• 22 June 2025, Sunday 23:00
Prof. Dr. KemalKocabaş

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

EĞİTİM DEVRİMCİSİ İSMAİL HAKKI TONGUÇ

"Enstitülerde bisiklet, motosiklet kullanma işini, bir müzik aracı çalmayı, şarkı söylemeyi, milli oyunlar oynamayı herkes öğrenmelidir. Tüm zorluklarına karşın, kız-erkek, yaşamın çeşitli işlerine, eğlencesine, acılarına ortaklaşa katılmalıdır. Bayağı olan her şeyden kaçınmak, korunmak koşuluyla kız-erkek yaşamı tümüyle yaşamalıdır."

 İsmail Hakkı TONGUÇ

 

1893 yılında Bulgaristan’ın Tataratmaca köyünde dünyaya gelen İsmail Hakkı Tonguç, 23 Haziran 1960 tarihinde Ankara’da 67 yaşında aramızdan ayrılır. İsmail Hakkı Tonguç, aramızdan ayrılışının 65. yılında 3803 sayılı Köy Enstitüleri yasasının kuramcısı, uygulayıcısı olarak ülkemiz ilericilerinin düşün dünyasında onurla yer almaya devam etmektedir.  İş ve emekle dünya pedagoji zenginliğine armağan ettiği “insanlaşma, özgürleşme, toplumsallaşma” amaçlı Köy Enstitüleri eğitim sistemi “eğitim hakkı, nitelikli eğitim, demokratik eğitim, özgün sanat eğitimi ve laik demokratik bilimsel eğitim” penceresinden günümüzdeki arayışlarda esin kaynağı olmaya devam etmektedir.  İsmail Hakkı Tonguç’u konuşmak demek “eğitimi ve eğitim hakkını” konuşmak demektir. Tonguç’un 1930’lu yılların sonunda “İlköğretim meselesinde sıra, yoksul ve toplumun en ağır yükünü taşıyan halkın çocuklarını okula kavuşturmaya gelmiştir. Bunun icap ettireceği her türlü fedakarlığı göze almaya mecburuz” şeklindeki ifadeleri, içselleştirilmiş bir eğitim hakkı bilincini yansıtmaktadır. Eğitimin niteliğini kaybettiği, eğitimin tarikatlara, cemaatlara bırakıldığı, adaletsizlikler, eşitsizlikler ürettiği, piyasalaştığı, eğitimin insan hakkı olmaktan çıktığı ülke koşullarında aramızdan ayrılışının 65. Yılında Tonguç’u yeniden anlamak tarihsel bir öneme sahiptir. Köy Enstitüleri, Fransız Devrimi, Avrupa’daki iş okulu tartışmaları, Cumhuriyet Eğitim Devrimi’nin Anadolu topraklarındaki sentezidir. İlber Ortaylı ve bazılarının ifade ettiği gibi Bulgaristan İşçi Partisinden alınmış bir proje değildir.

HASAN ALİ YÜCEL VE TONGUÇ’UN BERABERLİKLERİ

Tonguç’un dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile birlikte hayata geçirdikleri Köy Enstitüleri   nitelikli eğitimin, laik, demokratik bilimsel eğitimin, nitelikli öğretmen yetiştirmenin, eğitimde adalet düşüncesinin, kız öğrenciler ve kır yoksulları için pozitif ayrımcı bir eğitim sisteminin adıydı.  Yücel ve Tonguç 1926-1929 Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati döneminde bakanlık örgütünde   ilk kez beraber olurlar. Yücel ve Tonguç’u daha sonra sırasıyla Gazi Eğitim Enstitüsü müdürlüklerinde görüyoruz.  Yücel Gazi Eğitim Enstitüsü sonrası Orta Öğretim genel Müdürlüğüne atanırken Tonguç Gazi’de Resim Bölümü kurucusu olarak yer alır. 1925’li yıllardan itibaren Tonguç tüm emeğini ülkenin Orta Çağ koşullarında yaşayan ve sessiz çoğunluğu olan köylülerin sorunlarının analizine ve çözümüne adamış ve “Deneysel Pedagoji”ye çok değerli katkılar yapmıştır. Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanlığına emekle liyakatle gelen tek bakandır. Benzer şekilde   İsmail Hakkı Tonguç, Milli Eğitim Bakanlığı bürokrasisinde emek, başarı ve birikimiyle İlköğretim Genel Müdürlüğüne gelmiş, Eğitmen Kursları, Köy Öğretmen Okulu ve Köy Enstitülerinin bir sanatçı bakışıyla tasarımını yapmıştır. Köy Enstitüleri sürecini bu birikim ile yönetmiştir. Köy Enstitüleri sisteminin başarısında Yücel ve Tonguç’un ortak aklı, dayanışması ve işbirlikleri büyük öneme sahiptir. Tonguç’un dünya pedagoji literatürünü çok iyi irdelemesi, çağın düşünce akımlarını ve Mustafa Kemal’i çok iyi anlaması başarısının temel dinamiğidir.

 

 

TONGUÇ VE EĞİTMEN KURSLARI

            Tonguç, 1936 yılında bakanlıkta İlköğretim Genel Müdürüdür ve Mustafa Kemal'in önerisiyle gelişen Eğitmen Kursları projesinin hayata geçirilmesi için köy köy dolaşıp araştırma yapmaktadır. Cumhuriyet 35 bin okulsuz, öğretmensiz köye modern tarım ve hayvancılıktan da anlayan "eğitmen öğretmeni" yetiştirmeyi gündemine almıştır. "Canlandırılacak Köy" yolunda hedef belirlenmiştir; köy kendi çocuklarıyla içten canlandırılarak orta çağ ikliminden yeni çağ iklimine taşınacaktır. Tonguç ve  1938'de Milli Eğitim Bakanı olan Yücel eğitim yoluyla toplumun dönüştürülmesi uğraşında beraberdirler. Onların yaşamlarının örtüşmesi, aydınlık bir Türkiye tutkuları, ortak aklı hayata geçirmeleri Eğitmen Kursları deneyiminden sonra 17 Nisan 1940 tarihinde ülkenin gereksinmelerini temel alan işlevsel eğitim anlayışıyla Köy Enstitüleri yasasının TBMM'de kabulünü sağlayacaktır. Köy Enstitüleri kuruluş sürecinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün çok önemli desteği vardır. Yücel, TBMM'de ve tek parti CHP içinde dengeler ile meşgulken Tonguç askeriyeden alınan bir jiple gece gündüz alandadır ve Köy Enstitülerinin kuramı, uygulamaları, yer seçimi, müdür ve öğretmenleri ile büyük enstitü ailesini "Canlandırılacak Köy" tasarımını hayata geçirmek için emek vermektedir.

TONGUÇ, PEDAGOJİ VE YENİ OKUL

Tonguç, Dünya Pedagoji Ansiklopedisinde yer almış, özgün enstitü eğitim sisteminin yaratıcısı çağdaş bir eğitimcidir. Köy Enstitüleri ile yoksul köy çocuklarının hayatlarını değiştirmiş onların aydınlanma yolculuğunun penceresini açmıştır.  Enstitülerin pedagojiye katkısını: "Köy Enstitüleri pedagoji alemine yeni değerler katan, çocuğu modern pedagojinin ilkelerine uyarak eğiten, haklarına kavuşturarak ona çocukluk ve gençlik çağının özelliklerine göre yaşamayı sağlayan; onu etkin duruma sokan ve bu bakımdan pedagojinin gelişmesine hizmet eden kurumlardır" ifadeleriyle açıklar. Tonguç enstitü deneyimi ile birlikte okul kavramı için: "Köyü canlandırma davası, eski okulla yeni okul davasıdır. Okul artık yenileşmelidir. Eskimiş okul demek, türlü bakımlardan değerini kaybetmiş, öğrencilerine ve çevresine fayda sağlayamayan, hatta bazı yönlerden onlara yük olan veya zararı dokunan okul demektir." ifadelerini kullanır ve devamla: "Enstitülerde Türk çocuğunun yaratıcı kudreti meydana çıkarılmış, gelenekçi okulun çocukları ezen, yıpratan sakat usulleri yerine yeni metotlar geliştirilmiştir ” diyerek  düşün dünyasındaki yeni okulu tanımlar.

Tonguç, 3803 sayılı Köy Enstitüleri yasasını ve bazı maddelerini: "Birinci maddesi bu kurumların amacını ve ziraat işlerine elverişli arazi bulunan yerlerde açılacaklarını; üçüncü maddesi, enstitülere tam devreli köy okullarını bitirmiş sıhhatli ve müstatit köylü çocukların seçilerek alınacaklarını; beşinci maddesi, bu müesseselerde tahsillerini bitirerek, öğretmen tayin edilenlerin Maarif Vekilliğinin göstereceği yerlerde yirmi sene çalışmaya mecbur olduklarını, altıncı maddesi enstitülerden mezun öğretmenlerin tayin edildikleri köylerin her türlü öğretim ve eğitim işlerini göreceklerini ve görevli bulundukları köylerde bizzat meydana getirecekleri örnek tarla, bağ ve bahçe, atölye gibi tesislerle köylülere rehberlik edeceklerini, köylülerin bunlardan faydalanmalarını sağlayacaklarını kesin olarak saptamaktadır" şeklinde yorumlar. Tonguç yasanın bu maddelerde yer alan hükümleriyle, köyler için yeni ve canlı, aktif bir öğretmen tipi yaratılması imkânlarının hazırlandığının altını önemle çizer.

 

 

 

TONGUÇ VE İŞ EĞİTİMİ

Tonguç, açıklamalarında enstitülerde ziraat ve atölye işlerine önem verilirken, nazari derslerin de geleneğe göre ve ezbercilik şeklinde okutulamayacağına işaret eder ve "Tabiatın içinde, tarla ve bahçelerin arasında açılan bir kurumda, biyoloji dersinin derslikte ve kara tahta başında okutulması artık gülünç bir şey olacaktı. Tıpkı bunun gibi ekilip biçilen, çadır hayatından başlanarak yeni yapılar kurulan, hayvan beslenen bir müessesede fizik, kimya, aritmetik ve geometri derslerini bu olaylarla bağlılık yaratmadan okutmaya kalkışmak büsbütün gülünç olurdu. Onun için bütün derslerle ilgili metotların kökten değiştirilmesi, dersin iş içinde ve iş vasıtasıyla öğretilmesi lazım geliyordu." ifadeleriyle enstitü eğitimindeki hedefleri açıklar. Enstitülerin halkın işbirliği sayesinde, ıssız dağ başlarına veya boz topraklı susuz ovalara kurulduğunu ifade ederek bu kurumların hepsinin suya, elektriğe, bağ ve bahçeye kavuştuğunu buralara binlerce köylü çocuğu alındığını, binlercesinin enstitüleri bitirerek köylere dağıldığını söyler ve ekler: "Onların ayak bastıkları köyler de tıpkı enstitü kurulan köyler gibi canlanmaya yüz tuttu. Bu işlerin başarı ile yürütülmeleri, yukarıda kısaca mahiyeti belirtilen 3803 sayılı kanun sayesinde mümkün olabildi. Köyü canlandırma ülküsü uğruna emek harcayanlar, bütün işleri bu kanunun hükümlerine uyarak yürüttüler."

TONGUÇ VE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ

           Köy Enstitüleri aşılamayan özgün öğretmen yetiştirme modeliydi. Tonguç nasıl bir öğretmen? sorusuna verdiği yanıtta: Köy, işten kaçan, nefret eden pasif öğretmene değil, işi seven, ona sarılan, iş vasıtasıyla yurdu şenlendirecek olan canlı, hareketli öğretmene muhtaçtır. Yeni öğretmenler, bireyleri iş içinde yoğura yoğura, sakinleri saadet denizinde yüzen bir vatan yaratmalıdır. Yurt, yoksul insanların değil, varlıklı ve mesut insanların yurdu haline gelmeli; onun her tarafından neşe, sağlık ve bahtiyarlık fışkırmalıdır. Bu ülküye yaklaşmanın ana şartlarından biri, köye iş yapmasını bilen öğretmeni ve iş araçlarını sokmaktır” ifadelerini kullanır.  Tonguç, yazılarında aydın ve öğretmen kavramlarıyla ilgili olarak da: "Aydınları serbest okuma alışkanlığı kazanmayan toplumlarda, düşündüğünü yazan ve açıklayan pek az insan olur. Böyle insanların kıt olduğu yerlerde, fikir hayatı canlanamaz. Toplumun en önemli işleri kanılarını saklayan, esen rüzgara göre fikir değiştiren kişilerin elinde kalır. Bu gibiler asla ilke adamı olamazlar, günlük politik havaya göre yön değiştirirler. Öğretmenlik mesleği, fikirsiz, ilkesiz insanlarla güçlenemez” değerlendirmesini yapar. Görüldüğü gibi bu saptamaları hala günceldir.

            Tonguç, İsviçre'de 1952 yılında yayınlanan Pedagoji Ansiklopedisinin 455. sayfasında "Türk İlköğretim Reformcusu, kısacası köy öğretmeni, Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda yenileşmesi için bir akıncıydı." ifadeleriyle yer alır. Tonguç, ülkemizi Köy Enstitüleri kazanımıyla evrensel dünyaya taşımıştır. Tonguç, yaşamı boyunca Türkiye toplumunun ilkel koşullarında yaşayan ve sessiz çoğunluğu olan köylülerin sorunlarının analizine ve çözümüne adamış, "Öğrenci iş için, iş içinde, iş aracılığı ile eğitilir. Bilmek yapabilmektir." anlayışıyla enstitü eğitimini şekillendirmiş unutulmayan bir Cumhuriyet devrimcisidir. Günümüzdeki arayışlarda aydınlık bir referans olmaya devam eden Tonguç için sözü Yaşar Kemal'e bırakalım: "Baba Tonguç bir şey biliyordu: İnsanların en büyük haklarından biri, birincisi okuma haklarıdır. Karanlıklardan kurtulma haklarıdır. Bunun için çarpıştı. Ve bunun için öldü. Hem de bahtiyar öldü. Tonguç, tarihimizin büyük adamlarından biriydi. Aydınlıklarımız onlardan gelir, öyle adamlardan".

 

 

TONGUÇ’U GÜNÜMÜZE TAŞIMAK

            Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin (YKKED) son 25 yılda etkinlikleri, düzenlediği sempozyumlar ve yayınlarıyla Tonguç’un topluma doğru tanıtılması konusunda büyük katkıları  olmuştur. Bu özen günümüzde de özenle sürdürülmelidir. YKKED bu çizgisini hiç kaybetmemelidir. Köy Enstitüleri, Yücel ve Tonguç’un emeği günümüzde geleceğe yönelik eğitim reformu çalışmaları için çok değerli birikimdir. CHP’de önümüzdeki dönemlerde yapılacak eğitim reformu çalışmalarında katılımcı akademisyen ve yazarların Tonguç’u, Yücel’i ve Köy Enstitülerini tekrar tekrar incelemeleri gerekmektedir. Zira demokratik eğitim, ezbersiz eğitim, iş eğitimi, eğitim hakkı, parasız eğitim nitelikli eğitim ve nitelikli öğretmen  kavramları  karşımıza çıkınca anımsadığımız kurum ve isim Köy Enstitüleri ve İsmail Hakkı Tonguç’tur.  Eğitimin dibe vurduğu 2025 ülke koşullarında Tonguç’u yeniden anlamak tarihsel bir öneme sahiptir. Aramızdan ayrılışının 65. Yılında anısına saygıyla….

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık