitimi öğretmenlik uygulamasını içerir. Öğretmenler kendi çalışmalarını geliştirme konusunda uzmanlığa ve yeteneğe sahip özerk profesyonellerdir. Güvenilirdirler, geniş özerkliğe sahiptirler ve işlerinde esnekliğe sahiptirler. Finlandiya'daki öğretmenlerin ?'ı işlerinden memnun ve ?'si işlerinin olumlu yönlerinin olumsuz yönlerinden daha ağır bastığını söylüyor”

TÜRKİYE’DE ÖĞRETMEN ARAŞTIRMALARI NEYİ GÖSTERİYOR

            Eğitim-Sen, Eğitim İş’in  sendikalarının  son iki yılda yaptıkları öğretmen araştırmaları;   Türkiye’de öğretmenlerin çoğunlukla mutsuz olduğunu, ekonomik krizden çok etkilendiklerini, ikinci bir iş yapmak zorunda kaldıklarını ve özellikle içine kapanan öğretmen kimliğini ve içi boşaltılan bir meslek algısını işaret ediyor. Öğretmenlerin ancak yüzde 15’nin kesinlikle mutlu olduklarını, öğretmenliğin hak ettiği önemi görmüyor diyenlerin oranı yüzde 53 olarak karşımıza çıkıyor.  Öğretmenler verdikleri emeğe rağmen “öğretmen yatıyor” damgasının vurulmasından, maaşları üzerinden yapılan spekülasyonlar  nedeniyle rahatsız olduklarını ifade ediyorlar. Bazı öğretmenler, yüksek lisans yaptığını, hiçbir karşılığı olmadığı için pişman olduklarının altını çiziyor. Öğretmenler, maaşlarının yetersizliğini önemle belirterek işimiz öğrencilerimizle ilgilenmek iken bürokrasi içinde boğuluyoruz diyorlar. Öğretmenler, sistemin kendilerini köle olarak gördüğünü, içi boşaltılmış bir meslek grubuna dönüştüklerini belirterek “Yanlış zamanda öğretmen olduk. Cumhuriyetin ilk yıllarında öğretmen olmak varmış!” diyerek Cumhuriyetin ilk yıllarını selamlıyorlar (2 Ekim 2020-Abbas Güçlü). Milli Eğitim Bakanlığında öğretmenlerin yüzde 52’si kadın olmasına rağmen okul yönetimlerinde kadının adı yok. Talis-2018 araştırmasına göre Türkiye’de   825 okuldan 15 bin 498 öğretmen ve 815 yöneticinin katıldığı araştırmaya göre 196 okul müdüründen yüzde 7.2’si kadın, OECD ülkelerinde kadın yönetici oranı yüzde 47.3…  Türkiye’de İl milli eğitim müdürlerinin yalnızca yüzde 2.5’i, kadın öğretmen ,müdür yardımcılarında bu oran ise yüzde 5.4’tür. Türkiye bu rakamlarla kadın okul yöneticisi sıralamasında 41 OECD ülke arasında 37. Sırada. İktidarın kadına bakış bakanlık kadrolarına böyle yansıyordu.

KÖY ENSTİTÜLÜ ÖĞRETMENLER KISACA NELERİ BAŞARDILAR

            Cumhuriyet Eğitim Devrimi  1936 Eğitmen Kursları, 1937 Köy Öğretmen Okulları ve 1940 Köy Enstitüleri ile orta çağı yaşayan, yoksulluk ve yoksunluk içindeki  Anadolu köylerine aktif Cumhuriyet öğretmenleri yetiştirerek göndermişti. Cumhuriyet, köyleri  uygulamalı özgün bir eğitim sistemiyle mezun ettiği köy kökenli enstitülü öğretmenlere teslim etmişti. Köy Enstitüleri ülkenin gereksinmelerini temel alan işlevsel eğitim kurumlarıydı.  Köyün sadece sınıfına değil köye öğretmen anlayışıyla yetiştirilen enstitülü öğretmenler köylerde eğitimle beraber modern tarım ve hayvancılığın, canlandırılacak köyün  öncüsü oldular. Enstitülü öğretmenler çalışmalarında toplumsal yararı hep öne çıkardılar, düşündüklerini özgürce ifade ettiler, Anadolu’da çağdaşlığın, Cumhuriyet ve demokrasinin temsilcisi olarak görev yaptılar. Türkiye’de demokratik öğretmen hareketinin, kooperatifçiliğin onurlu temsilcisi oldular. Enstitü öğretmenler eğitim tarihine onurla adlarını yazdırdılar…

SONUÇ VE ÖNERİLER

            Yıl 2022 Türkiye’de öğretmen algısındaki  büyük bir değişimin yaşandığı süreçlere tanıklık ediyoruz. Cumhuriyet Eğitim Devriminin toplumsal yararı öne çıkaran bilgili, donanımlı, mücadeleci, örgütlü, demokrat öğretmeni yerine içine kapanmış ülkenin sorunlarından kopuk, vasat bir öğretmen profili karşımıza çıkıyor.  Arkadaşımız  Doç. Dr. Ahmet Yıldız’ın ifadeleriyle standart bilgilere, ölçülebilir becerilere sahip ve bu anlamda denetlenebilir bir öğretmen teknisyen öğretmen modeli” yaratılıyor. Dinselleştirilen, piyasalaştırılan günümüz eğitim sistemi ile öğretmenin aydınlanmacı, toplumcu niteliği adeta yok ediliyor.  Günümüzde  itiraz etmeyen, heyecanını yitiren, itaatkâr ve teknisyen bir öğretmen modeli eğitimin eğitimdeki nitelik kaybının en önemli nedeni olarak karşımızda durmaktadır.

            Yazımızı bazı önerilerle tamamlayalım. Ülkenin gereksinimi olan  öğretmen niteliğini tartışarak yeniden nitelikli önder, etkin öğretmeni yetiştirmek için özgün, uygulamalı  Köy Enstitüleri modeli referans alınmalıdır. Eğitim Fakülteleri bu anlayışın güncel karşılığını tasarlayarak ve özerkliği sağlanarak   yeniden yapılandırılmalıdır… Orta Öğretime dayalı öğretmen yetiştirme geleneğine sahip çıkılarak 2014’de kapatılan Anadolu Öğretmen Liseleri yeniden açılmalıdır. Tüm eğitim süreçlerine öğretmen ve eğitim örgütlerinin katılımı sağlanmalıdır. Öğretmenlik meslek onura emekleriyle, çalışkanlıklarıyla değer katmış Köy Enstitülü öğretmenlerimize ve günümüzde  yaşanan  süreçlere rağmen nitelikli kamusal eğitim için mücadele eden az sayıdaki öğretmenimize ve öğretmen sendikalarımıza  saygıyla…


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık